blokenin kaldırılmasını, anılan bedelin faiziyle ödenmesini talep ve dava etmiştir....
Dava menfi tespit davası olup, ihtilaf konusu borç tutarının 229.113,35 TL olduğu, bu anlamda tarafların hak ve menfaat dengesi gözetildiğinde mevcut borç tutarı üzerinden teminat yatırılması ve ayrıca davacının yargılama süresince elektrik tüketimine devam edeceği nazara alındığında tahakkuk edecek güncel elektrik faturalarının ödenmesi hususunun da belirtilmek suretiyle ihtiyati tedbirin kabulüne ancak davacının ÇKS destek ödemelerine yönelik blokenin kaldırılması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin ise davanın esasını çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmaması ve blokenin devamının davacı açısından, telafisi zor veya imkansız sonuçlar doğurma şartının gerçekleşmemesi nedeniyle ,blokenin kaldırılması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin mahkemece reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
blokenin kaldırılması ve bloke edilen miktarın ilgili banka hesabına iadesi" talebinin davalı bankaya ihtar edildiğini, ancak davalı bankanın ihtara rağmen haksız ve hukuka aykırı işlemlerini sürdürdüğünü, müvekkilinin davalı bankadan aldığı emekli maaşına el koyularak yapılan kesintiler ve konulan blokenin hukuka aykırı olduğunu, tek gelir kaynağı olan emekli maaşına haksız bir şekilde el koyulmasının, ayrıca davalı bankaca yapılan kesintilerin her ay farklılık içerdiğini, müvekkilinin geçim düzenini alt üst ettiğini, müvekkili tarafından, davalı bankaya verilmiş olan herhangi bir otomatik ödeme talimatı da bulunmadığını, müvekkilinin 2019 yılı Ocak ayında emekli maaşının tümü olarak 3.222,83- TL, Şubat ayında emekli maaşından 1.902,83- TL, Mart ayında 2.300,50- TL, Nisan ayında 2.034,40- TL, Mayıs ayında 2.016,28- TL, Haziran ayında emekli maaşı ve ikramiyesinin tümü olarak 4.000,00- TL, Temmuz ayında 2.005,67- TL, Ağustos ayında ise emekli maaşı ve ikramiyesinin tümü olarak 4.000,00...
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, ihtiyaç kredisi borcu nedeniyle davacının emekli maaşı üzerine konulan blokenin kaldırılması ve kesintilerin iadesi istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk Bilindiği üzere 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 56 ncı maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanun'un 93 üncü maddesinde “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, Sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez....
Dava, taraflar arasında akdedilen Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinden kaynaklanan banka alacağı sebebiyle davacının bankadaki mevduat hesabı üzerine konulan blokenin kaldırılması ve kesilen paranın iadesi istemine ilişkindir. Alacağın dayanağını teşkil eden sözleşmede bankaya hesap ve alacaklar üzerinde rehin, takas ve mahsup hakkı tanındığı görülmektedir. Bu durumda davacının sözleşmedeki taahhütü kapsamında davalı banka nezdindeki maaş hesabına bloke konularak kesinti yapılması haksız şart niteliğinde değildir. Taraflar arasındaki sözleşme ile bu husus taahhüt edilmiştir. Mahkemece bu açıklamalar karşısında sözleşme hükümleri ve verilen taahhüt değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 25.01.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Öte yandan, şikayetçinin 02/05/2016 tarihli tavzih talebi içeriğinde de, mahkeme kararındaki haczin kaldırılması ibaresinin blokenin kaldırılması şeklinde değiştirilmesinin talep edildiği ve mahkeme kararının icra müdürlüğüne gönderilmesi üzerine, müdürlüğün 27/04/2016 tarihli karar tensip tutanağında, borçlunun emekli maaşına takip dosyasından konulan bir haczin bulunmadığı gerekçesiyle kararın uygulanmasının mümkün olmadığından işlem yapılmamasına karar verildiği görülmektedir. O halde, mahkemece, şikayet tarihi itibarı ile ... 24. İcra Müdürlüğünün 2015/16570 Esas sayılı dosyasından borçlunun emekli maaşına konulmuş bir haciz olmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Tarih : 23.12.2010 No : 155/693 Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalılardan ... tarafından takibe konulan 15.02.2008 keşide tarihli 30.000 TL bedelli çekin müvekkilinden çalınarak zayi olduğunu belirterek müvekkilinin bu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş, çek bedelinin ödenmesi üzerine davasını istirdat davası olarak ıslah etmiştir. Davalı ... vekili, müvekkilinin iyiniyetli hamil olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan deliller doğrultusunda; davaya konu çekin davacı tarafça ciro edilerek ciranta ... ... Ltd....
İcra Müdürlüğü’nün 2015/29446 esas sayılı dosyasına olan borcuna karşılık kesinti yapıldığı göz önüne alındığında, davacı ile davalı arasındaki kredi sözleşmesinin 12. maddesinde maaşın tamamını bankaya rehin ve temlik edilmesine ilişkin hükmün haksız şart oluşturduğu, bu nedenle, davacının maaş hesabına konulan bloke haksızdır. Bu nedenlerle, davacı istinaf talebinde haklıdır. o halde davacının bankanın Merter Şubeside bulunan maaş hesabındaki ¼ üzerinden blokenin kaldırılması gerektiğinden maaş hesabımdan otomatik olarak 2004 s.İİK.nun 3.m.si uyarınca yasal oran üzerinde davacının maaşından kesilerek tahsil edilmiş miktarın tespit edilerek davacının istirdat talebi hakkında karar verilmesi gerekir....
Davacı, davalının konut ve tüketici kredileri nedeniyle vadesiz hesabındaki blokenin kaldırılması talebi ile Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğunu, Hakem Heyeti tarafından blokenin kaldırılmasına karar veriuldiğini ileri sürerek Tüketici Sonrunları Hnakem Heyeti Kararının iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı davanın reddini dilemiş, Mahkemece, davacının asıl dava açmadan delil niteliğindeki Hakem Heyeti kararının iptalini istemekte hukuki yararın bullunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. TSHH kararı miktarı itibariyle 4077 sayılı yasanın 22.maddenin 6.fıkrası gereğince delil niteliğinde olup,kural olarak delil niteliğindeki TSHH kararının iptali istenemez. Ancak somut olayda davacının talebi aynı zamanda sözleşmenin 10.maddesi konusunda çıkan muarazanın giderilmesine yönelik olup, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir....
Ancak 6102 sayılı TTK’nin 763. maddesinde iptali istenen kambiyo senedinin mahkemeye sunulması durumunda davacıya istirdat davası açması için süre verileceği, davacının bu süre içinde dava açmaması durumunda, mahkemenin, kambiyo senedini, sunmuş olana geri vereceği ve muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldıracağı düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin mefhumu muhalifinden anlaşılacağı üzere verilen süre içerisinde istirdat davasının açılmış olması durumunda kambiyo senedine ilişkin konulan ödeme yasağının kaldırılmaması gerekir. İstirdat davasını açan davacı, senedin ödeneceği endişesinden uzak bir şekilde yürütür (Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 1997, s. 294). Somut olayda davacının mahkemece kendisine verilen süre içerisinde istirdat davası açtığı sabit olup, anılan düzenlemeler gözetilerek karar verilmesi gerekirken ödeme yasağına ilişkin tedbirin kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir..." Yargıtay 11....