Mahkemece,davacı tarafça 24/03/2008 tarihinde açılmış olan boşanma davası ile, davalı eşin sadakatsizliği ve güven sarsıcı davranışları dava dilekçesinde boşanma nedeni olarak gösterilmiş olup,davacı tarafından rücu sebebi olarak gösterdiği nedenleri 24/03/2008 tarihi itibarı ile bilmesine rağmen 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra bu dava açılmış olduğundan davanın reddine karar verilmiştir. Borçlar kanununun 244.maddesi uyarınca,bağışlanan bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir cürüm işlerse ya da bağışlanan bağışlayana ya da ailesi için kanunen mükellef bulunduğu vazifelere karşı ehemmiyetli bir surette riayetsizlikte bulunursa,bağışlayan bağıştan rücu ile bağışlanan elinde ne kalmış ise onun iadesini dava edebilir. Rücu sebebi bağışlananın bir fiilidir. Fiilin tamamlandığı anda bağışlayanın rücu hakkı doğar. Borçlar Kanununun 246. maddesinde bağıştan rücu davaları için 1 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.02.2010 gününde verilen dilekçe ile bağıştan rücu nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 04.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı 15 parsel sayılı arsa üzerindeki 20 no'lu mesken cinsli bağımsız bölümü 2005 yılında yüklenici ...'...
-KARAR- Dava bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, taşınmazın bağış şartına uygun kullanıldığı, BK.nun 297. maddesinde belirtilen 1 yıllık hakdüşürücü sürenin geçtiği gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmişse de, koşullu bağışın 1989 yılında gerçekleştirildiği, murisin 1993 tarihinde öldüğü gözetildiğinde, somut olayda 818 sayılı Borçlar Yasasının 246. maddesinin uygulanacağı kuşkusuzdur. Rücu hakkı, sıkı surette şahsa bağlı haklardan olup, istisnalar dışında kural olarak mirasçılara geçmediği gibi, temlik de edilemez. 818 sayılı Borçlar Yasasıın 246. maddesi 2. fıkrası uyarınca, mirasbırakan rücu sebebini öğrendikten sonra ölürse, dava hakkı mirasçılara geçecek ve mirasçılar bu bir yıllık süreyi tamamlayabileceklerdir. Somut olayda, bu koşullar gerçekleşmemiş olup, davanın reddi, bu gerekçe ve sonuç itibari ile doğrudur. Davacı ...' nin temyiz itirazı yerinde değildir....
Davacılar, 7980 ada 5 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduklarını, 1990 yılında imar çalışması sırasında kendilerine ait hisseyi kütüphane yapılması ve bağış amacına uygun kullanılması şartıyla davalı belediyeye bağışladıklarını, fakat aradan geçen yıllara rağmen kütüphane tesis edilmediğini ileri sürerek 7980 ada 5 parsel sayılı taşınmazda davalı tarafa bağışladıkları hisseler için bağıştan rücu hukuksal nedeniyle davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı ,davacıların dava konusu taşınmazdaki hisselerini kayıtsız ve koşulsuz olarak davalı idareye bağışladığını, bağışın koşullu olduğuna ilişkin hiç bir kanıt ve belge bulunmadığını, bağıştan dönme için geçerli olan bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Bağıştan Rücu Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı erkek tarafından her üç dava yönünden, davacı-davalı kadın tarafından ise maddi tazminat miktarı ve manevi tazminat talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı kadının tüm, davalı-davacı erkeğin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir (HMK m. 33). Davalı-davacı erkeğin ziynetlere yönelik alacak istemi bağıştan rücu niteliğinde olup, Borçlar Kanununa dayanmaktadır....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda;istinaf başvurusu kabul edilmiş, ilk derece mahkemesi kararı HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereği kaldırılarak davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı, 31 parsel sayılı taşınmazda bulunan 5 nolu bağımsız bölümü davalıya rücu şartlı olarak bağış suretiyle devrettiğini, davalı ile aralarında boşanma davası bulunduğunu, TBK'nın madde 295. maddesi gereğince bağıştan rücu koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemiştir. II....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda;istinaf başvurusu kabul edilmiş, ilk derece mahkemesi kararı HMK'nın 353/1.b.2. maddesi gereği kaldırılarak davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı, 31 parsel sayılı taşınmazda bulunan 5 nolu bağımsız bölümü davalıya rücu şartlı olarak bağış suretiyle devrettiğini, davalı ile aralarında boşanma davası bulunduğunu, TBK'nın madde 295. maddesi gereğince bağıştan rücu koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemiştir. II....
Hukuk Dairesinden verilen 03/10/2019 tarihli ve 2019/945 Esas - 2019/1029 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 10/06/2021 tarihli ve 2019/4959 Esas - 2021/3217 Karar sayılı kararın düzeltilmesi davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, bağıştan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece, bağıştan rücu koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar Dairece onanmıştır....
Dava, bağışlamadan rücu sebebine dayalı alacak isteğine ilişkindir. Taraflar baba-kız olup, eldeki davanın konusunun davacı baba tarafından kızı davalıya bağış niyetiyle alınan 34 XX 769 plaka sayılı aracın kaydının iptali ile davacı adına tescili, olmadığı takdirde bedeli olan 137.700,00 TL’nin tahsili; bununla birlikte yine bağış amacıyla banka yoluyla 27.10.2014 tarihinde gönderilen 100.000,00 USD’nin ve 28.04.2015 tarihinde gönderilen 12.000,00 USD’nin bağışlamadan rücu şartlarının oluştuğu gerekçesi ile iadesi talep edilmiştir. Bilindiği üzere “Bağışlama Sözleşmesi” Türk Borçlar Kanunu’nun 285 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. 285. maddede bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği bir sözleşme olarak tanımlanmıştır. Kanunun tanımından da hareketle kısaca bir tanımlama yapmak gerekirse, bağışlama; hayattakiler arasında teberru amacıyla yapılmış kazandırıcı bir işlemdir....
Dava, bağışlamadan rücu sebebine dayalı alacak isteğine ilişkindir. Taraflar baba-kız olup, eldeki davanın konusunun davacı baba tarafından kızı davalıya bağış niyetiyle alınan 34 XX 926 plaka sayılı aracın kaydının iptali ile davacı adına tescili, olmadığı takdirde bedeli olan 137.700,00 TL’nin tahsili; bununla birlikte yine bağış amacıyla banka yoluyla 27.10.2014 tarihinde gönderilen 100.000,00 USD’nin ve 28.04.2015 tarihinde gönderilen 12.000,00 USD’nin bağışlamadan rücu şartlarının oluştuğu gerekçesi ile iadesi talep edilmiştir. Bilindiği üzere “Bağışlama Sözleşmesi” Türk Borçlar Kanunu’nun 285 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. 285. maddede bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği bir sözleşme olarak tanımlanmıştır. Kanunun tanımından da hareketle kısaca bir tanımlama yapmak gerekirse, bağışlama; hayattakiler arasında teberru amacıyla yapılmış kazandırıcı bir işlemdir....