Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

.- TL tazminat talebiyle dava açmıştır. Davalı Hazine vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 8481,90.- TL tazminatın davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat davasıdır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 27/01/2016 gününde oy birliği ile karar verildi....

    Bu nedenle, somut olayda 4721 sayılı Yasanın 1007.maddesi uyarınca Tapu Sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; 1) Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle, TMK.nun 1007. maddesi gereğince açılan tazminata ilişkindir. TMK.nun 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarında davalı sıfatı Hazinenin olup, Tapu Sicil Müdürlüğünün davalı sıfatı yoktur. Davacının amacı, Devlet tüzel kişiliğini dava etmek olup, davasını yanlış idareye yöneltmesi hasımda değil, temsilcide yanılmadır....

      Burada, kusursuz sorumluluğun dayanağı, tapu siciline bağlı büyük çıkarların ve yanlış tesciller sonucunda sicile güven ilkesi yüzünden malvarlığına ilişkin hakların yeri doldurulmaz biçimde değişmesi ve bu hakların sahiplerinin onlardan yoksun kalmaları tehlikesinin varlığı ile açıklanabilir. Gerçekten, tapu sicilinin tutulmasını üzerine alan Devlet, tapu siciline tanınan güvenden ötürü, hak durumuna aykırı kayıtlardan doğan tehlikeyi de üstlenmektedir. Devletin sorumluğunun dayandırıldığı tapu sicilinin doğru tutulmasına ilişkin güvenin devamını sağlama amacı, tapu siciline güven ilkesinden daha geniş bir anlam taşımaktadır. Söz konusu ilkenin uygulanamadığı ve yolsuz tescile güvenen iyiniyetli üçüncü kişilerin kazanımlarının korunamadığı bazı durumlarda bile, onların bu yüzden uğradıkları zarardan Devlet sorumlu tutulur. Görülmektedir ki; kusursuz sorumluluğun bir biçimi olan tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan Devletin sorumluluğu, bir tehlike sorumluluğudur....

      Maddesi uyarınca Tapu Sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartları oluşmadığından 710 parsel yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan, hükmün açkılanan nedenlerle BOZULMASINA, 23/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        İlk derece mahkemesince 254.480,72 TL maddi tazminatın 10/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sorumluluğun zapta karşı tekeffül hükümlerine göre çözülmesi gerektiğini, davada TMK 1007 gereği tazminat şartlarının oluşmadığını belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dava TMK'nın 1007. uyarınca tazminat istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur”....

        Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumlu ise de, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin sorumluluğu için salt tapu sicilinin hatalı tutulması yeterli olmayıp, öncelikle bir zararın ve bu zararın tapu sicilinin tutulmasından doğması veya kaynaklanması gereklidir. Dosyadaki bilgi ve belgele göre, davacının dava konusu taşınmaza hiçbir şekilde malik sıfatıyla zilyet olmadığı anlaşıldığından, davacının TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından doğan veya kaynaklanan bir zararından bahsedilemeyeceği için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine yönelik HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir....

          E) DELİLLER: 1- Tapu kayıtları 2- Midyat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/65 esas, 2013/93 karar sayılı dosyası 3- Bilirkişi raporları 4- Keşif 5- Müzekkere cevapları F)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE: Dava tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zararın TMK 1007.maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. İnceleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve re'sen kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir....

          Somut olayda ise, istek tapu kaydında düzeltim değil, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat ve hatalı belirlenen pay oranının buna göre düzeltilmesi isteğine ilişkin olup; cebri icra suretiyle yapılan satış sonucu dava dışı alıcının satın aldığı 252 m2'ye göre taşınmazın tamamının yüzölçümü olan 122.500 m2 üzerinden 252/122500 pay verilmesi yerine, satışa konu hisse miktarı olan 9.187 m2 üzerinden verilen 252/9187 payının tapuya tescili sonucu hatalı pay dağılımı yapıldığı ve bu hata sonucu gerçekte 252 m2 olması gereken payın karşılığının tapuda 3360,18 m2'ye tekabül ettiği ve davacının da hatalı tescil edilen payın satın almak suretiyle maliki olduğu, tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu ve anılan maddede bu nedenle doğan bütün zararlardan devletin sorumlu olacağı kabul edildiğinden yargılama giderlerinin de bunun içerisinde olduğu anlaşılmakla tapuda hatalı olan payın düzeltilmesine karar verilmesinde ve davalının...

          Bu madde ile düzenlenen Devletin kusursuz sorumluluğu, bir tehlike sorumluluğu niteliğinde olup; (HGK 05.10.1955 gün ve 1955/4-58E, 1955/64 K; 29.06.1977 gün ve 1977/4-845 E 1977/655 K; 24.09.2003 gün ve 2003/4-491 E 2003/487 K; 19.04.2006 gün ve 2006/4-113 E 2006/205 K; 09.05.2007 gün ve 2007/4-212 E, 2007/261 K. sayılı kararları), tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun olmasın, tapu sicilinin tutulmasında kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Tapu sicilinin tutulmasında kişi çıkarlarının korunması bakımından uyulması gereken kurallar tapu mevzuatı ile sınırlı olmayıp, bu mevzuat dışındaki hukuk kurallarına ve hukukun genel ilkelerine de uyulması gerekmektedir....

            ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/10/2018 NUMARASI : 2016/277 ESAS 2018/362 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (TMK madde 1007 ye göre tapu sicilinin tutulmasından dolayı devletin sorumluluğuna ilişkin maddi tazminat davası) KARAR : Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir....

            UYAP Entegrasyonu