Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, TBK’nun 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

    Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, TBK’nun 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

      Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa'nın “ .. ” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. ... 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, .. ’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir....

        Görüldüğü üzere, TBK’nın 58. (818 sayılı TBK, m. 49) maddesi gereğince kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Burada kural olarak doğrudan doğruya zarar görme koşulu aranmaktadır. Ancak kişilik değerlerinin kapsam ve çerçevesi, yerleşik değer yargılarına ve yaşam deneyimine bağlı olarak belirlenmelidir. TBK’nın 58. maddesi genel bir düzenleme olup, öngördüğü koşullar gerçekleştiğinde, ruhsal uyum dengesi sarsılanın, kişilik değerlerine saldırı nedeniyle manevi tazminat isteyebilmesi olanağı vardır. Manevi tazminat isteminin temelinde, davalının haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere haksız eylemin unsurları hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve fiil ile zarar arasında illiyet bağı bulunmasıdır....

          Maddesinde “Davacı, hakimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir.” kuralı mevcuttur. Davacının talepleri arasında haksız rekabetin tespit ve önlenmesine ilişkin talebi de bulunmaktadır. Nitekim bozma öncesi ilk kararda, bu talep yönünden “Davalıların haksız rekabetinin tespiti ve önlenmesine,” yönünde hüküm kurulmuştur. Buna karşın, Mahkemece davacının tespit ve önleme talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi hatalıdır. 4-Taraflar arasındaki diğer uyuşmazlık, davacının ticari itibarının sarsılması sebebi ile manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı konusundadır. 4721 sayılı T.MK.nun 24. maddesi “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karsı korunmasını isteyebilir....

            Basının kamu görevi yapmasında göz önünde tutulan amaçla, kişilik haklarına verilen zarar arasında açık bir oransızlık varsa, yayımın hukuka aykırı olduğu kabul edilmelidir. Objektiflikten ayrılmak, haber sınırını aşmak, genişletici ve yanlış yorumlarda bulunmak, gerçek dışı haber vermek, yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanmak, dürüstlük kurallarına aykırı davranmak, kişisel nedenlerle salt sansasyon için yayım yapmak hukuka aykırıdır. Bu açıklamalardan sonra, denilebilir ki, basın özgürlüğünün kişilik haklarına üstün tutulabilmesi için haberin gerçeğe uygun olması, gerçeğe uygun yayımın haber niteliği taşıması, gerçeğe uygun haberlerin verilmesinde nesnel (objektif) ölçütlere uyulması, haberin veriliş biçimi yönünden özle biçim arasında ölçülülük bulunması gerekir. Bir yayımın hukuka uygun olduğunun kabul edilebilmesi ancak açıklanan bütün bu koşulların birlikte varlığı halinde mümkündür....

              Görüldüğü üzere, 4721 sayılı TMK’nun 24. maddesinde; hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırı karşısında, saldırılan kimseye hukuki koruma sağlanacağı, kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırının hukuka aykırı olduğu; 818 sayılı BK'nun 49. maddesinde ise, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebileceği hükme bağlanmıştır. TMK’nun 24. maddesi ile BK’nun 49. maddesinin incelenmesinde diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlı oldukları görülmektedir....

                Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir…” şeklindedir Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 49.maddesi ise; ''...Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir...'' düzenlemesini içermekte olup, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 126. maddesi: ''... Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır” hükmünü amirdir. Belirtilmelidir ki, manevi tazminat isteme hakkı kural olarak, ancak saldırının kişilik haklarına doğrudan yönelik olduğu kişiye tanınmıştır....

                  Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, 26/01/2011 tarihli Bugün Gazetesinin 5. sayfasında ve www.bugün.com.tr adlı internet sitesinde davalı tarafından "Esra Ceyhan'a çok ağır suçlama" başlığı ile yazılan yazının kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu ileri sürerek, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını istemiştir. Davalı ise; dava konusu yazıda, davacının kişilik haklarına herhangi bir saldırının söz konusu olmayıp, açıklamaların somut bilgi ve belgelere dayandığını belirterek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; hukukçu bilirkişiden alınan rapora dayanılarak, dava konusu yazıda eleştiri sınırlarının aşılarak davacının şeref ve haysiyetinin rencide edildiği, kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesi ile istemin kabulüne karar verilmiştir....

                    K A R A R Hükmüne uyulan Dairemizin 14/01/2020 tarihli ve 2017/2663 esas, 2020/43 karar sayılı ilamı ile; “davaya konu haberin gerçeği yansıtmadığı, davacının kişilik haklarına saldırının gerçekleştiği, yayımlanan haberin bir gün sonraki gazete nüshasında ve ilk yayımlandığından başka bir sayfada daha küçük puntolarla düzeltilmiş olmasının tazminat sorumluluğunu ortadan kaldırmayıp yalnızca tazminat miktarını etkilediği, yayının hukuka aykırı olduğu benimsenerek davacı yararına dosya içeriğine uygun şekilde bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi” gereğine değinilerek, hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmiş; davalılar vekilinin karar düzeltme istemi ise Dairemizin 19/10/2020 tarihli ve 2020/2265 esas, 2020/3491 karar sayılı ilamı ile reddedilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekilince temyiz edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu