Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Limited Şirketinden 28.02.2005 tarihinde, 38.750 TL bedelle 2005 model, Nissan marka araç satın aldığını, imalat hatası bulunan aracın ön ve arka kapıları ile pencere camlarından sürekli sesler geldiğini, bu sorunun, başvurulan yetkili servislerce de giderilemediğini, öte yandan aracın klimasının soğutmadığını, çalıştığında aracın içine su girdiğini, bu arızanın giderilmesi için dört defa sökülen torpidonun, bu sökümler nedeniyle yıprandığını, ayrıca aracın kalorifer kutusunun kırık, torpidonun da gevşek olduğunun belirlendiğini, araçtaki seslerin giderilmesi için aşırı derecede gres yağı kullanılması nedeniyle araçta yağ lekeleri kaldığı gibi, aracın arızalarının da giderilemediğini ileri sürerek, araç için ... olduğu satış bedelinin iadesine, olmadığı takdirde ise aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesine, bu da olmadığı takdirde ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 600,00 YTL değer kaybı ile, 400,00 YTL servise gidiş nedeniyle ödenen yol ve konaklama giderlerinin, ödenme...

    Maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; Dava, ayıplı mal satışı iddiasına dayalı ,sözleşmeden dönülerek satış bedelinin iadesi istemlidir. Davacı vekili; davacının, davalıdan 20/02/2015 tarihinde 44.280,00 TL bedel mukabilinde balya makinesi satın aldığını, ancak makinenin sürekli arıza vermesi sebebiyle verimli kullanılamadığını, makinedeki ayıbın davalı tarafından giderilmediğini ileri sürerek dava konusu balya makinesinin davalıya iadesi ile ayıplı mal bedeli olan 44.280,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; makinedeki sorunun kullanıcıdan kaynaklı olduğunu, makinenin ayıplı satılmadığını, davacının seçimlik haklarından ücretsiz onarımı tercih ettiğini, davalı tarafından bu talebi reddedilmedikçe bedel iadesi isteyemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir....

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, öncelikle müvekkilinin sadece ipoteğin fekkini talep etmediğini, aynı zamanda tapunun takyidatlardan ari olarak müvekkiline teslim edilmemesi halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi talep edildiğini, nitekim müvekkili tüketici olup, genel kredi sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi, genel kredi sözleşmesinin geçersizliğini ileri sürmediği gibi, bu sözleşmeden kaynaklı borç ya da alacağın varlığı konusunda herhangi bir talepte de bulunmadığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında, davanın temelinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını belirtmiş ise de, bu hususu gözardı ettiğini ve yine ayrıca tapunun takyidatlardan ari olarak müvekkiline teslim edilmemesi halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi talebini dahi görmediğini, talep konusu sanki sadece ipoteğin ve haczin kaldırılması gibi değerlendirildiğini, müvekkilinin genel kredi sözleşmesinin tarafı olmadığını, tüketicinin...

    Dava konusu uyuşmazlığın davacı ile davalı yüklenici arasındaki harici satış sözleşmesinden kaynaklı olarak satın alınan bağımsız bölümün tapuda devrinin yapılıp teslim edilmemesi nedeniyle sözleşme gereğince ödenen bedelin tahsili talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlık davacı tüketici ile davalı yüklenici arasındaki konut satışından kaynaklanmakta olup diğer davalı arsa sahipleri yapılan harici satış sözleşmesinde taraf değildir. Yüklenici ile arsa sahibi arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yüklenici kendisine düşen bağımsız bölümleri harici satış sözleşmesi ile satmış olup yapılan satış sözleşmelerinde davalı arsa sahipleri taraf olmadığı gibi bu kişilerin sorumluluğu yüklendiğine dair delil de ibraz edilmemiştir. Bu durumda zarardan sözleşmenin tarafı sorumlu olacağından arsa sahiplerine husumet yöneltilemez. Bu nedenle mahkemece arsa sahipleri hakkında açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir. Yargıtay 13....

    DELİLLER : Tapu kaydı, tapu senedi, Gayrimenkul satış vaadi ve borçlanma sözleşmesi ve ekleri, Bilirkişi kurulu raporu, Delil listeleri, sunulan ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, dava konusu taşınmazın sözleşme tarihi itibariyle mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti, ihtiyati haciz ve hacizlerin kaldırılması, olmadığı taktirde rayiç değerin tahsili istemine ilişkindir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır. Davada istem, davacı ile davalı T3 imzalanan gayrimenkul satış vaadi ve borçlanma sözleşmesi gereğince mülkiyeti tapuda davacıya devir ve tescil edilen dava konusu mesken niteliğindeki taşınmaz üzerindeki iddiaya göre hukuka aykırı ve kötü niyetli tesis edilen ihtiyati haciz ve hacizlerin fekki yani hukuki ayıbın giderilmesi istemine ilişkindir....

    Dava konusu uyuşmazlığın davacı ile davalı yüklenici arasındaki harici satış sözleşmesinden kaynaklı olarak satın alınan bağımsız bölümün tapuda devrinin yapılıp teslim edilmemesi nedeniyle sözleşme gereğince ödenen bedelin tahsili talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlık davacı tüketici ile davalı yüklenici arasındaki konut satışından kaynaklanmakta olup diğer davalı arsa sahipleri yapılan harici satış sözleşmesinde taraf değildir. Yüklenici ile arsa sahibi arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yüklenici kendisine düşen bağımsız bölümleri harici satış sözleşmesi ile satmış olup yapılan satış sözleşmelerinde davalı arsa sahipleri taraf olmadığı gibi bu kişilerin sorumluluğu yüklendiğine dair delil de ibraz edilmemiştir. Bu durumda zarardan sözleşmenin tarafı sorumlu olacağından arsa sahiplerine husumet yöneltilemez. Bu nedenle mahkemece arsa sahipleri hakkında açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir. Yargıtay 13....

    satın alındığını, araç ile birlikte 17/04/2020 tarihinde teslim edildiğini, ancak ürünün sürekli arıza verdiğini, defalarca davalı şirketin servisine gittiğini, onarımın sağlandığı söylendikten sonra tekrar bozulduğunu, araç satış sözleşmesi ve garanti belgesinin davalı nezdinde olduğunu, davaya konu multimedia sisteminin hatalı ve fonksiyonlarını yerine getirememekte olduğunu, müvekkilinin bu ürünlerden beklediği faydanın ortadan kalktığını, dolayısıyla satıcının bu ayıplara karşı sorumluluğu bulunduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Ürün satış bedeli olan 4.277 TL’nin iadesi, bunun mümkün olmaması halinde multimedia ürününün ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmesi veya satış bedelinden indirim yapılmasını talep ve dava etmiştir....

      Aynı bilirkişiler 24/11/2022 tarihli 1. ek rapor alınmış, bilirkişi heyeti ek raporda sonuç olarak; mevcut haliyle geri manevralar esnasında rot kolunun otomobilin yanak tabir olunan iç kısmına temas edebiliyor olması nedeniyle ayıplı durumda olduğu, ayıbın imalattan mı yoksa kullanıcı hatasından mı kaynaklandığı: ayıbın kullanıcı hatasından kaynaklanmadığı, imalat kaynaklı olduğu, ayıbın olağan bir gözden geçirme ile fark edilebilecek nitelikte olup olmadığı, araçtaki ayıbın açık ya da gizli ayıp niteliğinde olup olmadığı: ayıbın olağan bir gözden geçirme ile fark edilebilecek nitelikte olmadığı, zira ön düzen açılarının bilgisayarlı cihaz ile kontrolünde dahi tespit edilemediği hususu göz önüne alındığında ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu tür bir ayıbın bulunduğunun ne vakit anlaşıldığını, sonradan anlaşıldı ise, hemen satıcıya bildirilip bildirilmediğini, satılandaki ayıbın uzman...

        Davada, yapılan işin kabul edilemeyecek derecedeki ayıbın giderilmesi; olmadığı takdirde, ödenen iş bedelinin iadesi istenmiştir. Buna göre, dava kademeli olarak açılmış bulunmaktadır. Borçlar Yasasının 360. maddesi hükmünde; işin ayıplı olarak tamamlanması halinde açık ayıplarda aynı Kanunun 359. ve gizli ayıplarda ise 362. maddelerine uygun olarak yükleniciye ayıp ihbarında bulunulması durumunda iş sahibine tanınan haklar açıklanmıştır. Ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı davalı yanca savunulmadığı gibi buna yönelik yanlar arasında uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Borçlar Kanunun 360. maddesi hükmünde öngörüldüğü üzere; iş-eser işsahibinin kullanamayacağı ve nısfet kurallarına göre kabule zorlanamayacağı ölçüde kusurlu veya yanlar arasındaki sözleşme hükümlerine önemli ölçüde aykırı olursa, iş-eser sahibi, o eser-işi kabulden kaçınabilir....

          Ancak dosya kapsamı itibariyle yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç bulunmadığından HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince, kazanılmış haklar ve kesinlemiş hususlar dikkate alınarak, yeniden esas hakkında hüküm tesisi ile davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinin, ayıbın niteliği ve doğurduğu değer kaybı itibariyle satıcı yönünden orantısız güçlük doğuracak nitelikte olması ve sözleşmenin ayakta tutulmasının esas olması karşısında, davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinin reddine, ayıbın onarım ile giderimi mümkün olduğundan 2.000 TL onarım bedeli ile 2.000 TL boya nedeni ile husule gelecek kayıp olan 2.000 TL toplamı olan 4.000 TL' nin ayıbın üretim kaynaklı olması nedeniyle davalılardan müştereken ve mütelsilen tahsili ile davacıya verilmesine, söz konusu bedele, kaybın satış tarihinden itibaren mevcut olması nedeniyle satış tarihinden itibaren ve davalılar yönünden işin ticari olması nedeniyle ticari faizi ile birlikte tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki...

            UYAP Entegrasyonu