Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Gazetesinin ... ekinde; 19/03/2014, 21/03/2014, 16/04/2014, 17/04/2014 ve 18/04/2014 tarihlerinde yapılan haberlerde kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek devam eden saldırıların önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı taraf, davalılardan ... yönünden davanın pasif husumetten reddine, diğer davalılar açısından ise haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Yerel mahkeme, davacının TMK.'nın 25/1.fıkrası gereği sürmekte olan saldırının sona erdirilmesi yönündeki isteminin mahkemece Anayasa ile güvence altına alınan basın özgürlüğünün kısıtlanması anlamına geleceği ve yargılama sırasında da bu tür yayınlara son verildiği, bu aşamada saldırının önlenmesine karar verilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 25. maddesinde kişilik hakkının korunması için açılacak davalara yer verilmiştir....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 18/09/2023 NUMARASI : 2023/249 ESAS, 2023/287 KARAR DAVA KONUSU : Kişilik Hakları (Kişilik Haklarına Saldırının Önlenmesi) KARAR : Silifke 3....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : None DAVA KONUSU : Kişilik Haklarına Saldırının Önlenmesi ve Müdahalenin Meni (TMK 24 ve 25. maddeleri) KARAR : YAZILDIĞI TARİH : 22/06/2023 Kayseri 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2022/499 Esas, 29/12/2022 tarihli kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi....

    Dosya kapsamından,Davacı davasında,Türk Medeni Kanununun 24.ve 25.maddesinde sözü edilen "kişilik haklarına saldırıda bulunanlara karşı korunma, saldırı tehlikesinin önlenmesi, sürmekte olan saldırıya son verilmesi ve sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespiti istemediği,"asıl isteminin davalıya ait Web sitesindeki kişilik haklarına saldırı oluşturan yayın nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Prof Dr. Baki Kuru,Prof Dr. ... ...,Prof Dr. ... ...'ın Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı nın 140.ncı sayfasında "şahsiyet haklarına tecavüzün önlenmesi davası (MK m.24,1) asliye hukuk mahkemesinde görülür. Buna karşılık, şahsiyet haklarına yapılan tecavüz nedeniyle açılan maddi veya manevi tazminat davaları (MK m.24,ll),mamelek hukukundan doğan davalardır; bu nedenle bu maddi ve manevi tazminat davalarında görevli mahkeme,m.8,1'deki ana kurala göre belirlenir." şeklinde belirttiği görülmüştür....

      Davacı, davalıların çok uzun süredir ... isimli gazetede gerçek dışı ve kişilik haklarına saldırı oluşturacak hakaret içeren asılsız haberler yaptıklarını, son olarak 19/12/2011 günlü gazete nüshasında davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde yazı kaleme aldıklarını, yazı içeriğinden saldırının devam edeceğinin anlaşıldığını belirterek, yapılan saldırıların hukuka aykırı olduğunun tespitine ve saldırının önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalılar ... ve ... yönünden dava dilekçesinde yer alan tüm iddiaların hukuk ve ceza davalarına ve savcılık soruşturmalarına konu edildiği, kişilik haklarına yapıldığı ileri sürülen saldırıların hukuka aykırı olup olmadığı, bu dava ve soruşturmalarda tespit edileceği, görülmekte olan davada davacının hukuki yararının bulunmadığı belirtilerek dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir....

        UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Somut olayda, dava konusu program/yayın içeriklerinin davacıların kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olup olmadığı, basın özgürlüğü sınırlarının aşılıp aşılmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yayın yoluyla kişilik haklarının zedelenmesinden dolayı Türk Medeni Kanunu’nun 24-25. maddelerinden kaynaklı hukuka aykırı saldırının varlığının tespiti ve saldırının önlenmesi istemine ilişkindir. Davacılar vekili, davalı şirkete ait ... televizyonunda yayınlanan “...” programının 02 ila 13 Nisan 2018 tarihleri arasındaki yayınlarında kişilik haklarını zedeleyici mahiyette yayın yapıldığını iddia ederek hukuka aykırı saldırının varlığının tespiti ve saldırının önlenmesini istemiş, davalı ise davanın reddini istemiştir....

          Saldırı tehlikesinin önlenmesi davası, henüz mevcut olmamakla beraber, bir takım eylem ve belirtilerden çok yakın bir gelecekte kişilik hakkına karşı gerçekleşmesi pek mümkün ve olası görülen hukuka aykırı saldırılara karşı açılan davadır. Saldırı tehlikesinin önlenmesi davası, adından da anlaşılacağı üzere kişilik haklarına henüz bir saldırının olmadığı, fakat saldırı tehlikesinin bulunduğu hallerde saldırıyı kaynağında kurutma amacına yönelik bir davadır. Örnek olarak; bir internet sitesinde, bir kişinin özel hayatına ilişkin bir konuda yapılacak açıklamanın reklam niteliğinde, birkaç gün önceki yayınlarda duyurulması gibi durumlarda açılacak saldırının önlenmesi davası ile davalıya “yapmama” yükümlülüğü yüklenir. Bu davanın amacı saldırının oluşmasını ve tekrarını önlemedir. Burada aranacak saldırı tehdidi, ciddi ve yakın bir saldırı tehdidi olup bunun takdiri hâkime aittir....

          Dosya içeriğine göre bu olasılık yüksek olduğuna göre davacının MK 24 ve 25. maddesine dayanan taleplerinin incelenmesi ve kabul edilmesi gerekirdi. Bu nedenle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.22/12/2014...

            (KILIÇOĞLU; Kişilik Haklarına Basın Yoluyla Saldırılar Bakımından Medeni ve Borçlar Kanunumuzda Yapılan Değişiklikler) Uygulamada ise saldırı tehdidinin gerçek bir saldırıya dönüşmesi ihtimali gözetilerek genellikle saldırının önlenmesi ve saldırının durdurulması davalarının terditli olarak açıldığı da görülmektedir. İşbu davanın da saldırının önlenmesi ve hukuka aykırılığın tespiti davası olduğu anlaşılmıştır....

            Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi ise, davacının talebinin TMK 24,25 ve 26. maddelerine dayalı kişilik haklarına saldırının önlenmesi olduğu, tescilli bir sınai hakka veya 5846 Sayılı Yasaya bağlı bir hakka dayanmadığını belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacı vekili, müvekkili Meslek Odasına ait tescilsiz logo ve kısaltmaların davalı tarafından kullanılarak müvekkilinin kurumsal itibarının zedelendiği ve bu yolla haksız menfaat elde edildiği iddiasına dayanarak haksız tecavüzün menini talep etmektedir. Davacının iddiasına göre, ortada 556 Sayılı KHK hükümlerinin uygulanmasını gerektiren bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Genel hükümlere göre çözümlenecek olan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nin 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nin 25. ve 26.) maddeleri gereğince İstanbul 2....

              UYAP Entegrasyonu