Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasında görülen iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat dosyasının incelenmesinde, mahkemece 26/05/2022 tarih ve2021/408 Esas sayılı ara karar ile Davacının manevi tazminata yönelik ihtiyati haciz talebinin reddine; maddi tazminat talebine yönelik İhtiyati Haciz talebinin ise kabulü ile; maddi tazminata yönelik dava değeri (1.000,00 TL ) ile sınırlı olmak üzere ve bu değeri aşmamak üzere, davalının taşınır/taşınmaz malları üzerine İhtiyati Haciz konulmasına, ihtiyati haciz miktarının azlığı nedeni ile bu aşamada teminat yatırılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. Geçici hukuki koruma kurumu olan ihtiyati haciz İİK'nun 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. İİK'nun 257. maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir....

Davacıların manevi tazminat talebi açısından davaya konu olan olayda; manevi tazminat miktarı tümü ile ilk derece mahkemesi tarafından toplanılacak deliller ve yapılacak yargılama sonucunda takdir hakkı da kullanılmak suretiyle tespit edileceğinden bu aşamada, manevi tazminat olarak talep edilen miktar yönünden somut bir miktar belirlenmesinin mümkün olmadığı ve dolayısı ile ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Davacıların maddi tazminat talebi açısından davaya konu olan olayda; Fazlaya dair haklar saklı tutulmuş olsa dahi ihtiyati haciz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği bakımından davacıların dava dilekçesinde şimdilik istediği maddi tazminat miktarının esas alınması gerekir....

Davaya konu tazminat alacağının 6098 sayılı TBK'nun 117/2. maddesi gereğince olay tarihinde muaccel hale geldiği açıktır. Sadece ceza kovuşturması soruşturması halen devam ettiğinden kusur durumu ve tazminat miktarı çekişmelidir. Davacıların maddi ve manevi zararlarının olabileceği kuvvetle muhtemeldir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın kesin olarak ispatlanması gerekli olmayıp, alacağın varlığı hususunda mahkemede kanaat uyandıracak kadar bir ispat yeterlidir. (yaklaşık ispat kuralı) Eldeki davada yaklaşık ispat şartı gerçekleşmiş olduğundan ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş ve davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddi kararına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmüştür....

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/10/2020 NUMARASI : 2020/231 ESAS DAVA KONUSU : None KARAR : Mahkemece 28/10/2020 tarihli ara karar ile; davacının manevi tazminat istemi yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesine yönelik talebinin yasada aranan şartlar oluşmadığından reddine, maddi tazminat istemi yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesine yönelik talebinin kabulü ile; maddi tazminat yönünden gösterilen dava değeri olan 100,00 TL ile sınırlı olmak üzere takdiren teminatsız olarak davalıların taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarına ve dava konusu 34 XX 890 plaka sayılı araç davalılar adına kayıtlı ise araç üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiştir....

    Bilindiği üzere uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu hakkında olması halinde 6100 Sayılı HMK'nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır. İstem, tazminata (para alacağı) yöneliktir. Davacı vekili dilekçesinde maddi tazminat istemi yanında davalının aracına devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla trafik kaydına ihtiyati haciz konulmasını istemiştir. 6100 Sayılı HMK'nun 33. maddesi gereğince olayları anlatmak taraflara, hukuki niteleme mahkemeye aittir. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz iki ayrı koruma tedbiri olup amaçları, konuları ve sonuçları bakımından birbirinden farklıdır. Biri diğerinin yerine geçmek üzere karar verilmez. Diğer bir anlatımla talep ya ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir şeklinde nitelendirilip hüküm altına alınmalıdır....

    ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ALANYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 22/05/2023 DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) KARAR TARİHİ : 04/10/2023 KARAR YAZIM TARİHİ : 04/10/2023 Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın istinaf edilmesi üzerinde dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacı vekili; çift taraflı trafik kazasında yaralanan müvekkilinin uğramış olduğu maddi manevi zararın giderilmesi amacıyla şimdilik 250.000 TL maddi tazminat ile 600.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş, ayrıca kazaya ağır kusuru ile sebebiyet veren davalının malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasını istemiş, mahkemece 31/01/2023 tarihli ara karar ile istemin kabulüne, davalının malvarlığı üzerine % 15 teminat mukabilinde 850.000TL ile sınırlı alacak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiş, davalı vekilinin itirazı üzerine...

      GEREKÇE Uyuşmazlık, yaralama nedeniyle maddi ve manevi tazminatı davası ile birlikte istenilen ihtiyati haciz talebinin reddinden kaynaklanmaktadır. İlk Derece Mahkemesince gösterilen gerekçelerle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili dilekçesinde tazminat istemine karşılık ihtiyati tedbire karar verilmesini istemiştir. 6100 Sayılı HMK'nun 33. maddesi gereğince olayları anlatmak taraflara, hukuki niteleme mahkemeye aittir. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz iki ayrı koruma tedbiri olup amaçları, konuları ve sonuçları bakımından birbirinden farklıdır. Biri diğerinin yerine geçmek üzere karar verilmez. Diğer bir anlatımla talep ya ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir şeklinde nitelendirilip hüküm altına alınmalıdır. Nitekim, 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir....

      Limited Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada kusur ve zarar tespiti yapılmadığı, böylece likit ve muaccel bir alacak bulunmadığından ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığını, manevi tazminat talebi yönünden ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, mahkemenin yetkisiz olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355'inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Talep, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemiyle açılan davadada, manevi tazminat davası yönünden verilen ihtiyati haciz ara kararının kaldırılması talebinin reddi kararının kaldırılması istemine ilişkindir....

        Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması yukarıda yazılı kanun hükmünden de anlaşılabileceği üzere kanun emridir. Somut olayda, İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından dava konusu yapılan maddi ve manevi tazminat alacağını teminen de ihtiyati haciz talep edilmiş mahkemece talebin reddine karar verilmiştir. Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki "muacceliyet" kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Davalı tarafça aksi iddia edilmeyen dava dilekçesinde belirtilen ceza mahkemesi kararı ve tüm dosya kapsamına göre davacıların maddi ve zararlarının olabileceği muhtemeldir. Haksız fiil tarihi itibarıyla davacının maddi manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir....

        Davalı vekili, müvekkilinin kredi alacaklarını tahsil için anayasal bir hak olarak dava ve takip hakkını kullandığını, davacıların ihtiyati haciz kararına karşı gerekli yasal girimlerde bulunmadıklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dava, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Haksız ihtiyati hacizden alacaklının tazminata mahkum edilebilmesi için; borçlunun malları için ihtiyati haciz kararı alınmış ve bu karar yerine getirilmiş olmalı, ihtiyati haciz koydurmuş olan alacaklı, haksız çıkmış olmalı, borçlu (veya üçüncü kişi) malları üzerine ihtiyati haciz konulmuş olmasından bir zarar görmüş olmalı ve zarar ile haksız ihtiyati haciz arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. Burada davalı alacaklının kusurlu olması şart değildir, yani buradaki sorumluluk kusursuz sorumluluktur. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür....

          UYAP Entegrasyonu