Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

GEREKÇE : Dava, ziynet ve kişisel eşyanın iadesi talebine ilişkin olup, davacı tarafça reddedilen kısım yönünden istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını ve bunların elinden alındığını ispat yükü altındadır. Kadına özgü ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından -hangi eşe takılmış olursa olsun- kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir. Ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca almış olduğu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Buna göre somut olayda, varlığı ispatlanan ziynetler kadına özgü ziynet eşyası niteliğinde olup, kadına aittir. Dosya kapsamında dilenen tanık beyanlarına göre; dava konusu ziynet eşyalarının davalı koca tarafından bozdurulduğu anlaşılmaktadır....

Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyelerdir. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında çeyrek altın, yarım altın, cumhuriyet altını ve reşat altını ziynet olarak değerlendirilmektedir. Mevzuatımızda, düğün sırasında takılan ziynet ile parasal değeri olan bütün eşyanın aidiyeti konusunda yazılı bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, örf ve adet hukuku uygulanmaktadır. Yargıtayın yerleşik uygulamasına, yaygın örf ve adet ile ülke gerçeklerine göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul edilir. Yani erkeğe takılan ziynetler ve paraların da aksi kanıtlanmadığı müddetçe kadına ait olduğu kabul edilmektedir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Değer artış payı ve ziynet alacağı ... ile ...aralarındaki değer artış payı ve ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair İzmir 10.Aile Mahkemesinden verilen 05.11.2009 gün ve 850/933 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, tarafların 2004 yılında evlendiklerini, evlilik sırasında vekil edenine takılan dava dilekçesinde cins ve miktarı bildirilen ziynet eşyalarıyla, 2500 TL nakit paranın davalıya verildiğini, yine evlilik birliği içerisinde edinilen ... plakalı otomobilin alınmasına kişisel malı olan 7000 TL nakit para vermek suretiyle katkıda bulunduğunu açıklayarak kişisel mal niteliğindeki ziynet eşyaları, nakit para ve otomobilin satın alınmasına katılması nedeniyle yapılan 7000 TL katkının yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kişisel eşyanın iadesi davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü....

      Somut olayda; bu yönde taraflarca gösterilen ve ilk derece mahkemesince toplanan tüm delillere göre, ilk derece mahkemesince bu isteğin kararda gösterilen gerekçeler ile reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davacı kadının iddiasını ispat edemediği yemin teklif etme hakkını da kullanmadığı anlaşıldığından, kişisel eşyanın iadesine yönelik talebin reddine ilişkin verilen kararın, dosya kapsamına, toplanan tüm delillere, usul ve yasaya uygun olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından davacı-birleşen dosya davalısının reddedilen kişisel eşyanın iadesi talebine yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Bu itibarla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

      Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyelerdir. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında çeyrek altın, yarım altın, cumhuriyet altını ve reşat altını ziynet olarak değerlendirilmektedir. Mevzuatımızda, düğün sırasında takılan ziynet ile parasal değeri olan bütün eşyanın aidiyeti konusunda yazılı bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, örf ve adet hukuku uygulanmaktadır. Yargıtayın yerleşik uygulamasına, yaygın örf ve adet ile ülke gerçeklerine göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul edilir. Yani erkeğe takılan ziynetler ve paraların da aksi kanıtlanmadığı müddetçe kadına ait olduğu kabul edilmektedir....

      Ziynet eşyaları, eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğindedir (TMK md. 1, 6, 220/1- 1, 222/1, HMK md. 190, YHGK 04/03/2020 tarih, 2017/ 3- 1040 Esas ve 2020/240 Karar). Aksi halde eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır (TMK md. 222/2). Kadına ait ziynetler, koca tarafından bozdurulup, değişik amaçlarla harcanmış olabilir. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer....

      ziynet eşyalarının müvekkiline ait olduğunu kabul ederek ortak kasadaki ziynet eşyalarını alabilmek için müvekkili adına vekaletname verdiklerini, fakat ortak kiralık kasanın içindeki ziynet eşyalarının tüm mirasçıların onayı olmadığı için müvekkiline teslim edilmediğini, davalılar ile yapmış oldukları görüşmede müvekkiline ait ziynet eşyaları üzerinde hak iddia etmeleri üzerine dava açma zorunluluğu doğduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davalarının kabulü ile kişisel eşya niteliğinde olan müvekkiline ait ziynet eşyalarının müvekkiline ait olduğunun tespitine ve müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı taktirde bedel iadesine ilişkindir. Davalı taraf; asıl ve birleşen davanın ispatlanamadığı halde kabul edildiği, kadına özgü olmayan ziynet eşyalarının iadesine karar verildiği ve eksik inceleme yapıldığını belirterek süresinde istinaf talebinde bulunmuş ve kararın kaldırılması, asıl ve birleşen davanın reddini talep etmiştir....

      Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır. Çocuğun menfaati bu yönde bir düzenlemeyi gerekli kılmadıkça, uzman aracılığı veya gözetiminde kişisel ilişki tesisi bundan beklenen amaca aykırı düşer....

      UYAP Entegrasyonu