142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla; Davacının 12.214,85 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece 24,65 TL ve 347,63 TL maddi, 50,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmesi üzerine dairemizce yapılan incelemede, davacının vekalet ücretinden kaynaklı uğramış olduğu 6.800,00 TL zararın maddi tazminat kapsamında hüküm altına alınması gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulması üzerine yerel mahkemece duruşma açılıp, 6.800,00 TL maddi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmiş olup, Dairemizin 14.05.2018 tarih ve 2018/684 Esas - 2018/5394 Karar sayılı bozma ilamı öncesi, 02.06.2015 tarihli manevi tazminata, net asgari ücret üzerinden hesaplanan gelir kaybına...
zarara uğradığının bilirkişi raporuyla tespit edildiği, davacının Temmuz 2016 tarihindeki maaşını tam olarak, Ağustos 2016 tarihindeki maaşını ise kesintili aldığı, ancak davacının görevine iade edilmemesi nedeniyle kendisine maaş farkının koruma tedbirlerinden kaynaklı maddi tazminat kapsamında ödenmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla bilirkişi raporunda hesap edilen 1.823,28TL maaş farkının maddi tazminat kapsamında değerlendirilemeyeceği kanaatiyle maddi vakıaya ve öngörülen hukuki düzenlemelere uygun olan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davacının 02/09/2016-15/08/2017 dönemine ilişkin 15.644,03TL maddi zarara uğradığı anlaşıldığından, 15.644,03TL maddi tazminatın davacının talebi doğrultusunda (davacı vekili dava dilekçesinde faiz başlangıcını tutuklama tarihi olarak belirtmiş ise de mahkememizin 22/03/2019 tarihli 1....
Dosya içeriğine göre, el koyma işlemi CMK hükümlerine uygun olarak yapılmış ancak el koyma koruma tedbiri nedeniyle tazminat verilmesini öngören CMK’nın 141/1-j maddesi gereğince el konulan çayların “korunması için gerekli tedbirlerin alınmaması” dolayısıyla davacının oluşan maddi zararları nedeniyle tazminata hak kazanacağı, ancak haksız el koyma nedeniyle manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gözetilerek davacı lehine manevi tazminata hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiş, davacı yararına hükmedilen tazminat miktarına göre karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi nedeniyle tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir....
iki farklı dönemde koruma tedbiri uygulandığı dikkate alınarak, gözaltına alma ve tutuklama dönemi için ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat miktarları belirlenip, belirlenen her bir tazminat miktarına ilişkin olduğu koruma tedbiri tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince hükmün, isteme aykırı olarak, BOZULMASINA, 19/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Özellikle uygulamada geçici hukuki korumaların gittikçe önem kazanması, ilk derece mahkemelerince bu konuda verilen kararların önüne geçilmesi, gerek maddi gerekse hukuki yanlışlıkların düzeltilmesi amacıyla böyle bir hükme yer verilmiştir. Bu yapılırken tüm geçici hukuki koruma kararları değil, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz bakımından istinaf denetimi kabul edilmiş, bunların dışında kalan delil tespiti... gibi geçici hukuki korumalar için bu imkan tanınmamıştır....
Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir. Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Dava konusu istek manevi tazminata (para alacağına) ilişkin olduğundan geçici koruma talebinin ihtiyati haciz olduğu kabul edilmeli ve buna göre inceleme yapılarak karar verilmelidir. Nitekim, davacılar vekili dilekçesinde ihtiyati haciz isteminde bulunmuş ilk derece mahkemesince de bu yönde değerlendirme yapılmıştır....
Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir. Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, haksız eyleme dayanan maddi, manevi tazminat isteğine (para alacağına) yönelik olup; davacının geçici hukuki koruma istemi ihtiyati haciz olup; nitekim davacının isteminin açıkça bu yönde olduğu gibi ilk derece mahkemesince değerlendirme de bu yönde yapılmıştır....
Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir. Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Dava konusu istek tazminata (para alacağına) ilişkin olduğundan geçici koruma talebinin ihtiyati haciz olduğu kabul edilmeli ve buna göre inceleme yapılarak karar verilmelidir. Eldeki davada istem, haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminata (para alacağına) yöneliktir....
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin inceleme sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; davalı vekilinin, davacının tazminat isteyemeyecek kişilerden olduğuna, tazminat şartlarının oluşmadığına, davacının kendi kusuru nedeniyle koruma tedbiri uygulandığına, hükmolunan maddi ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğuna ve reddedilen miktar üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün, isteme uygun olarak ONANMASINA, 23.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, haksız eylemden kaynaklanan tazminata (para alacağına) ilişkin olduğundan geçici koruma talebinin ihtiyati haciz olduğu açıktır.Nitekim, davacı vekili önce tedbir olmadığı takdirde haciz isteminde bulunduğunu beyan ederek terditli talepte bulunmuştur. Buna rağmen ilk derece mahkemesince de geçici hukuki koruma tedbirinin ihtiyati tedbir olarak nitelendirilerek hüküm kurulması yerinde olmamıştır....