Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

    Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

      nın Kristal Küresi adı altında astrolog olarak yaptığı iddia edilen yorumlara yer verilerek müvekkilinin fotoğrafının ticari amaçla izinsiz kullanılıp müvekkilinin medyum gibi gösterilerek kişilik haklarına tecavüz edildiği ileri sürülerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000 TL manevi tazminatın davalı şirketten tahsilini, saldırının kınanmasına ilişkin olarak karar verilmesini, manevi tazminat uygun bulunmadığı takdirde şirketin kınanmasını, kararın Takvim gazetesinde yayınlanmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, manevi tazminat miktarının bölünemeyeceğini, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasının yasaya aykırı olduğunu, kişilik haklarına tecavüz edilmediğini, Savcılıkça takipsizlik kararı verildiğini, bu şekildeki kullanımın tecavüz oluşturmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        AŞ ve diğerleri aleyhine 15/02/2002 gününde verilen dilekçe ile yayın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan doğan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava ve birleşen davada istenen maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat istemi yönünden davacının kişilik haklarına yapılan saldırının kısıtlanmasına dair verilen 30/12/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA 27/04/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Bu ifadelerin demokratik bir toplumda “çoğulculuk, hoşgörü ve açık düşünce” kavramları kapsamında kabul edilmesi mümkün olmayıp, eleştiri sınırları aşılarak öz ile biçim arasındaki denge bozulmuş ve hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmiştir. Bu nedenle dava konusu yazılar davacının kişilik haklarına haksız bir saldırı oluşturduğundan manevi tazminata hükmedilmesi gereklidir. Görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından haber içeriğinin resmi mercilerden elde edilen bilgi ve belgelere dayandığı, kamu yararı bulunan bir konu olduğu, özle biçim dengesinin korunduğu, kullanılan sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı ve davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığından bahisle Yerel Mahkeme direnme kararının bozulması yönünde görüş beyan etmiş iseler de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir. Hal böyle olunca, Yerel Mahkemenin kişilik haklarına saldırının varlığını kabul eden direnme kararı yerindedir....

            Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

            Türk Medeni Kanununun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, Borçlar Kanununun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı dernek disiplin kurulunun davacıya yönelik geçici çıkarma cezası kararı alması ve sözkonusu kararı uygulaması, davacının kişisel haklarına saldırı mahiyetinde değildir. Buna göre, manevi tazminatın unsurlarının oluşmaması nedeniyle davanın reddi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir....

              Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, TBK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiş, kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlü kılmıştır, keza aynı kanunun 58. maddesi gereğince kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebileceğini içermektedir. TMK 24 ve TBK 58. Maddesinde belirtilen şahsi çıkarlar, kişilik (şahsiyet) haklarıdır. Kişilik hakları, şahsi varlıkların korunmasına yöneliktir. Kişisel varlıklar, bedeni, ruhi tamlık, hayat, nesep gibi insanın insan olmasından kaynaklı varlıklar ile kişinin adı, haysiyeti ve sır gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir....

              Diğer yandan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 24. maddesinde ise; "Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir". Aynı kanunun 25. maddesinde ise; "Davacı, hakimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespiti istiyebilir. Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir." şeklinde düzenlemeler yer almaktadır. Öğretide de kabul edildiği üzere belirli bir olayı düzenleyen iki ayrı kanun aynı zamanda yürürlükte olduğu durumlarda yasaların olayı düzenleyen hükümleri arasında bir çelişki yoksa hangisinin uygulanacağı konusunda sorun bulunmamaktadır....

                Haber içeriğinde kullanılan maymun lakaplı ibaresi davacının kişilik haklarına yönelik olarak doğrudan saldırı teşkil etmemektedir. Dairemizin ve ifade özgürlüğü ve haber kaynağının açıklanması bakımından esas aldığı kriterler göz önünde bulundurulduğunda somut olayda ilde yapılan bir soruşturma nedeniyle davacı ile ilgili olarak yapılan haberin Anayasa tarafından güvence altına alınan basın özgürlüğü çerçevesinde basının toplumu bilgilendirme yükümlülüğü kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Kişilik haklarına saldırının kabulü için aranan şartlar oluşmamıştır. Haberin yayınlanmasında kamu yararı bulunmaktadır. Güncel olup, özle biçim arasındaki denge bozulmamıştır. Haber hukuka uygun olduğundan davanın reddine ilişkin kararın onanması gerekirken bozulmuş olduğundan davalı ...’ın karar düzeltme istemi kabul edilmeli, Dairemizin bozma kararı kaldırılmalı ve karar açıklanan nedenlerle onanmalıdır....

                  UYAP Entegrasyonu