bu aşamada çocuğun psikososyal, duygusal gelişimini olumsuz yönde etkileyebileceği, benlik algısına zarar verebileceği, çocuğun söz konusu aşamalardan geçtikten sonra dede ile kişisel ilişkisinin değerlendirmesinin yapılmasının değerlendirildiği, bu aşamada kişisel ilişki kurulmasının uygun olmadığı'' şeklinde görüş belirttiği, davacı hakkında açılan ceza dosyaları ve davacının davalı baba hakkındaki suçlayıcı beyanları, çocuk Mert Efe'nin idrak çağında olmadığı da dikkate alındığında, çocuğun dedesi ile arasında kişisel ilişki kurulmasının bu aşamada çocuğun psikososyal, duygusal gelişimini olumsuz yönde etkileyebileceği, benlik algısına zarar vereceği, bu nedenle çocuk Mert Efe'nin dedesi il kişisel ilişki kurulmasının çocuğun menfeaatine uygun olmadığı anlaşıldığından davacının çocuk Mert Efe'nin dedesi ile kişisel ilişki kurulmasının talebin reddine, karar verilmesi gerektiği gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."...
Açıklanan sebeple davacının velâyete yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Davacının kişisel ilişkiye yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesine gelince; Davacı ... ile torunları 03/07/2019 doğumlu ... ve 02/02/2018 doğumlu ... ... arasında ilk derece mahkemesince " her ayın 3. hafta sonu Cumartesi günü saat 10.00-17.00 arasında bir uzman nezareti ile görüştürülmek suretiyle kişisel ilişki kurulmasına" şeklinde kurulan kişisel ilişki, ... ve torunları arasındaki sevginin ve iletişimin kurulmasına yeterli olmadığı gibi, uzman nezareti ile kişisel ilişki, torunlar ile ... arasındaki bağların güçlendirilmesine, kişisel ilişkinin amacına uygun düşmemektedir. Davacı ... ile torunları arasında düzenlenecek kişisel ilişkinin, davacı açısından torun sevgisinin tadılması ve özlem giderilmesi, küçükler açısından da bir ... ortamında büyümesi ve gelişmesini sağlayacağı gibi hısımlık bağlarının da kuvvetlenmesini sağlayacaktır....
Cumartesi günü saat 10.00 ile 11.00 arasında ayrı şehirde olması halinde her ayın 1 ve 3. hafta pazartesi günü saat 10.00 ile 12.00 arasında, dini bayramların 2. günü saat 10.00 ile 12.00 arasında kişisel ilişki düzenlenmesine karar verildiğini, kişisel ilişki süresinin yetersiz olduğunu, her hafta sonu yatılı kalacak şekilde, yaz tatili, sömestr ve dini bayramlarda da kişisel ilişki kurularak kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 30.05.2017 tarihli karar ile davanın kısmen kabulü ile ortak çocuk ile babanın her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 12.00 ile Pazar günü saat 16.00 arasında, dini bayramların 2. günü saat 10.00 ile aynı gün akşam saat 17.00 arasında kişisel ilişki tesine karar vermiş, verilen bu karar davalı anne tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bölge adliye mahkemesince verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Her ne kadar davalı-davacı baba hakkında yapılan soruşturma sonrasında yeterli delil olmadığından bahisle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmişse de, tanık ifadeleri, hastane raporu ve uzman raporu uyarınca, çocukların huzurunun davalı-davacı baba ile kişisel ilişki nedeniyle ciddi olarak tehlikeye girdiği ve çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasının çocuğun üstün yararına uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, çocuklar ile baba arasındaki kişisel ilişki kurulması doğru görülmemiş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı-davacı erkeğin temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacı-davalı kadının temyiz itirazlarının kabulü ile bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, aşağıda yazılı harcın ...'...
Karardaki boşanma ve velayet hükümleri taraflarca istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olmakla, kadının istinafına konu çocukla baba arasındaki kişisel ilişki düzenlemesi ile maddi ve manevi tazminat hükümleri yönünden istinaf incelemesi yapılması gerekmektedir. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Uygun kişisel ilişki süresi, ebeveyni tatmin edeceği gibi, çocuğun açıklanan kişisel gelişimine de hizmet etmiş olacaktır. Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür....
Davacılar tarafından kişisel ilişki süresine yönelik olarak istinaf başvurusunda bulunulmuş olup kişisel ilişki süresine hasren yapılan istinaf incelemesinde; İlk derece mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, davacılar ile torunları olan dava konusu çocukların yaklaşık sekiz yıldır görüşme diklerinin anlaşılması, sosyal inceleme raporunda davacılar ile davaya konu çocuklar arasında ayda bir hafta sonu ve dini bayramlarda belirlenecek bir gün içerisinde olacak şekilde kişisel ilişki kurulması gerektiği yönünde görüş bildirilmesi, kişisel ilişkiye yönelik ilamların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyip değişen koşullara göre her zaman istenebilmesinin mümkün olması gözetildiğinde kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, Bu itibarla; İlk derece mahkemesince yazılı şekilde kişisel ilişki düzenlemesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir...
sağlanması şeklinde'' kişisel ilişki düzenlenmesine ve her iki taraf lehine maktu vekalet ücretine karar verilmiştir....
kullanmadığı bu aşamada çocukla baba arasında mevcut bağ gelişmeden uzun süreli yatılı kişisel ilişki kurulmasının çocuk üzerinde travmatik sonuçlar doğurabileceği bu nedenle mevcut kişisel ilişkinin yeterli olduğu yönünde görüş bildirildiği, her ne kadar davacı baba yönünden alınan sosyal inceleme raporunda baba ile kişisel ilişkinin sık biçimde kurulmasının çocuğun üstün yararına olacağı değerlendirilmiş ise de alınan heyet raporunda her iki raporunda birlikte değerlendirildiği ve ortak çocuk ile bizzat görüşülerek düzenlendiği ve heyet halinde hazırlanan sosyal inceleme raporuna itibar edildiğini, davacı babanın çocuğu dava açılana kadar bir kez görmeye gittiği sonrasında ise icra marifetiyle ile de olsa görmeye gitmediği, mevcut kişisel ilişki hakkını kullanmadığı, bu nedenle müşterek çocuğun babasını tanımadığı, çocukla baba arasında herhangi bir bağ kurulamadığı gerekçesi ile boşanma kararı ile hükmolunan kişisel ilişki tesisinin yeterli ve işlevsel olduğu değerlendirilmiş, davacının...
İstinaf Sebepleri 1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; kişisel ilişki süresinin az olduğunu, perşembe günleri kurulan ilişkinin infazının çocuğun okula başlamasıyla birlikte mümkün olmayacağını ve taraflar arasında yeni husumetler doğuracağını ve yatılı kişisel ilişki kurulmasını talep ettiklerini belirterek; kararın kaldırılarak talepleri gibi hüküm kurulmasını talep etmiştir. 2.Davalı anne vekili istinaf dilekçesinde; annenin dava açılmasına sebebiyet vermemiş olması nedeniyle aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, kişisel ilişki süresinin annenin velâyet görevini yerine getirmesine engel olacak derecede fazla olduğunu ve uzman raporunda anne refakatinde kişisel ilişki önerilmesine rağmen bu yönde hüküm kurulmadığını ileri sürerek; kişisel ilişkinin süresi ve yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. C....
Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveyniyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile babası arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı taktirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır. Somut olayda, davacı babanın boşanma karar tarihinde Türkiye’de yaşadığı, yeniden evlendiği ve İsviçre’de yaşamaya başladığı, çocuğu yalnızca yaz aylarında görebildiği anlaşılmaktadır....