Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, suça sürüklenen çocuğun dinlenmesi amacıyla çıkarılan davetiyenin tebliğ edilemediği ve bu şekilde yöntemine uygun şekilde duruşmadan haberdar edilmeyen suça sürüklenen çocuk hakkında savunma hakkını kısıtlayacak şekilde hüküm kurulması, 3-Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 35. maddesine göre sosyal inceleme raporu alınmadan hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ...'...

    Kanunu'nun 91'nci maddesinde geçici koruma “ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir” şeklinde hüküm altına alınmış, bu kişilerin Türkiye'ye kabulü, Türkiye'de kalışı, hak ve yükümlülüklerinin Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. 6458 sayılı Kanun'un 91'nci maddesi uyarınca çıkartılan Geçici Koruma Yönetmeliği'nin (Bakanlar Kurulu Kararının Tarihi: 13.10.2014 No: 2014/6883, Dayandığı Kanunun Tarihi: 04.04.2013 No: 6458, yayımlandığı Resmi Gazete'nin Tarihi: 22.10.2014 No: 29153) 21'nci maddesinde; bu Yönetmelik kapsamındaki yabancıların kayıtları sırasında kimliğine ilişkin belge sunamayan yabancının aksi ispat edilinceye kadar beyanının esas alınacağı, fotoğraf, parmak izi ya da kimlik tespitine elverişli diğer biometrik verilerin esas alınıp merkezi veri tabanına kaydedileceği...

      ın polis memurlarına karşı görevlerini yapmalarını engellemek amacıyla cebir ve tehditte bulunduğuna dair bir kayda yer verilmediği, kovuşturma evresinde beyanları alınmayan müşteki polis memurlarının soruşturma evresindeki beyanlarında suça sürüklenen çocuğun bağırıp çağırdığını ifade ettikleri anlaşılmakla, müşteki polis memurları ile olay tanıklarının mahkemeye usulünce çağrılarak beyanlarının tespitiyle suça sürüklenen çocukların polis memurlarına karşı görevlerini yapmalarını engellemek amacıyla bulundukları cebir ve tehdit içerikli eylemlerin tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespiti sonrasında, hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hükümler kurulması, CMK'nın 226/1. maddesine aykırı biçimde ek savunma hakkı tanınmadan iddianame içeriğinde yer almayan TCK'nın 265/4. maddesinin uygulanması suretiyle suça süreklenen çocukların savunma haklarının kısıtlanması, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35. maddesi gereğince...

        AİHS 10. md ile güvence altına alınan ifade özgürlüğün sınırsız olmadığı 10/2. madde de belirlenen gerekçelerle sınırlandırılabileceği hüküm altına alınmıştır. Sözleşmede yer alan bu düzenleme AİHS içtihatları ile açıklığa kavuşturularak Avrupa kamu düzeninin yaşam ve hukuk pratiğinin vazgeçilmezi haline getirilmiştir. AİHM’nin ifade özgürlüğüne yönelik müdahalelerde uyguladığı testi dosyamızdaki somut olaya ilişkin olması nedeniyle sadece başkalarının şöhretini ve haklarını koruma amacıyla ifade özgürlüğünün kısıtlanması ile sınırlı tutarak değerlendireceğiz. Başkalarının şöhretini ve haklarını koruma amacıyla ifade özgürlüğünün kısıtlanması ulusal otoritelerin öteki gerekçelerden daha fazla öne sürdüğü “meşru amaç” olagelmiştir. Bundan dolayıdır ki, AİHM, bu alanda ifade özgürlüğüne tanınan yüksek korumayı kapsayan geniş çaplı bir içtihat geliştirmiştir....

          Aynı Kanunun 436. maddesinde, koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanmasında uygulanacak usul kuralları, 437. maddesinde de yargılama usulü gösterilmiştir. Somut olayda; davacının TMK 432 uyarınca oğlunun tedavisine ilişkin talepte bulunduğu, mahkemece davanın reddine karar verildiği, dosya içerisinde bulunan 07/10/2021 tarihli sağlık kurulu raporunda psikiyatrik hastalığı nedeniyle muhafaza altına alınmasının gerekmeyeceğinin, bir aydır madde kullanmadığının cezaevinde kaldığının ifade edildiği, dolayısıyla raporda tedaviye ilişkin hususların da değerlendirilmiş olduğu, talebin vesayet değil tedaviye ilişkin olduğu, mevcut rapor doğrultusunda tedaviye ilişkin talebin reddi gerektiği anlaşıldığından kararın sonucu itibariyle doğru olduğu anlaşılmış ve istinaf isteminin reddine karar verilmiştir....

          Aynı Kanunun 436. maddesinde, koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanmasında uygulanacak usul kuralları, 437. maddesinde de yargılama usulü gösterilmiştir. Somut olayda; davacının TMK 432 uyarınca oğlunun tedavisine ilişkin talepte bulunduğu, mahkemece davanın reddine karar verildiği, dosya içerisinde bulunan 07/10/2021 tarihli sağlık kurulu raporunda psikiyatrik hastalığı nedeniyle muhafaza altına alınmasının gerekmeyeceğinin, bir aydır madde kullanmadığının cezaevinde kaldığının ifade edildiği, dolayısıyla raporda tedaviye ilişkin hususların da değerlendirilmiş olduğu, talebin vesayet değil tedaviye ilişkin olduğu, mevcut rapor doğrultusunda tedaviye ilişkin talebin reddi gerektiği anlaşıldığından kararın sonucu itibariyle doğru olduğu anlaşılmış ve istinaf isteminin reddine karar verilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Koruma ve tedavi altına alınması Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; 1) Akıl hastalığı nedeniyle cezai ehliyeti bulunmayan sanığa müdafii tayiniyle yetinilerek, CMK'nin 191 ve 147. maddeleri uyarınca yöntemine uygun olarak sorgusu yapılmadan koruma ve tedavi tedbirine hükmolunması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, 2) Akıl hastası olan sanık hakkında 5271 sayılı CMK'nin 223/3. maddesi gereği ceza verilmesine yer olmadığına hükmedildikten sonra koruma ve tedavi tedbirine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı BOZULMASINA, 15.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Ceza verilmesine yer olmadığına, koruma ve tedavi tedbiri uygulanmasına dair Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: Akıl hastalığı nedeniyle cezai ehliyeti bulunmayan sanığa müdafii tayiniyle yetinilerek, CMK'nin 191 ve 147. maddeleri uyarınca yöntemine uygun olarak müdafii huzurunda sorgusu yapılmadan koruma ve tedavi tedbirine hükmolunması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı BOZULMASINA, 10.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tedavi Amaçlı Kişisel Koruma Kararı KARAR ... ile ..... koruma amaçlı özgürlüklerinin kısıtlanması davasında mahkemenin istemi reddetmesi üzerine hüküm, davacı idare vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 14.06.2016 gün, 2016/9524-9547 sayılı ilamı ile bozulmuştur. Yargıtay ..... Hukuk Dairesinin bozma kararından sonra, Yargıtay ilamı taraflara tebliğ edilmeden, dosya gönderme formu (karar düzeltme) düzenlenerek dosya incelenmek üzere dairemize gönderilmiştir. Ancak, bozma ilamı taraflara tebliğ edilmediği gibi bozma ilamına karşı karar düzeltme konusunda verilmiş bir karar düzeltme dilekçesi de bulunmamaktadır. Usulüne uygun karar düzeltme isteği bulunmadığından, sehven gönderilen dosyanın Yerel Mahkemeye işlemsiz olarak İADESİNE, 26.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                554 K. sayılı içtihadında belirtildiği üzere 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 35. maddesi ve Çocuk Koruma Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20 ve 21. maddeleri uyarınca; fiil işlendiği sırada 15-18 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocukların işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, mahkemece sosyal inceleme raporu alınmadan veya alınmaması durumunda gerekçesi kararda gösterilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 16/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu