Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: 1- Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/2- a maddesi uyarınca yapılan uygulama (yenileme) kadastrosunun askı ilan süresi içinde açılmakla birlikte, uyuşmazlığın davacı şahıs parseli ile orman parseli arasında, orman kadastrosu ile oluşturulan mükerrerliğin iptali ve kesinleşen orman kadastrosuna itiraz istemine ilişkindir....

Köyü 2833 parsel ile mükerrer olan kısmının iptali ile taşınmazın yüzölçümünün 4.072,54 metrekare olarak düzeltilmesi gerektiğine dair teknik raporun eklendiği ve Hazine tarafından gerekli düzeltmenin yapılmasının Kadastro Müdürlüğünden talep edildiği anlaşılmaktadır. Dosya arasında bulunan 17.06.2019 tarihli Kadastro Müdürlüğü yazısında ise, çekişmeli taşınmazlarla ilgili olarak uygulama kadastrosu yapıldığı, ... Köyü'nde yapılan çalışmalar sırasında mükerrerlik tespit edildiğinden mükerrerliğin giderilmesine yönelik teknik rapor düzenlendiği ve mükerrerliğin giderilmesine yönelik yazı yazıldığı, ... Köyü'nde uygulama kadastrosunun 06.02.2014 tarihinde, ... Köyü'nde uygulama kadastrosunun 06.04.2018 tarihinde kesinleştiği belirtilmiştir. Tapu sicil müdürlüğünün 04.02.2014 tarihli yazısında, davacı ...'...

    Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/973 -2006/1340 sayılı dava dosyasında Orman Yönetimi tarafından 1260 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldığı iddiasına dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açıldığı, mahkemece davanın reddine yönelik verilen kararın orman yönetiminin temyizi üzerine Dairece bozulduğu, Dairenin 06.10.2008 gün 2008/10848-12161 sayılı bozma kararında özetle “Davalı taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosunun kesinleştiği, İhlas Vakfının orman kadastrosunun ilanından önce taşınmazı satın aldığı, taşınmazın (A) ile işaretlenen 6.574,59 m2 yüzölçümlü bölümünün kesinleşen tahdit içinde kaldığı, davalının bu kısma yönelik orman kadastrosunun iptali istemine ilişkin önceden açılmış bir davası ile karşı davası olmadığı anlaşıldığından 1260 parsel sayılı taşınmazın (A) ile işaretlenen 6.574,59m2 yüzölçümlü bölümünün orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi" gereğine değinildiği, bunun üzerine ... tarafından karar...

      Yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu bulunduğuna göre temyize konu davanın 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükmüne göre açılan tapu iptali tescil davası olarak değil; 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesi hükmüne göre açılan orman kadastrosunun iptali davası olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.Orman niteliğinde olan bir yerin kadastro işlemi kesinleşmekle o taşınmaz kamu malı orman niteliğini kazanır. 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/D maddesinde ormanlar hakkında özel yasanın uygulanacağı yazılıdır. Kesinleşen orman kadastrosunun nasıl iptal edileceği 3402 Sayılı Yasa ile değil 6831 Sayılı Orman Yasasının 11/1. maddesinde düzenlenmiştir.Bu madde hükmüne göre kesinleşen orman kadastrosunun iptali ancak tapulu taşınmazlar yönünden tapu sahiplerince 10 yıllık hak düşürücü süre içinde istenebilir. Vergi kaydı, zilyetliğe dayanılarak kesinleşen orman kadastrosunun iptali dava edilemez....

        Tüm bu nedenlerle davalı lehine oluşturulan tapu kaydı, daha önceki tarihli olup geçerli bir nedene de (kesinleşen mahkeme kararına) dayandığından taraflar arasındaki mükerrerliğin davalı lehine giderilerek davanın 1425, 1431, 1432 ve 1437 nolu parseller yönünden reddine, 429 nolu orman parseli yönünden ise bu parsel lehine mükerrerliğin giderilerek F harfi ile gösterilen 32,93 m² lik kısmın kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı ve Orman İdaresinin söz konusu kararda taraf olmadığı gözetilerek davalıya ait 2383 nolu parselin bu kısımla ilgili tapu kaydının iptaline karar verilmesi gerektiği inancına varılmıştır. Tüm bu anlatılanlar ışığında kararı istinaf eden davalı vekilinin istinaf talebinin doğru ve yerinde olduğu görülmekle HMK 353/1- b-2.madde hükmü gereği yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, belirtilen hata ve eksiklikler yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hata ve eksiklikleri giderici şekilde dairemizce yeniden hüküm kurmak gerekmiştir....

        Ancak; dava konusu 189 sayılı parselin tahdit içinde kalan bölümüne yönelik olarak orman kadastrosunun iptaline karar verilmesi gerekirken, orman kadastrosunun tamamının iptali şeklinde hüküm kurulmuş olması doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 1. bendinde bulunan “orman kadastrosunun iptaline” cümlesinin hükümden çıkarılarak bunun yerine; “dava konusu 189 nolu taşınmazın tahdit içinde kalan bölümüne yönelik orman kadastrosunun iptali ile bu bölümün tahdit dışına çıkarılmasına” cümlesinin yazılmasına ve hükmün 6100 sayılı Kanunun değişik 3. maddesi atfıyla H.M.U.K.'nun 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 16.05.2013 gününde oy birliği ile karar verildi....

          Dosyada doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle, davacı vekiline dava konusu taşınmazdaki mükerrerliğin giderilmesi yönünden bir talepleri olup olmadığı açıklattırılmalı; mükerrerliğin giderilmesi yönünde de talepleri olduğunun bildirilmesi halinde, mükerrerliğin giderilmesi talebi yönünden, Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmek üzere tefrik kararı verilmeli; uygulama (güncelleme) kadastrosuna itiraz talebi eldeki dosyada tutulmalı; yukarıda izah edilen teknik ve hukuki belgelerin dosya içine getirtilmesi ile, mahallinde yeniden keşif yapılarak, uygulama (güncelleme) kadastrosu çalışmalarında ve bu çalışmalara karşı askı ilan süresi içinde tespite itiraz istemi ile açılan davalarda, taşınmazlarda mülkiyet ve vasıf değişikliği yapılmasının mümkün olmadığının, mükerrerliğin giderilmesinin de bir tür mülkiyet değişikliği olduğunun gözetilmesi ile, dava konusu taşınmaz sınırlarının öncelikle tesis kadastrosu pafta sınırları ile tesis kadastrosunun altlığı olan tüm teknik ve...

          Gerçek kişinin açtığı orman kadastrosuna itiraz davası ise 3373 Sayılı Yasanın yürürlük tarihinde yapılan ve kesinleşen orman kadastrosunun iptaline ilişkin bulunduğundan hukuki sorun o tarihte yürürlükte bulunan yasaya göre çözümlenir. Her ne kadar gerçek kişiler 323 parsel hakkında orman kadastrosuna itiraz davası açmamış ise de hali hazırda 10 yıllık dava açma süresi henüz dolmadığından Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptali - tescil ve elatmanın önlenmesi davasında ... Kasap ve mirasçıları kesin hüküm definde bulunduklarından mahkemece H.Y.UY.'nın 237. maddesine göre kesin hükmün gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Bu nedenle, Orman Yönetiminin açtığı tapu iptali - tescil ve elatmanın önlenmesi davasının reddine gerçek kişinin açtığı orman kadastrosunun iptali davasının kabulüne karar verilmesi" gereğine değinilmiştir....

            Yörede 1999 yılında orman Kadastro Komisyonu tarafından önce aplikasyon işlemi daha sonra 2/B madde uygulaması yapılmış olup, yeni bir orman kadastrosu yapılmadığı, eldeki dava aplikasyon ve 2/B uygulamasına karşı askı ilanın süresinde ayrıca, kesinleşen orman kadastrosuna karşı da 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesindeki 10 yıllık süre içinde kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetliğe dayanarak açılmıştır. Ne var ki; kesinleşen orman kadastrosunun iptali, 3402 Sayılı Yasanın 16/D ve 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesi gereğince; ancak, tapuya dayalı olarak 10 yıllık hak düşürücü süre içinde orman kadastrosunun iptalinin istenebileceği, aplikasyonda orman sınırlarının değiştirilmediği, 2/B madde uygulamasına yönelik dava açmada davacının hukuki yararının bulunmadığı, davacı tapuya dayanmadığından, kesinleşen orman kadastrosunun iptalini isteyemeyeceği zilyetliğe dayalı olarakta davanın dinlenme olanağının bulunmadığı; bu nedenle, davanın reddine karar verilmesi" gereğine değinilmiştir....

              iptali istemli dava varsa bu dava ile birleştirildikten sonra, taşınmazın orman sınırı içerisinde kalan bölümünün kesin biçimde belirlenmesi, orman kadastrosunun iptali istemiyle açılmış dava var ise, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planından yararlanılarak taşınmazın, arazi kadastrosunun kesinleştiği 1974 yılından önce orman sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmesi, böyle bir dava yok ise taşınmazın orman sınırı içerisinde kalan bölümü ile ilgili davanın kabulüne karar verilmesi" gereğine değinilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu