Mahkemece, Dairemizin 23.10.2014 tarih ve 2014/18236 E.-24834 K. sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, yapılan yargılama sonucunda ise, ödeme emrinin 07.06.2013 tarihinde tebliğ edilmiş sayılmasına, maaş üzerine konan haczin kaldırılmasına, meskeniyet şikayetinin (esastan) kabulüne karar verilmiştir. Dairemizin 23.10.2014 tarih ve 2014/18236 E.-24834 K. sayılı bozma ilamında belirtilmesine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen, ödeme emrinin tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten önce yapılan hacizlerin hükümsüz kaldığı gözetilerek, borçlunun meskeniyet şikayetine konu taşınmaz yönünden, meskeniyet şikayetinin esası incelenmeden bahse konu taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği halde, meskeniyet şikayetinin esasının incelenerek haczin kaldırıldığı görülmüştür....
Dolayısıyla, borçlu tarafça 09/09/2020 tarihinde kıymet takdir raporunun tebliğ edilmesi ile birlikte taşınmaz haczinin bu tarihte öğrenilmiş sayıldığı ancak, meskeniyet şikayeti davasının belirtilen tarihten itibaren 7 günlük yasal süre geçtikten sonra ( 20/10/2020 tarihinde) açıldığı anlaşılmakta olup, meskeniyet şikayetinin süre yönünden reddine karar verilmesi gerekir ki, ilk derece mahkemesi kararı da bu cihettedir. HMK'nun 355. Maddesi kapsamında dairemizce resen nazara alınması gereken herhangi bir kamu düzenine aykırılık da bulunmamaktadır. Dolayısı ile, tarafımızca da izah ve iştirak olunan bu gerekçelerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK‘nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine oy birliği ile karar verilmiştir....
Alacaklı istinaf dilekçesinde özetle; meskeniyet şikayetine konu taşınmazın, davacının suç işleyerek zimmetine geçirdiği para ile alındığını, borcun kaynağı evin bedelinden kaynaklandığından İİK m. 82/2 hükmü gereğince istisna kapsamında olduğunu, davacının, davaya konu meskende sadece eşi ve bir kızı ile yaşadığını, dava konusu taşınmaz dışında davacı adına kayıtlı iki adet daha taşınmazı olduğunu, dosyada alınan bilirkişi raporunda da görüldüğü üzere davaya konu mesken, haline münasip ev statüsünde olmadığını, bu nedenlerle İİK m. 82/2 hükmü gereğince şikayete konu taşınmazın meskeniyet şikayetine konu edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle meskeniyet şikayetinin reddi gerekmekte iken şikayete konu taşınmazın satışına karar verilerek satış bedelinden haline münasip evin temini için gereken tutar düşüldükten sonra kalan paranın alacaklıya ödenmesine dair kararın kaldırılarak meskeniyet şikayetinin reddine karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, meskeniyet...
ın Mahkemenin 2013/32 Esas sayılı dosyasında 2581 parsel sayılı başka bir taşınmaz için de meskeniyet şikayetinde bulunduğu, iş bu dosyada 10.09.2013 tarihinde icra edilen keşifteki imzalı beyanında; 2582 parsel sayılı taşınmazda sadece hissesi bulunduğunu, meskeniyet şikayetinin 2581 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olduğunu beyan ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda tanzim edilen bilirkişi raporu doğrultusunda meskeniyet şikayetinin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesidir. İcra mahkemesi ve icra dairesi, takip aşamasında alacaklı ve borçlunun karşılıklı olarak menfaatlerini gözetmekle yükümlüdür. O halde borçlunun birden fazla meskeni varsa seçimlik hakkını bu meskenlerden sadece biri için kullanabilir....
İcra Müdürlüğü'nün 2020/178 esas sayılı dosyalarından konulan hacizlerin meskeniyet şikayeti nedeni ile kaldırılmasına yöneliktir....
İstinaf Sebepleri Yerel mahkemece, davaya konu ipoteğin konut finansman kredi sözleşmesi gereğince banka lehine kurulan zorunlu ipotek niteliğinde olduğu nazara alınmadan meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetlerinin reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve şikayetin kabulüne karar verilmesini talep edilmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İİK'nın 82/12. maddesine dayalı olarak yapılacak meskeniyet iddiasının haczedilmezlik şikayeti olup, davacı/borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiği, bu tür takiplerde haciz safhası bulunmadığından ve meskeniyet iddiasına konu edilecek bir haciz işlemi de olmadığından meskeniyet iddiasının dinlenmesi mümkün olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurunun reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/377 KARAR NO : 2021/2466 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/09/2020 NUMARASI : 2019/332 ESAS, 2020/464 KARAR DAVA KONUSU : HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYETİ KARAR : İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/332 Esas, 2020/464 Karar sayılı dosyasında verilen şikayetin kabulü kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada; İSTEM : Davacı dava dilekçesinde özetle, İzmir 18. İcra Müdürlüğünün 2018/16329 Esas sayılı dosyası kapsamında kendisine ait taşınmazı üzerine haciz konulduğunu, taşınmaz üzerinde halen oturduğu ve kendi ihtiyacını dahi karşılamayan evinin bulunduğunu belirterek, meskeniyet şikayeti nedeniyle taşınmazına konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
Yukarıda da izah edildiği üzere, borçlu tarafın talebi üzerine kendisine 103 davetiyesi tebliğ edilmiş olması meskeniyet şikayeti bakımından yeni bir hak bahşetmeyecek olup ilk derece mahkemesi kararı yerindedir. Davacı tarafça dava dilekçesinde ileri sürülmeyen taşınmazın daha önceki kadastro ölçümünün gerçeğe uymadığı ve gerekli düzeltmelerin yapılacağı belirtildiğinden ilgili düzeltmeler yapılmadan gerçeğe uygun ve düzeltilene kadar tam olarak geçerli olmayan kadastro durumu dikkate alınarak yapılan kıymet takdirleri ile taşınmazın satışının yapılması hukuken mümkün bulunmadığı yönündeki iddiaları kamu düzeni ile ilgili olmayıp, meskeniyet şikayetinde resen değerlendirilecek hususlardan değildir. HMK.'nın 355. maddesi hükmüne göre istinaf incelemesinin ancak istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde bu hususun resen gözetilebileceği, HMK.'...
O halde mahkemece Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun usulsüz tebliği öğrendiği tarihin tebliğ tarihi olduğuna karar verildikten sonra, bu durumda da şikayetin İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen (7) günlük yasal sürede olduğunun kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekirken, tebligat usulsüzlüğü şikayeti reddedilerek işin esasının incelenmemiş olması doğru değildir. Öte yandan borçlu malik meskeniyet şikayetinde bulunabilir. Taşınmazla ilgisi olmayan ...'ın şikayet hakkı bulunmadığına göre ... yönünden şikayetin bu sebeple reddedilmemiş olması da doğru görülmemiştir. O halde mahkemece, açıklanan ilkeler doğrultusunda şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, süre aşımı nedeniyle istemin reddi yönünde hüküm tesisis isabetsizdir....
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, yasa ve yerleşik Yargıtay uygulaması gereği vekille temsil edilen dosyalarda sürelerin vekile yapılan tebligatla işlemeye başlayacağını, 21.04.2021 tarihinde asile yapılan 103 davetiyesinin hiç bir süreyi başlatmayacağını, açmış oldukları meskeniyet şikayeti davası ise, kıymet takdiri tebliği için UETS üzerinden vekil olarak taraflarına çıkartılan 31.07.2021 tarihli elektronik tebligat sonrasında 08.08.2021 tarihinde açıldığını ve süresinde olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK 82/12 maddesi kapsamında açılan haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetidir. Bu dava İİK 16/1 maddesi anlamında şikayet niteliğindedir ve ileri sürme süresi öğrenme tarihinden itibaren 7 gündür. Somut olayda, davacıya hacze ilişkin 103 davetiyesinin tebliğ tarihi 21/04/2021 tarihidir....