Davanın haksız fiif sonucunda davacının uğradığı maddi zarardan dolayı maddi tazminat davası olduğu, dosya içerisinde mevcut bilgi ve belgelere göre haksız fiilin bulunduğu, davacının zarara uğradığı, haksız fiil ile maddi zarar arasında illiyet bağı bulunduğu ve haksız fiilden dolayı zararın meydana geldiği, yani haksız fiif tarihi itibari ile tazminat alacağının da muaccel hale gelmekle birlikte davacının davasının dava değerinin 100,00- TL olduğu dikkate alındığında miktar itibariyle ihtiyati haciz istemekte davacının hukuki yararının bulunmadığı anlaşıldığından ihtiyati haciz talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir..." şeklinde belirtilen gerekçeler ile davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine, dair ara karar verilmiştir....
İİK’nın 259/1, 260/5 maddesi hükümlerine göre, lehine ihtiyati haciz kararı verilen alacaklının, bu ihtiyati haczi haksız olarak koydurduğunun anlaşılması durumunda, borçlu veya üçüncü kişinin bu nedenle uğradığı zararın ödenmesini, ihtiyati haczi koydurmuş olan alacaklıdan, açacağı tazminat davası ile istemesi mümkündür. Bu halde alacaklının sorumluluğu kural olarak TBK’nın 49.maddesinde düzenlenen haksız fiil hakkındaki hükümlere tabidir. Maddi zararların tazmini yönünden bu sorumluluk, kusursuz sorumluluk olup bu sorumluluğun doğması için; a) İhtiyati haczin haksız olması, b) Borçlu veya üçüncü kişinin zarar görmesi, c) Zarar ile haksız ihtiyati haciz arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekmektedir....
in yetkilerini kısıtlamaya yönelik tedbir konduğunu, dava süresince her iki müvekkilinin de zor durumda kaldığını, davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun tutumu nedeniyle gerek müvekkil şirket gerekse müvekkili ...'in maddi ve manevi olarak zarar gördüklerini ileri sürerek müvekkili şirket bakımından şimdilik 5.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminata, müvekkili ... bakımından şimdilik 5.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin rızası hilafına imzası taklit edilerek ortaklıktan çıkmasına dair karar alındığını, ...'u vekillikten azlettiği ve azilname tebliğ edildiği halde tebliğden sonra hisse devrinin yapıldığını, müvekkilinin dava açarak ve ihtiyati tedbir talebiyle alacak hakkını güvence altına almaya çalıştığını, şirketin bu sebeple zarara uğramadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı ...'...
İstinaf eden davacı vekili, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taleplerinin maddi ve manevi tazminat istemi olması ve haksız fiile dayanması, maddi ve manevi tazminat alacaklarının olay tarihi itibariyle muaccel hale gelmesi ve İ.İ.K 257 vd. maddesinde öngörülen ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi nedeniyle taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde ihtiyati tedbir de talep edilmesine rağmen mahkemece bu konuda bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, mahkemece İhtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin kararın kaldırılarak; karar kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir. Talep; trafik kazasından kaynaklanan ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz istemine ilişkindir....
Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki "muacceliyet" kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Yukarıda belirtilen belgelerde nazara alındığında haksız fiil (ölüm) tarihi itibarıyla davacıların maddi (destek) ve manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir. İhtiyati haciz talep edildiği, davanın ilk açıldığı aşamada zararın miktarının net olarak belirlenmesini beklemek hakkaniyetle bağdaşmaz. İİK 257.madde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir. Açıklanan nedenlerle, ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken talebin tümden reddine karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece üzerine ihtiyati haciz konulan taşınmaz ve araç davalı T4 adına kayıtlı olmadığından ve adı geçen davalıya yönelik ihtiyati haciz kararı bulunmadığından, davalı vekilinin bu davalı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmada hukuki yararı bulunmadığından HMK'nın 352/1- ç maddesi gereğince istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir. Somut olayda; zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki "muacceliyet" kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Dosyada bulunan bilgi ve belgeler de nazara alındığında haksız fiil (yaralanma) tarihi itibarıyla davacının maddi ve manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir....
İİK'nun 257/1 maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu nedeniyle ihtiyati haciz istenebileceği açıklanmış iken, 2. bentte vadesi gelmemiş borçtan dolayı hangi hallerde ihtiyati haciz istenebileceği açıklanmıştır. Dava konusu olayda haksız fiile dayalı olarak bir zararın meydana geldiği açık olup, kazanın meydana gelmesinde kusurun aidiyeti ve oranı çekişmelidir. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğü olay tarihi itibariyle muaccel hale gelir....
İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz koyduran alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından olup, manevi tazminat yönünden olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 49. maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa dahi alacaklının en azından kusurlu olması gerekmektedir. Haksız yere bir kimsenin mallarının ihtiyaten haczettirilmesi o kimsenin itibarına saldırı teşkil eden ve BK’nın 49. maddesi gereğince manevi tazminat ile sorumlu tutulmayı gerektiren bir davranıştır....
Davacı vekilinin maddi tazminata ilişkin ihtiyati haciz talebi değerlendirildiğinde davacının, davalı aleyhine haksız fiilden kaynaklı maddi tazminat istemi ile iş bu davayı açtığı ve talep edilen tazminat miktarının 5.000,00 TL olduğu, paranın satın alma gücü, ülkenin ekonomik koşulları, hali hazırda hayatın olağan akışı içerisinde hemen hemen herkes tarafından dolayısıyla davalı tarafından da ödenebilecek meblağ dahilinde bulunduğu anlaşılmakla maddi tazminat talebi yönünden verilen ihtiyati haciz kararının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf itirazının kabulü gerekmektedir....
Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımmında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminata (para alacağına) yönelik olup; geçici hukuki koruma istemi de ihtiyati haciz isteğine ilişkindir. 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati hacize karar verebilmek için bir alacağın varlığı ve bu alacağın muaccel olup olmadığı önem taşımaktadır. Somut olayda; Marmaris 2....