Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğü'nün 2013/7318 Esas sayılı dosyasında, çeke dayanılarak borçlu hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yapıldığı, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu, daha sonra aynı alacaklı tarafından borçlu aleyhine 26.07.2013 tarihinde Bursa 19.İcra Müdürlüğü'nün 2013/7844 Esas sayılı dosyası ile aynı çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, yapılan ikinci takibin borçlunun itirazı üzerine Bursa 2.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 11.10.2013 tarih, 2013/480 Esas-558 Karar sayılı kararı ile mükerrer olduğu gerekçesiyle iptal edildiği, ardından alacaklı tarafından aynı çeke dayalı olarak 16.01.2014 tarihinde Bursa 3.İcra Müdürlüğü'nün 2014/421 Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı anlaşılmıştır. İcra takibinin mükerrer olduğu iddiası borca itiraz niteliğinde olup, ilk takipten açıkça feragat edilmediği sürece yeni bir takip yapılamaz....

    Yargıtay 16.Hukuk Dairesinin 27.12.2006 tarihli ve 2006/4517-8316 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, alacaklısını zarara uğratmak amacıyla mal varlığını eksiltmek iddiasıyla sanıklara isnat edilen suç, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 331.maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin 6.fıkrasında “Bu suçlar alacaklının şikayeti üzerine takip olunur” ve aynı Kanun’un” 349.maddesinde muhakeme usulüne yer verilmiş olup, buna göre, şikayetin dilekçe ile veya şifahi beyanla icra mahkemesine yapılacağı, öte yandan 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanun’un 18.maddesiyle değişik 2004 sayılı Kanun’un 346.maddesinin son fıkrasına göre de; ”Bu bapta yer alan suçlarla ilgili davalara icra mahkemesinde bakılır” hükümleri karşısında sanıklara yöneltilen suç hakkında iddianame ile dava açılması gerekmediği, icra mahkemesine verilecek dilekçe ile yargılamaya başlanacağı hususu gözetilmek suretiyle itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemekle...

      Şikayet dilekçesinde meskeniyet şikayetinden söz edilmesi, HMK'nun 33. maddesi gereğince, hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, İİK'nun 82/1-12. bendinde yer bulan yasal düzenleme uyarınca, meskeniyet şikayetinin yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olduğu, takipte borçlu sıfatı taşımayan 3. kişinin bu konuda şikayet hakkının bulunmadığı da nazara alınarak, talebin haczin kaldırılması şikayeti olarak nitelendirilmesi gerekir. Zira, şikayetçi üçüncü kişi şikayet dilekçesinde haczin kaldırılmasını talep etmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun 07/04/2004 tarih ve 2004/12-210 E. 2004/208 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, taşınmazın, borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması zorunludur. Takipte borçlu sıfatı bulunmayan üçüncü kişinin, mülkiyeti kendisine ait taşınmaza konulan haczin kaldırılmasını icra mahkemesinden şikayet yolu ile isteme hakkı vardır....

        İcra ve İflas Kanunu'nda, taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından olsa da konulan her haciz yeni bir haciz olup borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı vardır. İİK'nun 82/12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar....

          Şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvurusu, usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte yetkiye, imzaya ve borca itiraz niteliğinde olup, takip şekli itibariyle tüm hususların yasal hak düşürücü süre içerisinde icra mahkemesi nezdinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Somut olayda borçluya gönderilen ödeme emri tebligatının incelenmesinde; "muhatabın çarşıda olması nedeniyle aynı adreste sürekli çalışan ... imzasına tebliğ edildiği" şerhi mevcuttur. Borçlu başvuru dilekçesinde; kendisi adına tebligat yapılan ...’ın güvenlik görevlisi olduğunu ve bu kişinin kendi konutunda oturmadığı gibi, TK’nun 21. maddesine göre de tebligatın usulsüz olduğunu iddia etmiş olup, mahkemece, borçlunun iddiası doğrultusunda hiç bir araştırma yapılmaksızın tebligatın usulüne uygun olduğu kabul edilerek hüküm kurulması doğru değildir....

            Doğalgaz A.Ş aleyhine Avanos İcra Müdürlüğü’nün 2014/577 Esas sayılı dosyası ile başlattığı takip dosyasına haciz yazısı gönderildiğini, İİK’nun 82/11. bendi gereği müvekkilinin alacakları üzerine haciz konulamayacağını belirterek haciz ihbarnameleri ile...5. İcra Müdürlüğü’nün 2014/10285 Esas sayılı dosyasından Avanos İcra Müdürlüğü’nün 2014/577 Esas sayılı dosyasına gönderilen 19.09.2014 tarihli haczin kaldırılmasını talep etmiştir. Alacaklı vekili, haczedilmezlik şikayeti için yasal yedi günlük şikayet süresinin geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece haciz ihbarnamelerinin iptali için dava açılmış ise de, bu konuda davacı alacaklının şikayet hakkı olmadığı...5. İcra Müdürlüğü’nden gönderilen haciz ihbarnamelerine karşı ancak üçüncü şahıs olan ......

              Şikayetçi borçlunun, diğer takip borçlusu olan ...’ya ait taşınmazlar üzerindeki haczin kaldırılması konusunda şikayette bulunmaya hakkı yoktur. Bu durumda, şikayetçi borçlunun, ...’ya ait ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki hacizlerin de kaldırılmasına yönelik şikayeti hakkında mahkemece, aktif husumet yokluğu nedeniyle istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm tesisi doğru değildir. Diğer taraftan, 6100 sayılı HMK'nun ''Taleple Bağlılık İlkesi'' başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; ''Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir'' hükmü yer almaktadır. Somut olayda, şikayetçi borçlunun, şikayet dilekçesinde yer alan mallar dışında, diğer borçlu ...’ya ait mallar hakkında haczin kaldırılmasına yönelik bir talebi olmadığı halde, 6100 sayılı HMK'nun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi göz ardı edilerek, borçlu ......

                tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte, borçlu icra mahkemesine başvurusunda, ödeme emri tebliğine ilişkin tebligat zarfında bulunan imzanın kendisine ait olmadığını belirterek usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte takip konusu borca, faize ve takip dayanağı senetteki imzasına itiraz etmiş, mahkemece borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına, borçlunun tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına, HUMK.nun 438. ve İİK.'nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından alacaklının bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esasının incelenmesine geçildi: 2- İmzaya itiraz, İİK.'nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 168/1-4. maddesi uyarınca yasal beş günlük süreye tabidir....

                  Şti. olduğu, her iki takipteki borçlu şirketlerin farklı olduğu, mükerrer takip olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın davacı borçlu tarafından temyiz edildiği alaşılmıştır. Somut olayda;... 1. İcra Müdürlüğünün 2018/9591 Esas sayılı takip dosyasında, takip dayanağı ilamda...... Tic. Ltd. Şti. yazdığı halde icra emrinde... Lojistik... Ltd. Şti. yazdığı nedeniyle,... 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 10.08.2018 tarih, 2018/682 E-664 K. sayılı kararıyla takibin iptal edildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 21/11/2019 tarih, 2019/178 E.-1983 K. sayılı kararıyla ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, icra emrinin iptaline karar verildiği, kararın 21.11.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır....

                    İcra Müdürlüğü’nün 2008/2409 Talimat sayılı dosyasında yapılan 10.10.2008 günlü hacze konu menkullerin ve içinde bulunduğu dairenin, hakkında iflasın ertelenmesi kararı bulunan diğer takip borçlusu ... Tekstil A.Ş. tarafından misafirhane olarak kiralandığı, mahcuzların haczedilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu belirtilerek açılan davanın İİK’nun 16,82. maddeleri anlamında “haczedilmezlik şikayeti” niteliğinde bulunduğu anlaşılmış olup, temyiz inceleme görevi 2797 sayılı Yargıtay Yasası’nın 14. maddesi ile Başkanlar Kurulu'nun 26.01.2009 tarih ve 1 sayılı kararı uyarınca Yüksek 12. Hukuk Dairesi’ne ait bulunduğundan dosyanın anılan Daire Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE 06.11.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu