hem de müvekkilin ablasının kişisel ve ziynet eşyalarını da yanında götürdüğünü, müvekkilin ablasının altınlarının alınmasına ilişkin Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyasının halen derdest olduğunu, tüm bu nedenlerle davacının haksız davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, davalı ile evlendiğinde ziynet eşyası ve 1.000,00 TL para takıldığını, evlendiklerinden 15-20 gün sonra davalının ziynet eşyalarını ve parayı elinden aldığını, ayrıca babasının evlilik döneminde alınan ev için 8.000,00 TL eşya parası verdiğini belirterek; ziynet eşyalarının aynen iadesine veya ödeme günündeki değerinin tahsiline, davalı tarafından alınan 1.000,00 TL ve babası tarafından davalıya verilen 8.000,00 TL nin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın tüm, davalı tarafın ise sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; davada 10 adet bilezik, küpe ve yüzükten oluşan ziynet eşyalarının dava tarihindeki bedelinin tahsili istenilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; düğün sırasında davacıya takılan 5 adet bilezik, 1 adet 14 ayar (gerdanlık, künye ve küpeden oluşan) takım, 1 adet taşlı yüzük, 1 adet alyans, 13 adet çeyrek altın, 1 adet yarım altın ve 1 adet ince zincir ve kolyenin dava tarihindeki değerinin 4.947 TL olduğu bildirilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece; HMK. 26. maddesi (HUMK. md. 74) hükmü gereği taleple bağlı kalınması ve davalıda kaldığı ispat edilen ziynet eşyalarının bedeline hükmedilmesi gerekirken, dava dilekçesi ile talep edilmeyen ziynet eşyalarının da bedeline hükmedilmesi suretiyle talebin aşılması usul ve yasaya aykırıdır....
O halde, mahkemece şirket hissesinin devrinden elde edilen devir parası yönünden şirketin kişisel mal olması ve şirket hissesinin devir parasının da kişisel malın yerine geçen mal (ikame mal) olduğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir. c. Tasfiyeye konu ... plakalı araca yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Somut olayda, mahkemece, tasfiyeye konu aracın edinilmiş mal kabul edilerek aracın devir tarihindeki değerinin yarısı olarak katılma alacağına hükmedilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmamıştır. Şöyle ki, davalının cevap dilekçesinde aracın evlilik öncesi sahip olduğu dava dışı aracın satışından elde edilen para ve şirket hissesinin devrinden elde edilen para ile alındığını savunduğu ancak mahkemece kişisel mal savunmasına yönelik davalının bildirdiği delillerinin tamamı toplanmadan ve değerlendirilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı; tarafların boşandıklarını, düğünde takılan ziynet eşyaların ve paranın davalının isteği üzerine daha sora iade edilmek üzere davalıya verildiğini, davalının ziynet eşyalarını bozdurarak bir araç satın aldığını, borçlarını ödediğini, düğünde takılan paraların da davalı tarafından alındığını, davalının abisine vermek üzere çektiği banka kredisi borcunun ziynet eşyaları bozdurularak ödendiğini belirterek, ziynet eşyaları ve paranın iadesine, olmadığı takdirde, ziynet eşyaları ve paranın güncel değerlere uyarlanarak tespit edilecek bedelinden şimdilik 1.000 TL'sinin yasal faiz ile birlikte...
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Hayat deneyimlerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların erkeğin zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Bu bağlamda davacı kadın, dava konusu ziynet eşyasının varlığını ve evlilik birliği içinde elinden zorla alınıp, bozdurulduğunu ispat yükü altındadır. Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır....
Mahkeme tarafından rapor aldırılan kuyumcu bilirkişi tarafından düğün CD'si incelenmeden rapor düzenlendiği, sunulan düğün CD'sini inceleyip rapor hazırlayan bilirkişinin ziynet eşyaları konusunda uzmanlığının bulunmadığı, belirtilen gerekçeler ile düzenlenen raporların hükme esas alınmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından, dosyanın kül halinde düğün fotoğrafları ve CD ile birlikte dosyada raporu bulunan bilirkişi dışında ziynet eşyaları konusunda uzman bir bilirkişiye tevdii edilerek, dava konusu ziynet eşyalarının dava tarihi itibariyle değerinin, davaya konu ziynet eşyalarının sunulan CD ve fotoğraflarda bulunup bulunmadığının ve ayrı ayrı gram ve ayarlarının ve düğünde takılan para miktarının tereddüt oluşmayacak şekilde tespit ettirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmamıştır....
Mahkemece; ziynet eşyaların kolaylıkla saklanabilen, götürülebilen eşyalardan olduğu, hayat deneyimlerine göre olağan olanın bu gibi eşyaların kadının üzerinde olması gerektiği, davacı tanıklarının dava konusu ziynet eşyalarının davalı tarafından davacının elinden zorla alındığı, götürülmesine engel olunduğu yada davalıda kaldığı hususlarında görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı, davacının ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ispatlayamadığı, çeyiz eşyaları yönünden ise davanın kabul edildiği gerekçe gösterilerek; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava, kişisel mal niteliğinde bulunan ziynet ve çeyiz eşyalarının iadesi istemine ilişkindir(TMK. md 220,226)....
Somut olayda; dinlenilen davacı tanıklarının beyanları ve toplanan diğer delillerden, davacı kadına ait olan ziynet eşyalarının düğün günü davalı koca ve ailesine teslim edildiğini kabul etmek mümkün değildir. Bu durumda, mahkemece; ziynet eşyaları yönünden iddiasını diğer delilleri ile ispat edemeyen davacı tarafın, dava dilekçesinde sair deliller demek suretiyle yemin deliline dayandığı gözetilerek, davalıya yemin teklif etme hakkının bulunduğunun hatırlatılması ve ulaşılacak sonuca göre ziynet eşyaları hakkında bir karar verilmesi gerekirken, tanık beyanlarının yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
Tarafların Hakan'ın düğününden sonra Şebinkarahisar'a döndükleri ancak tanık beyanlarına göre giderken ziynet eşyalarını yanlarında götürmedikleri anlaşılmış, aynı sonuca davacının fiilen ayrıldıklarında düğün hediyesi olarak takılan ziynet eşyalarının yanında olmadığı yönündeki tanık beyanlarından ve yine müşterek haneye sonradan davacının gittiğinde delil olarak sunulan belgeye göre ve ayrıca tanık Müçteba'nın beyanına göre sadece kıyafet, bilgisayar gibi kişisel eşyalarını aldığı anlaşıldığından tarafların ikinci kez Şebinkarahisar'a giderken ziynet eşyalarını davalı Necla'ya teslim ettikleri, yapılan soruşturma ve toplanan deliller ve dinlenen davacı tanık beyanlarıyla sabittir. Bu nedenle mahkemenin kabul gerekçesi isabetlidir....