Bir taşınmaza kamulaştırmasız el atılması halinde, müdahalenin önlenmesi talebi yanında kal ve eski hale getirme talebi de varsa, arazi niteliğindeki taşınmaz bedelinin gelir metodu esas alınarak, yukarıda belirtildiği üzere oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılıp, taşınmazın kamulaştırmasız el konulan bölümün bedeli ile taşınmazın eski hale getirme bedelleri ayrı ayrı tespit ettirilerek, el konulan bölüm bedeli, kal ve eski hale getirme masraflarından fazla ise müdahalenin önlenmesi ve kal kararı ile birlikte taşınmazın eski hale getirilmesine karar verilmeli; şayet kal ve eski hale getirme masrafları zemin bedelinden fazla ise bu durumda el konulan zemin bedelinin davalı idareden tahsili ve el konulan bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, yasaya uygun olmayan şekilde tek bilirkişi tarafından düzenlenen ve yukarıda belirtilen hususları ihtiva etmeyen rapora göre eksik inceleme ile yasal...
Köylere Hizmet Götürme Birliğinin davaya dahil edilerek husumetin ona yöneltilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, 2-Kamulaştırmasız el atılan taşınmaza yapılan müdahalenin önlenmesi talebi yanında eski hale getirme isteminde de bulunulduğundan; oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak arazi niteliğindeki taşınmazın, gelir metodu esas alınmak suretiyle, kamulaştırmasız el konulan bölümün bedeli ile taşınmazın eski hale getirme bedelleri ayrı ayrı tespit ettirilerek, el konulan bölüm bedeli, eski hale getirme masraflarından fazla ise müdahalenin önlenmesi kararı ile birlikte taşınmazın eski hale getirilmesine; şayet eski hale getirme masrafları zemin bedelinden fazla ise bu durumda el konulan bölüm bedelinin davalı idareden tahsili ve el konulan bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile davalı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken belirtilen şekilde hazırlanmayan bilirkişi raporunun esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması, Doğru...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Hükümlünün temyiz ve eski hale getirme istemli dilekçesi üzerine mahkemece verilen 10/01/2022 tarihli ve 2008/754 E., 2009/25 K. sayılı ek karar ile talebin reddine karar verildiği, eski hale getirme isteği hakkındaki karar verme yetkisinin, 5271 sayılı CMK'nın 42/1. maddesi uyarınca Yargıtay'ın ilgili dairesine ait olması sebebiyle bu ek karar kaldırılarak yapılan incelemede; Her ne kadar, hükümlü hakkında verilen 29/01/2009 tarihli, 2008/754 E., 2009/25 K. sayılı mahkumiyet kararının, hükümlüye tebliğ edildiği tarih olan 15/04/2009 tarihinde, hükümlünün cezaevinde olması nedeniyle, adresinde yapılan tebligat ve 15/05/2009 tarihli kesinleştirme işlemi geçersiz olup, hükümlü tarafından 03/01/2022 tarihli dilekçe ile temyiz ve eski hale getirme talebinde bulunulmuş ise de; hükümlü tarafından dosyaya sunulan 20/09/2021 ve 28/09/2021 tarihli dilekçeler...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanığın 18.06.2020 tarihli dilekçesi; temyiz ve eski hale getirme niteliğinde olup, eski hale getirme talebi hususunda karar verme yetkisinin CMK'nın 42/1. maddesine göre, hükmü temyizen incelemekle görevli Yargıtay'a ait olup, mahkeme tarafından verilen eski hale getirme talebinin kabulüne ilişkin ek karar hukuki değerden yoksun olmakla yapılan incelemede; Sanığa bilinen en son adresi esas alınarak Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre çıkarılıp bila tebliğ iade edilen tebligat bulunmadığı halde bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı olduğundan MERNİS adresi olduğu belirtilerek Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince yapılan tebligat işleminin geçersiz olduğu anlaşılmakla, sanığın öğrenme üzerine yaptığı eski hale getirme ile birlikte temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Dairemizin 2020/2463 Esas sayılı dosyasında 01.10.2020 tarihli...
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: 5271 sayılı CMK’nın 42. maddesinin 1. fıkrasında, “Süresi içinde usul işlemi yapılsaydı, esasa hangi mahkeme hükmedecek idiyse, eski hale getirme dilekçesi hakkında da o mahkeme karar verir.” şeklindeki düzenleme karşısında, sanık ... tarafından hükmün istinafı aşamasında ileri sürülen eski hale getirme istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesi ilgili ceza dairesince karar verilmesi gerektiğinden, mahkemenin 05.03.2021 ve 23.02.2022 tarihli ek kararlarının yok hükmünde olduğu, anılan eski hale getirme istemlerinin merciince incelenmediği ve böylece hükmün usulüne uygun kesinleşmediği belirlenmekle; kesinleşmemiş kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağından, öncelikle sanığın 06.10.2020, 12.10.2020, 05.03.2021, 21.02.2022 tarihli olan ve içerikleri itibariyle eski hale getirme istemli oldukları anlaşılan dilekçeleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesi ilgili ceza dairesince karar verilmesi sağlanıp hükmün usulüne uygun biçimde kesinleştirilmesinden sonra...
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, çekişmeli 1326 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile hali arazi vasfıyla davacı Hazine adına tesciline karar verilmiş, hükme karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Mahkemece istinaf başvurusunun süreden reddine karar verilmiş olup, ek kararın, davalılar vekili tarafından eski hale getirme istemli olarak istinaf edilmesi üzerine, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince eski hale getirme talebinin ve istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve işbu karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Taşınmaza kamulaştırmasız el atılması nedeniyle taşınmazın eski hale getirilmesi talep edilmiş olup, usulüne uygun oluşturulacak bilirkişi kurulu ile mahallinde keşif yapılıp arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak, kamulaştırmasız el konulan bölümünün bedeli ile taşınmazın eski hale getirme bedelleri ayrı ayrı tespit ettirilerek, eski hale getirme masraflarının, yer bedelinden fazla olması halinde taşınmazın yer bedeline hükmedilip, bu kısımdaki tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tesciline; yer bedelinin fazla olması halinde ise, eski hale getirme bedeline ve el atıldığı zaman taşınmaz üzerinde ürün var ise bu ürünün bedeline de hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, ...)...
Her ne kadar davacı yıkım ve eski hale getirme ile birlikte yıkım ve eski hale getirme bedelinin davalıdan tahsilini istemiş ve Mahkemece “yıkım ve eski hale getirme masrafı olan 606,78 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına" karar verilmiş ise de bu husus infaza ilişkin olduğundan yıkım ve eski hale getirme bedeli infaz sırasında belli olacağından bedele hükmedilmesi doğru değildir. Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bozma sebebi yapılmamış, hükmün aşağıda belirtilen kısmının HUMK'un 438/7. (HMK 370) maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hakim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez”, HMK.nın eski hale getirme başlığı altında, “Talep” yan başlığı ile yer alan 95/1.maddesinde; “Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hakimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapamayan kimse, eski hale getirme talebinde bulunabilir.”, “Süre” yan başlığı altında düzenlenen 96/1.maddesinde; “Eski hale getirme, işlemin süresinde yapılamamasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde talep edilebilir” denilmiş, “Talebin Şekli ve Kapsamı” yan başlığı altında yer alan 97.maddesinde ise; “Eski hale getirme, dilekçeyle talep edilir. Dilekçede talebin dayanağı sebepler ile bunların delil veya emareleri gösterilir. Süresinde yapılamayan işlemin de eski hale getirme talebinde bulunmak için öngörülen süre içinde yapılması zorunludur” hükmü yer almıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanık vasisinin verdiği 26.07.2021 tarihli temyiz ve eski hale getirme istemli dilekçesi üzerine mahkemece verilen 29.07.2021 tarihli ve 2011/177 E., 2012/398 K. sayılı ek kararın eski hale getirme isteği hakkındaki karar verme yetkisinin, 5271 sayılı CMK'nın 42/1. maddesi uyarınca Yargıtay'ın ilgili dairesine ait olması sebebiyle yok hükmünde olduğu belirlenerek yapılan incelemede; Kanun yolu bildirim kısmında kararın sanığın yokluğunda verildiğinin belirtilmesine rağmen, daha sonra yüze karşı verildiğinin ifade edildiği, temyiz süresinin de tebliğden itibaren işlemeye başladığı belirtilmesine rağmen gerekçeli kararın sanığa tebliğ işlemleri yapılmadan kesinleştirildiğinin anlaşılması karşısında sanık vasisinin öğrenmeyle 26/07/2021 tarihinde verdiği eski hale getirme isteminin geçerli bir nedene dayandığı ve temyiz isteminin süresinde olduğunun kabulüyle...