Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmış, 25. maddesinde kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı, TBK’nun 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

Asliye Hukuk Mahkemesi Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm kişilik hakkına saldırının önlenmesi istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarihli 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine...

    Mahkemece, gıyapta hakaretin koşullarının oluşmadığı, davacının kişilik haklarına saldırının amaçlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı ..'nın 53. maddesi ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı ..'nın 74. maddesi uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de, hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul olunmaktadır. Dava konusu uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı gözetilerek .. düzenlenen haksız fiile ilişkin tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, davalının sorumlu tutulup tutulmayacağı irdelenip değerlendirilmesi gerekir. Ceza yargılamasında araştırılacak hususlar nazara alınarak suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesi ile istemin reddi doğru görülmemiştir....

      Davalı gazetecinin yazısının demokratik bir toplumda “çoğulculuk, hoşgörü ve açık düşünce” kavramları kapsamında kabul edilmesi gerekmekte olup, davalı gazetecinin beyanı davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmamaktadır. Ayrıca, “başkalarının şöhret ve haklarının korunması” amacıyla ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamanın “müdahalenin meşru bir amaç” izlediğini ortaya koyması gerekir. Görüşmeler sırasında bir kısım üyeler kullanılan ifadenin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğundan bahisle Yerel Mahkeme direnme kararının bozulması yönünde görüş beyan etmiş iseler de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı gazetecinin beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı, ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır....

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/06/2021 (Ara Karar) NUMARASI : 2021/516 ESAS DAVA KONUSU : Tazminat KARAR : İHTİYATİ TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARARIN ÖZETİ: Mahkemece, hali hazırda kişilik haklarının ihlal ettiği iddia olunan haber, internet ortamında yayın yapan bir haber sitesinde mevcut olup söz konusu habere ilişkin hukuki başvurunun özel bir kanunda düzenlenmiş olan başvuru yöntemi ile hukuki haklarını kullanılabileceği saldırının önlenmesi noktasında ise davacının dava ile sonuç talep kısmında erişimin engellenmesi ile manevi tazminata hükmedilmesinin istendiği, tedbirden istenen erişimle engellenmesinin aynı zamanda esas hükümle istenen taleple aynı olduğu, her ne kadar Medeni Kanunun 24 ve 25 maddelerde saldırının durdurulması ve önlenmesi hususunda düzenlemede bulunsa da bu düzenleme ile birlikte HMK 389 uyarınca esası çözer şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği hükmü de birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafın düzeltme hakkını kullanarak dava sonuçlanıncaya...

        Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, ... Gazetesinin 01/09/2009 tarihli sayısında "İllegal savcı" başlıklı haber ile kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar, davacı hakkında Adalet Bakanlığı Müfettişlerinin yürüttüğü soruşturma konularının bir bölümünün haber konusu yapıldığını, haberin gerçek olup kamuoyunun ilgisini çeken güncel bir konu olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, dava konusu haberin başlığında "illegal savcı" ibaresi kullanılarak henüz neticelenmeyen soruşturma ve davalardaki iddiaların gerçekmiş gibi kanaat uyandırdığı gerekçesiyle davacının kişilik haklarına saldırının gerçekleştiği kabul edilerek manevi tazminat isteminin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiştir....

          Mahkemece, dava konusu haberlerle basın yoluyla kişilik haklarına saldırının gerçekleştiği kabul edilerek, dava ve birleşen davalar yönünden manevi tazminat isteminin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiştir. Basın özgürlüğü, Anayasa'nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasası'nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır....

            Basın bu tür verilere dayandığına göre ve haber de güncel ve ilginç olduğuna göre davacının kişilik haklarına saldırının oluşabilmesi için bu kez haberin veriliş tarzında sorun bulunup bulunmadığına bakmak gerekir. Haberin veriliş tarzında da sövme, hakaret, aşağılama vb. bir yaklaşımda bulunmamaktadır. Buna göre tamamen basın özgürlüğü sınırları içinde kalan haberin ve haberleştirme yönteminin tazminata konu edilmemesi gerekirdi. Davanın da tümden reddi gerekirdi. Açıklanan bu nedenlerle çoğunluğun onama kararına katılmıyorum. 16/12/2013...

              Basın bu tür verilere dayandığına göre ve haber de güncel ve ilginç olduğuna göre davacının kişilik haklarına saldırının oluşabilmesi için bu kez haberin veriliş tarzında sorun bulunup bulunmadığına bakmak gerekir. Haberin veriliş tarzında da sövme, hakaret, aşağılama vb. bir yaklaşımda bulunmamaktadır. Buna göre tamamen basın özgürlüğü sınırları içinde kalan haberin ve haberleştirme yönteminin tazminata konu edilmemesi gerekirdi. Davanın da tümden reddi gerekirdi. Açıklanan bu nedenlerle çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.16/12/2013...

                Basın bu tür verilere dayandığına göre ve haber de güncel ve ilginç olduğuna göre davacının kişilik haklarına saldırının oluşabilmesi için bu kez haberin veriliş tarzında sorun bulunup bulunmadığına bakmak gerekir. Haberin veriliş tarzında da sövme, hakaret, aşağılama vb. bir yaklaşımda bulunmamaktadır. Buna göre tamamen basın özgürlüğü sınırları içinde kalan haberin ve haberleştirme yönteminin tazminata konu edilmemesi gerekirdi. Davanın da tümden reddi gerekirdi. Açıklanan bu nedenlerle çoğunluğun onama kararına katılmıyorum. 16/12/2013...

                  UYAP Entegrasyonu