Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından, boşanma davasında kurulan kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, velayeti davacı-davalı anneye verilen ortak çocuklar ile baba arasında "aynı şehirde ikamet etmeleri hali" ve "farklı şehirde ikamet etmeleri hali" için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir. Günümüzde ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayrımına" gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır. Kişisel ilişkinin değişen koşullara göre her zaman yeniden düzenlenmesi istenebilir....

    Hükmü temyiz eden davacı anne; kişisel ilişki kurulması sırasında amcasının ortak çocuğa cinsel istismarda bulunması sebebiyle, bu kişi hakkında Gebze 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/250 esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını ve amcanın bu sebeple tutuklu olduğunu ileri sürmüştür. Kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı "dır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir....

      Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3-Mahkemece velayeti davalı-davacı anneye verilen ortak çocuklar ile davacı-davalı baba arasında "aynı şehirde oturmaları hali" ve "farklı şehirde oturmaları hali" için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir. Taraflar mevcut duruma göre aynı şehirlerde yaşıyor olmakla birlikte, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayrımına" gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır. Ayrıca mahkemece her ayın l. ve 3. haftası Cuma günü saat 17.00 ile Pazar günü saat 17.00 saatleri arasında kurulan kişisel ilişki, okul çağında bulunan çocukların eğitim durumunu engelleyici niteliktedir. Kişisel ilişki ana-babalık duygularını tatmine elverişli ve de çocukların da ana-baba sevgi ve şefkatini tatmasına yeterli olmalıdır....

        Taraflar mevcut duruma göre ayrı şehirlerde yaşıyor olmakla birlikte, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayırıma" gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan, aynı şehir-ayrı şehir ayırımına gidilmeksizin babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Ne var ki, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir ( HUMK md 438/7)....

          Baba ile ortak çocuk arasında düzenlenen kişisel ilişkinin ortak çocuğun yaşı da gözetildiğinde yetersiz kaldığı anlaşılmaktadır. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman islenebilir. Bu bakımdan, babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, yatılı olacak şekilde daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

            Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman islenebilir. Taraflar mevcut duruma göre ayrı şehirlerde yaşıyor olmakla birlikte, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayırımına" gidilmesinin de önemi bulunmamakladır....

              Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Dosya incelendiğinde, 16/09/2020 tarihli sosyal inceleme raporunda “çocuk ile baba arasında ayda iki kez yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının uygun olacağı” belirtilmiş, yine dosya arasında bulunan 24/11/2020 tarihli Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Adli Kuruluna ait heyet raporunda “ ortak çocuğun ayrılık kaygı bozukluğu yaşadığı bu nedenle kişisel ilişkinin mevcut haliyle (yatısız olarak düzenlenilen) uygulanmasının daha uygun olacağı” belirtilmiştir. Kişisel ilişki kurulurken analık ve babalık duygularının da tatmini esas olduğundan davanın kabulü doğru ise de yaz tatilinde kurulan kişisel ilişkinin uzun olduğu kanaatine varılmıştır....

                Kişisel ilişki kurulmasına yönelik hüküm kurulurken; gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceğinden, şimdiden müşterek çocuk ile davacı baba arasında kademeli bir şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş olması doğru değildir. Yine müşterek çocuk ile baba arasında “aynı şehirde oturmaları hali" ve “farklı şehirde oturmaları hali" için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir. Annenin ....’da, babanın ise....'da oturduğu anlaşılmaktadır. Taraflar mevcut duruma göre ayrı şehirlerde yaşıyor olmakla birlikte, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayırımına" gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır....

                  Velayeti davacı anneye verilen ortak çocukla baba arasında mahkemece yapılan kişisel ilişki düzenlemesi; infaz edilebilir nitelikte değildir. Dini ve milli bayramlar ile doğum günlerinde mahkemece yapılan kişisel ilişki düzenlemesi; infaz edilebilir nitelikte değildir....

                    Pazar günleri ile dini bayramların 2. günü 10.00-17.00 saatleri arasında" kişisel ilişki kurulduğunu, ancak, davalı annenin boşandıktan beş ay sonra ... ilinden, ... iline taşındığını, kişisel ilişki kurulması için yol gidip, bir gece dahi çocuğuyla geçiremediğini, müşterek çocuğun üç yaşına geldiğini, bu sebeplerle müşterek çocuk ile arasında kurulan kişisel ilişki süresinin genişletilmesini talep etmiş, mahkemece davacı tanıkları dinlenip, davalının bildirdiği tanıkların ise, davanın mahiyeti gereği dinlenmesine yer olmadığına karar verilip, davacı baba ile müşterek çocuk arasındaki kişisel ilişki süresinin kısmen genişletilmesine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 182/2 ve 324/2 maddeleri uyarınca kişisel ilişki düzenlenmesinde çocuğun sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur....

                      UYAP Entegrasyonu