Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesinin 2015/789 E. sayılı kararı ile boşandıklarını, davalı için 200 TL yoksulluk, çocuk için 250 TL iştirak nafakasına karar verildiğini, davacının asgari ücretle çalıştığını, ailesiyle birlikte yaşadığını, annesinin hasta ve bakıma muhtaç olduğunu, konutun elektrik, su, doğal gaz gibi bütün ihtiyaçlarının davacı tarafından karşılandığını, ayrıca ortak çocuğu görüş günlerinde görmek için ortalama 700 TL masraf yapmak zorunda kaldığını, davalının her sene tatile çıktığını, çalışmasına engel bir durum olmadığını, davacının nafakaya ihtiyacı olduğunu, ortak çocuğun 2015 doğumlu olduğunu, baba ile yatılı kişisel ilişki kurulabilecek yaşa geldiğini bildirerek, nafakanın kaldırılmasına, aksi takdirde nafakanın azaltılmasına veya süreye tabi tutulmasına, ortak çocuk ile davacı baba arasında yatılı kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini istemiştir....

Madde hükmü gereğince oluşan zarardan devletin sorumlu olduğunu, Bursa İli, Karacabey İlçesi, Boğazköy Mahallesi, Kumluk mevkii, 4 pafta, 142 parsel sicil bilgileri ile tapuya kayıtlı bulunan gayrimenkulün kısmen iptalinden kaynaklı olarak; 1.000 TL. (Kısmi) Maddi tazminat alacağının Karacabey 1, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/233 ve 2016/74 Karar sayılı Tapu iptal ve terkin kararının kesinleştiği 08/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan kanuni faizi ile birlikte, Bursa İli, Karacabey İlçesi, Boğazköy Mahallesi, Kumluk mevkii, 4 pafta, 222 parsel sicil bilgileri ile tapuya kayıtlı bulunan gayrimenkulün tamamını iptalinden kaynaklı olarak; 1.000 TL. (Kısmi) Maddi tazminat alacağının Karacabey 1....

Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne, davalının tapu sicil tutulmasından dolayı objektif sorumluluğu bulunması nedeniyle bilirkişi raporunda belirlenen 125.000.-TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Devletin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davasıdır. 4721 sayılı TMK'nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur'' hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir....

    Ancak; 4721 sayılı TMK.nun sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007.maddesi ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.'' hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücuu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır....

      kaynaklı bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğunu belirterek taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespit edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 10.000 TL’nin davanın açıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsilini talep etmiştir....

        Bu tespit ve yasal çerçeve içerisinde; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu somut olayda davacı, davalıdan, yapılan işin bedeli için kesilen faturadan kaynaklı alacağın tahsili istemiyle bu davayı açmış ise de; Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazı cevabından tarafların ticaret sicil kaydı bulunmadığı, davacının Kayseri Esnaf ve Sanatkarlar Odasında esnaf kaydının bulunduğu, öte yandan Kayseri Vergi Dairesinin yazı cevabından tarafların vergi mükellefi olduğu ancak işletme usulüne göre defter tuttuğu, dolasıyla davacının tacir değil esnaf olduğu anlaşılmakla, davalının cevap dilekçesinde uyuşmazlığın kendi evine yaptırmak istediği mutfak dolabı, vestiyer, çocuk odası dolabından kaynaklandığını ileri sürdüğü, davacının da dava dilekçesi ve sonraki dilekçelerinde yapılan işin davalının ileri sürdüğü üzere davalının kendi evi ve kişisel kullanımı için yapılacak bir kısım mobilya ürünü olduğu, taraflar arasındaki işlemin tüketici işlemi olduğundan görevli mahkeme bu...

          Ancak, mahkemece, mahallinde refakate resen alınacak fen bilirkişisi ve mahalli bilirkişiler eşliğinde keşif yapılarak, dayanak 11.11.1935 tarih 4 sıra nolu 229.750 m2 yüzölçümlü tapu kaydının kapsadığı alan kesin olarak belirlenmeli, dayanak tapu kaydının kapsamında kalan ve arazi kadastrosu ile parsel numarası verilen taşınmazlar varsa bu taşınmazlar tespit edilerek kadastro tespit tutanakları, var ise dayanak belgeleri, oluşan tapu kayıtları, hükmen oluşan tapu kaydı var ise dava dosyaları; dayanak tapu kaydının kapsamında olup orman kadastrosunda orman sınırında kalan taşınmaz var ise orman kadastrosuna ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları, oluşan tapu kayıtları, hükmen oluşan tapu kaydı var ise dava dosyaları getirtilip davacıların dayandığı tapu kaydının değerini hangi tarihte yitirdiği tapu kaydı kapsamında kalan her bir parsel için ayrı ayrı ve açıkça tespit edilip, davalı Hazine süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğundan bu husus da tartışılıp...

            Dosya kapsamına göre, sanığın adli sicil kaydı göz önünde bulundurulduğunda ileride tekrar suç işlemekten çekineceğine dair olumlu kanaat oluşmadığı gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de, ... 10....

              Müdürlüğüne 30/10/2018 günlü bir dilekçe vererek söz konusu hatanın düzeltilmesini ve kendi taşınmazın üzerindeki şerhin kaldırılmasını istediğini, müvekkiline 29/11/2018 gün ve 24779144- 160.99- E63820641 sayılı yazı ile cevap veren Efeler Tapu Sicil Müdürlüğü söz konusu işlemin sehven yapıldığını kabul ettiğini ve 26/9/2011 gün ve 659 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname hükümlerine göre işlem yapılacağını bildirdiğini, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesinde, “tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet sorumludur....

              Bu itibarla yukarıda açıklandığı gibi tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı hatalar nedeniyle davacının uğradığı zarardan TMK’nın 1007. maddesi gereğince Devlet sorumludur. Somut olaya bakıldığında ise, tapu kütüğüne 1.124.500 metrekare olarak işlenen taşınmazın 21.09.2011 tarihinde 36/320 payının satış yoluyla davacıya devredildiği, Kadastro Kanunu'nun 41. maddesine göre yapılan işlemle 1.124.500 metrekare yüzölçümlü taşınmazın alanının 123.662,91 metrekare olarak düzeltildiği bu şekilde uğranılan zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı olduğu anlaşılmakla işin esasına girilip araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacının iyiniyetli olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 28/04/2022 gününde oyçokluğuyla karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu