Ancak, zarar henüz doğmadığı halde, zararın doğacağı muhakkak ve pek muhtemel ise veya beklenen taşkın kullanma ile ileride telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelecekse, davalının alacağı önlemlerle zararı önleme ihtimali yoksa, zarar verme tehlikesi taşıyan eylem ve işlemler hakkında davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez....
Yöresel bir örf ve adetin mevcudiyetinden söz edilebilmesi için, o yörenin doğal ve ekonomik koşullarına, toplumun kültür seviyesine, telakkilerine, gelenek ve göreneklerine göre oluşan ve uzun süredir devam eden, pek çok kimse tarafından kabul edilen bir durumun söz konusu olması gerekir. Münferit ve devamlı olmayan olaylar örf ve adetin mevcudiyetini göstermez. Hakim örf ve adetin tespitinde, yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerinden, gerektiğinde uzman bilirkişi görüş ve raporundan yararlanacak, hak ve nesafet kuralını göz önünde tutacaktır. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, ESKİ HALE GETİRME Taraflar arasında görülen davada; Davacı; kendisinin 40 davalının ise komşu 39 parselin maliki olduklarını, davalının iki taşınmaz arasında bulunan kadim hendeğe, toprak doldurmak ve tel çit çekmek sureti ile haklı bir sebebe dayanmaksızın el attığını, hendeğin kapanması ve işlevsiz kalması nedeni ile yağmur sularından dolayı tarlasının zarar görme tehlikesi altında olduğunu ileri sürerek; elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme isteklerinde bulunmuştur. Davalı; kadastral sınırlara bir tecavüzü bulunmadığını, kadim hendek iddiasının doğru olmadığını, davacının taşınmazın konumu itibariyle zarar görme riskinden de söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
Ancak, zarar henüz doğmadığı halde, zararın doğacağı muhakkak ve pek muhtemel ise veya beklenen taşkın kullanma ile ileride telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelecekse, davalının alacağı önlemlerle zararı önleme ihtimali yoksa, zarar verme tehlikesi taşıyan eylem ve işlemler hakkında davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez....
Davaya konu olayda davacı, davalıya ait komşu parselde bulunan 2 numaralı bağımsız bölümün dış duvarına, kendisine ait 12 sayılı parseldeki binanın bahçesine bakacak şekilde ruhsatsız yani imara aykırı olarak yaptığı baca ve pencerenin, mahremiyetini ihlal ettiği ve görüntü kirliliğine neden olduğunu ileri sürerek muarazanın giderilmesini ve eski hale getirme istemiştir. Davalının kendi taşınmazı üzerine yaptığı pencerenin salt ruhsatsız olduğu, imara aykırı bulunduğu ileri sürülüp TMK’nun 737. maddesi uyarınca eski hale getirme istenemez. Yapının imara aykırı olması yanında bir zararın doğması da şarttır. Salt imara aykırılık, idari mercileri ve idare mahkemelerini ilgilendiren bir husustur. Pencere açılan yerin, zemin kattaki sinema olarak kullanılan bağımsız bölümün fuaye kısmına rastladığı ve davacının taşınmazına baktığı, davacının aile mahremiyetini ihlal edecek nitelikte pencere açılması nedeniyle bir zararın doğmuş olduğu anlaşılmaktadır....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan eski hale getirme ve maddi tazminat isteğine ilişkindir. Davacılar vekili, 389 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki H..R.. H.. apartmanında bulunan dairelerin malikleri olan müvekkillerinin bu taşınmazları yazlık olarak kullandıklarını, davalının 389 ada 4 parsel sayılı taşınmazda gerekli tedbirleri almaksızın ruhsatsız olarak hafriyata başladığını, davacı taşınmazlarında zarar oluştuğunu belirterek, binanın eski hale getirilmesini veya yıkılarak yeniden yapılmasını, 10.000,00 TL eski hale getirtme bedeli ile 10.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir....
İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davlarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez....
İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi ve aynı konuya ilişkin tazminat davasını etkilemez....
müvekkilin taşınmazına yapılan elatmanın önlenmesine ve taşınmazın eski hale getirilmesine, daha öteye çekilmesine yada yüksekliğin makul ve yasal seviyeye indirilmesine, davacının kira kaybı ve her türlü zararının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ESKİ HALE GETİRME -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 14.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,01.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....