Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tüm bu açıklamalar doğrultusunda somut olaya bakıldığında; davalı tarafça yayınlanan gazete haberinde, "......" başlıklı yazı olup söz konusu yazının Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ile yapılan röportajlar kapsamında edinilen bilgilere göre hazırlandığı, davacıların kişilik haklarına saldırı amacının bulunmadığı, davalının "........." başlıklı yazısı sonrası bu haberin yayınlandığı, davalının güvenilir kaynaktan edindiği bilgiyi aktardığı yazıda davacının kişilik haklarına saldırı oluşturabilecek bir yoruma yer verilmediği, davalının kişilik haklarına saldırı kastıyla hareket etmediği değerlendirilmiştir. Mahkememizce alınan bilirkişi ve ek raporunda maddi tazminat hesaplaması yapılmış, eylemin haksız rekabet oluşturacağı ancak zarar tespitini 2015 yılı sonrası ciro kaybına göre hesaplandığı anlaşılmıştır. Ancak şirket ciro kaybı ile uğradığı maddi zararın bu haberden kaynaklandığının ispatının mümkün olmadığı anlaşılmıştır....

    şeklindeki söz ve ifadelerle eleştiri sınırları aşılarak davacının kişilik haklarına ağır şekilde saldırıda bulunulmuştur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre; siyasetçilere yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir şahsa yönelik eleştiri sınırına oranla daha geniştir. Ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi bütün bireylerin itibarlarının korunmasına imkan verir. Bu koruma, siyasetçilerin şahsi sıfatları dışında hareket ettikleri zamanı da içine alır....

      Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

      TBK 58. maddesinde, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir denilmiştir. Her sözleşmeye aykırılık tek başına manevi tazminatı gerektirmez. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için aynı zamanda TBK'nın 58. maddesinde belirtilen şartlar dahilinde kişilik haklarına yönelik bir saldırının da mevcudiyeti gerekir. Somut olayda davalı eyleminin davacının kişilik haklarına ne şekilde zarar verdiği açıklanmadığı gibi, kabul şekline göre de fahiş miktarda manevi tazminata hükmedilmesi de doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Bunlar kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK m.24), isme saldırı (TMK m.26), nişan bozulması (TMK m.121), evlenmenin butlanı (TMK m.158/2), boşanma (TMK m.174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma (818 sayılı BK m.47, 6098 sayılı TBK m. 56) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesi (818 sayılı BK m.49, 6098 sayılı TBK m. 58) olarak sıralanabilir. 4721 sayılı TMK’nın 24. maddesi ile 818 sayılı BK’nın 49. maddesi diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 24. maddesinde; “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar yada kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”...

          Medeni Kanunun 24 ve 24/a maddelerinde de, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, Borçlar Yasası'nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Anayasa'da ve yasalarda kişinin hak arama özgürlüğü ile kişilik değerleri güvence altına alınmıştır. Hak arama özgürlüğü ile kişilik hakları karşı karşıya gelmiş olabilir. Sorun bu değerlerden hangisine üstünlük tanınacağı noktasında toplanmaktadır. Bir taraftan kişinin hak arama özgürlüğü güvence altına alınmışken, diğer taraftan kişilik hakları da Anayasal ve yasal güvence altına alınmıştır. Buna karşın kişi, hakkını ararken, karşı yanın kişilik değerlerine saldırıda bulunabilir. Onu hukuka aykırı bir eylemle suçlayabilir. Hukukun, karşı karşıya gelen bu iki değeri aynı konuda ve zamanda koruma altına aldığı düşünülemez. Aksi halde, hukukun kendisi kendi kuralları ile çatışmış olur....

          Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır." , Türk Borçlar Kanunu 58/1. maddesinde “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.” , 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 3. maddesinde, "Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir. Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlakının, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün koruması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, Yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacı ile sınırlanabilir." düzenlemeleri bulunmaktadır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 02/06/2015 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırının tespiti, giderilmesi ve düzeltilmesi istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 17/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 03/07/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....

            AŞ aleyhine 27/01/2014 gününde verilen dilekçe ile basın yolu ile kişilik haklarına saldırının durdurulması istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 05/11/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 19/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 24/08/2011 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırının durdurulması, men'i istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 09/04/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 07/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu