Davacı vekilinin manevi tazminat koşullarının oluştuğuna ilişkin yaptığı istinaf başvurusunun incelenmesinde; Bilindiği üzere, 6098 Sayılı TBK 49. maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Aynı Kanunun 58. maddesine göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 24. maddesi ve Borçlar Kanunu'nun 49. ve TBK 58. maddesi gereğince kişisel değerlere saldırı halinde manevi tazminata hükmedilmesi için; Kişilik haklarına saldırının bulunması, saldırının hukuka aykırı olması, kişinin haksız olan eylemden dolayı manevi zarara uğramış olması gerekir. Bu üç şartın bir arada olması halinde kişinin kişilik haklarına haksız saldırı nedeniyle manevi tazminat sorumluluğu doğabilecektir. Dava dosyası içinde Ceyhan 4....
Davaya konu haberde davacının tayin konusu eleştirilmiş olup, kişilik haklarına saldırı olduğu ve bundan davacının zarar gördüğü kanıtlanmamıştır. Haberde, aşma olmadığından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ifade özgürlüğüne ilişkin 10. maddesi ile AİHM'nin kararlarına göre tazminat verilmesini gerektirir. Bir kişilik haklarına saldırının varlığı kabul edilemeyeceğinden davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değil, kararın bozulması düşüncesi ile sayın çoğunluğun görüşlerine katılmıyorum.21/11/2013...
Mahkemece, davalı tarafından kaleme alınan bildiri içeriğinde kullanılan ifadelerin, akademik çevrede kariyeri olan davacının itibarını zedeleyecek ve kişilik haklarına zarar verecek nitelikte itham ve ifadeler içerdiği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından; taraflar arasında gerek adli yargıya, gerekse idari yargıya yansıyan ihtilaflar olduğu hususu sabittir. Dava konusu edilen ve taraflarla aynı kurumda görev yapan bir kısım öğretim üyelerine dağılatılan yazıda da davalı tarafından, davacının eylemlerinin kendi bakış açısından değerlendirildiği ve eleştirildiği, bu hususta diğer öğretim üyelerinin de bilgi sahibi olmasının istenildiği ve davacının kişilik haklarının ihlali sonucunu doğuracak bir ibareye yer verilmediği anlaşılmaktadır. Şu durumda; mahkemece davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle kişilik haklarına saldırının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır, 25. maddesinde, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.(TMK.md.174/2) Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.(TMK.md.178) Davacı koca tarafından açılan terk sebebiyle boşanma davası (TMK.md.164) kabul edilerek verilen hüküm 6.5.2005 tarihinde kesinleşmiş, davacı koca boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihinden itibaren süresi içinde Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi hükmüne dayalı olarak manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi için boşanmaya neden olan olaylar yüzünden kişilik haklarına saldırının varlığı gerekir....
bir soruşturmayı örtbas ettiği iddia edilerek “...” şeklindeki ifadelerle davacının kişilik değerlerinden olan şeref, haysiyet ve onuruna saldırıda bulunulmuştur. Hukuka aykırı saldırının varlığı mahkemece de kabul edilerek bir miktar manevi tazminata hükmedilmiş olup, usul ve yasaya uygun olan kararın onanması düşüncesinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun, tazminat talebinin reddi gerektiği konusundaki bozma kararına katılmıyoruz. 03/12/2015...
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa'nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu'nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur. Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez....
Kabul olunan bu genel kıstaslara göre; kişilik haklarına vaki saldırının hukuka uygun sayılması için (özellikle hak arama özgürlüğü söz konusu olan hâllerde); herşeyden önce kişinin hukukça korunan bir üstün hak ve çıkarının bulunması gerekir. Bir başka söyleyişle, kişilik haklarının ihlali görünümünü taşıyan açıklamalar, başkalarının ya da kamunun üstün çıkarlarını korumak amacıyla yapılmışsa, doğru amaca yönelik olduklarından hukuka aykırı sayılamaz. Bu açıdan zabıtaya ya da suçları kovuşturmaya yetkili makamlara yapılan ceza şikayetleri, ihbarlar, kişisel ceza davaları, yetkili merciler nezdinde yapılan icra kovuşturmaları, açılan hukuk davaları kural olarak hukuka aykırı değildir. Zira, hukukça korunan haklı bir çıkarın elde edilmesi için hareket edildiği sırada bir başkasının kişilik hakkı saldırıya uğramış ise, artık kişilik hakkı üzerindeki hukuki himaye, başkalarının hak ve özgürlüğü yararına ortadan kalkmalıdır....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, TBK’nun 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
aykırı şekilde halka arz edileceği şeklinde tamamen gerçeğe aykırı beyanlar kaleme alındığını, davalıların basın mensuplarının sahip olması gereken özen ve yükümlülüğü e meslek etik ilkelerinden yoksun şekilde mezkur olaya sebebiyet verdiklerini belirterek dava konusu hukuka aykırı haber manşet ve içeriğinin haksız rekabet ve müvekkilinin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinin tespitine, müvekkili aleyhine haksız rekabet teşkil eden ve kişilik haklarına yönelen saldırının önlenmesine ve durdurulmasına, müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararın bir nebze olsun giderilebilmesi maksadıyla yayım tarihinden itibaren başlayacak olan yasal faizi ile birlikte 1.000.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....