WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Gazetesi'nin 12/05/2015 tarihli nüshasında "... ve ... konuştu, Din Karşıtlığı sapık zihniyet" başlıklı haberde, habere dayanak gösterilen asıl konuşma metninde adı geçmediği halde, Türk lirasından altı sıfır atılması halinde haberde yazılan eylemi gerçekleştirecek köşe yazarı olarak müvekkilinin adının yazıldığını, davalının tamamen gerçek dışı bir haberi, subjektif fikirlerini beyan ederek yayınladığını, haberin asılsız ve hukuka aykırı olduğunu ve davacının kişilik haklarına saldırı içerdiğini belirterek, oluşan manevi zararının tazmini isteminde bulunmuştur. Davalı vekili, davacının ... Gazetesi'ndeki köşe yazısında konuşmalarda bahsedilen kişinin kendisi olduğunu yazdığını, haberde geçen ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı içermediğini belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

    Şti. aleyhine 15/05/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17/11/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Davacı vekili; davalının sahibi olduğu "www......." isimli internet sitesinin 11/05/2015 tarihli yayınında "Cumhurbaşkanı ...: Hala anırmasını bekliyorum" başlıklı haberde, habere dayanak gösterilen asıl konuşma metninde adı geçmediği halde, Türk lirasından altı sıfır atılması halinde haberde yazılan eylemi gerçekleştirecek köşe yazarı olarak müvekkilinin adının yazıldığını, davalının tamamen gerçek dışı bir haberi, subjektif fikirlerini beyan ederek yayınladığını, haberin asılsız ve hukuka aykırı olduğunu ve davacının kişilik haklarına saldırı içerdiğini belirterek, oluşan manevi zararının davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur. Mahkemece, Cumhurbaşkanı'nın konuşmasında isim belirtmemesine rağmen, haberde konuşmada geçen sözlerin davacı ...'a sarfedilmiş gibi yer almasının davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. ... İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesi ile ilgili olarak ......

        Görüldüğü üzere, 4721 sayılı TMK’nun 24. maddesinde; hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırı karşısında, saldırılan kimseye hukuki koruma sağlanacağı, kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırının hukuka aykırı olduğu; 818 sayılı BK'nun 49. maddesinde ise, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebileceği hükme bağlanmıştır. TMK’nun 24. maddesi ile BK’nun 49. maddesinin incelenmesinde diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlı oldukları görülmektedir....

          Basının kamu görevi yapmasında göz önünde tutulan amaçla, kişilik haklarına verilen zarar arasında açık bir oransızlık varsa, yayımın hukuka aykırı olduğu kabul edilmelidir. Objektiflikten ayrılmak, haber sınırını aşmak, genişletici ve yanlış yorumlarda bulunmak, gerçek dışı haber vermek, yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanmak, dürüstlük kurallarına aykırı davranmak, kişisel nedenlerle salt sansasyon için yayım yapmak hukuka aykırıdır. Bu açıklamalardan sonra, denilebilir ki, basın özgürlüğünün kişilik haklarına üstün tutulabilmesi için haberin gerçeğe uygun olması, gerçeğe uygun yayımın haber niteliği taşıması, gerçeğe uygun haberlerin verilmesinde nesnel (objektif) ölçütlere uyulması, haberin veriliş biçimi yönünden özle biçim arasında ölçülülük bulunması gerekir. Bir yayımın hukuka uygun olduğunun kabul edilebilmesi ancak açıklanan bütün bu koşulların birlikte varlığı halinde mümkündür....

            Medeni Kanunun 24 ve 24/a maddelerinde de, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, Borçlar Yasası'nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Anayasa'da ve yasalarda kişinin hak arama özgürlüğü ile kişilik değerleri güvence altına alınmıştır. Hak arama özgürlüğü ile kişilik hakları karşı karşıya gelmiş olabilir. Sorun bu değerlerden hangisine üstünlük tanınacağı noktasında toplanmaktadır. Bir taraftan kişinin hak arama özgürlüğü güvence altına alınmışken, diğer taraftan kişilik hakları da Anayasal ve yasal güvence altına alınmıştır. Buna karşın kişi, hakkını ararken, karşı yanın kişilik değerlerine saldırıda bulunabilir. Onu hukuka aykırı bir eylemle suçlayabilir. Hukukun, karşı karşıya gelen bu iki değeri aynı konuda ve zamanda koruma altına aldığı düşünülemez. Aksi halde, hukukun kendisi kendi kuralları ile çatışmış olur....

            Medeni Kanunun 24 ve 24/a maddelerinde de, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere, Anayasa’da ve yasalarda kişinin hak arama özgürlüğü ile kişilik değerleri güvence altına alınmıştır. İşte bu noktada, hak arama özgürlüğü ile kişilik hakları karşı karşıya gelmiş olabilir. Sorun bu değerlerden hangisine üstünlük tanınacağı noktasında toplanmaktadır. Bir taraftan kişinin hak arama özgürlüğü güvence altına alınmışken, diğer taraftan kişilik hakları da Anayasal ve yasal güvence altına alınmıştır. Buna karşın kişi, hakkını ararken, karşı yanın kişilik değerlerine saldırıda bulunabilir. Onu hukuka aykırı bir eylemle suçlayabilir. Hukukun, karşı karşıya gelen bu iki değeri aynı konuda ve zamanda koruma altına aldığı düşünülemez. Aksi halde, hukukun kendisi kendi kuralları ile çatışmış olur....

              Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir…” şeklindedir Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 49.maddesi ise; ''...Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir...'' düzenlemesini içermekte olup, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 126. maddesi: ''... Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır” hükmünü amirdir. Belirtilmelidir ki, manevi tazminat isteme hakkı kural olarak, ancak saldırının kişilik haklarına doğrudan yönelik olduğu kişiye tanınmıştır....

                Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, 26/01/2011 tarihli Bugün Gazetesinin 5. sayfasında ve www.bugün.com.tr adlı internet sitesinde davalı tarafından "Esra Ceyhan'a çok ağır suçlama" başlığı ile yazılan yazının kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu ileri sürerek, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını istemiştir. Davalı ise; dava konusu yazıda, davacının kişilik haklarına herhangi bir saldırının söz konusu olmayıp, açıklamaların somut bilgi ve belgelere dayandığını belirterek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; hukukçu bilirkişiden alınan rapora dayanılarak, dava konusu yazıda eleştiri sınırlarının aşılarak davacının şeref ve haysiyetinin rencide edildiği, kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesi ile istemin kabulüne karar verilmiştir....

                  Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir. -Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

                    UYAP Entegrasyonu