Bunlar; kişilik değerlerinin zedelenmesi Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 24, isme saldırı (TMK m. 26), nişan bozulması (TMK m. 121), evlenmenin butlanı (TMK m. 158/2), boşanma (TMK m. 174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma [818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) m. 47, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 56] durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesi (818 sayılı BK m. 49, 6098 sayılı TBK m. 58) olarak sıralanabilir. 15. Belirtmek gerekir ki TMK’nın 24. maddesi ile 818 sayılı BK’nın 49. maddesi diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlıdır. 16. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde; “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir....
Bunlar; kişilik değerlerinin zedelenmesi Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 24, isme saldırı (TMK m. 26), nişan bozulması (TMK m. 121), evlenmenin butlanı (TMK m. 158/2), boşanma (TMK m. 174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma [818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) m. 47, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 56] durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesi (818 sayılı BK m. 49, 6098 sayılı TBK m. 58) olarak sıralanabilir. 15. Belirtmek gerekir ki TMK’nın 24. maddesi ile 818 sayılı BK’nın 49. maddesi diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlıdır. 16. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde; “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir....
Kadastro Mahkemesince Kadastro Kanununun 25. maddesine dayanılarak görevsizlik kararı verilmiş ise de, kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazların aynına ilişkin olarak açılan meni müdahale davalarının anılan Yasanın 25 ve 27. maddeleri uyarınca Kadastro Mahkemesinde bakılması gerekir. Kal ve ecrimisil davası yönünden ise istem yenilik doğurucu davalardan olmakla bu konudaki uyuşmazlığın aynı yasanın 25/son maddesi gereğince genel mahkemelerde görülmesi gerekmektedir. Bu durumda taşınmazın aynına yönelik ana istem niteliğindeki meni müdahale istemine göre uyuşmazlığın Kadastro Mahkemesinde görülmesi, buna bağlı olan kal ve ecrimisil isteği hakkında ise mahkemece daha sonra tefrik kararı verilebileceği kabul edilebilir nitelikte görülmüştür. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25 ve 26.) maddeleri gereğince Antalya Kadastro Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 25.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin feshi (TMK 158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (BK 47, TBK 56) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (BK 49, TBK 58). Bunlardan TMK’nın 24. maddesi ile BK’nın 49. maddesi (TBK 58) daha kapsamlıdır. TMK’nın 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; TMK 26, 174, 287); bunların dışında BK’nın 49. maddesi uygulanır. TMK’nın 24. ve BK’nın 49 (TBK 58) maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir....
Bundan dolayıdır ki, yayınlarında kişilik haklarına saygı göstermesi ve gerek Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümünde yer alan ve gerekse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 24 ve 25. maddelerinde ve yine özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunmaması yasal bir zorunluluk ve hukuki gerekliliktir. Yine, manevi tazminat sorumluluğunun doğması için Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 49. maddesindeki (6102 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 58) koşulların gerçekleşmiş olmasına bağlıdır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafından davalı gazetede diğer davalının kaleme aldığı yazıda kullanılan “Bu kadar aktif bir aptallık düşünmekte zorlanıyorum doğrusu!” biçimindeki sözlerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu ileri sürülmektedir. Az öncede ifade edildiği üzere, kullanılan söz ve ifadelerin bağlamından koparılmadan, yazının bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesi gerekmektedir....
Türk Medeni Kanunu'nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/12/2020 NUMARASI : 2019/781 ESAS, 2020/502 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat KARAR : İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; imtiyaz sahibi davalı Ali Rıza Yıldız olan http://www.flashaber.com.tr isimli internet sitesinde yazılar yazan davalı T3 köşesinde yazdığı 30.09.2019 tarihli yazısında "siyasetin maskelerini düşürmeye devam"linki ile müvekkilinin kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu, yine FETÖ'cülükle suçlamada bulunulduğunu, küçük düşürücü, onur kırıcı söylemler olduğunu, şeref ve haysiyetine karşı saldırıda bulunulduğunu belirterek kişilik haklarına saldırının önlenmesine ve 30.000TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yazı ve haberin yayınlanmasının durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir. Bunlar kişilik değerlerinin zedelenmesi (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 24), isme saldırı (TMK m. 26), nişan bozulması (TMK m. 121), evlenmenin butlanı (TMK m. 158/2), boşanma (TMK m. 174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma ( Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) m. 47, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 56) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesi (818 sayılı BK m. 49, 6098 sayılı TBK m. 58) olarak sıralanabilir. 4721 sayılı TMK’nın 24. maddesi ile 6098 sayılı TBK’nın 58. maddesi diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlıdır. 4721 sayılı TMK’nın: 24. maddesinde; “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir....
Hukuk Dairesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 22/08/2014 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı sebebiyle manevi tazminat, saldırının önlenmesi ve yayın istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 18/04/2017 günlü karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verlien 24/11/2017 günlü ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararının Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....