Velayet kendisinde olmayan taraf koşulların değişmesi durumunda velayetin değiştirilmesi davası açabilmektedir. Yine kişisel ilişki düzenlemesinde de esas olan çocuğun üstün yararı olup ana ve babalarıyla düzenli şekilde ve gözetim olmaksızın kişisel ilişki kurma ve sürdürme hakları mevcuttur. Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yüksek yararı, yaşı ve anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. (Yargıtay 2....
Tarafların kişisel ilişkiye yönelik istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; Çocukla, velayet kendisine bırakılmayan ebeveyn arasında düzenli kişisel ilişki kurma ve bu ilişkiyi sürdürme çocuk için bir hak olduğu gibi, düzenli kişisel ilişkiyi elde etme ve sürdürme ana veya baba için de bir haktır. Bu hak, sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği taktirde, kısıtlanabilir veya engel olunabilir. Kişisel ilişki kurma ve sürdürme hakkı, çocuğun kişiliğinin tam ve uyumlu gelişimi için tanınmıştır. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını TMK'nın 324/1. maddesinde gösterilen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa kişisel ilişki hakkı kendilerinden alınabilir (TMK'nın 324/2. maddesi)....
Kimlik Numaralı BUSE KÖSE'nin VELAYET HAKKININ T.C. Kimlik numaralı davalı baba T2'den KALDIRILMASINA, Tarafların müşterek çocuğu Caner KÖSE ve Buse KÖSE'nin VELAYETİNİN Davacı anne T1'ye VERİLMESİNE, Müşterek çocuk Can KÖSE yönünden açılan velayet değişikliği davasının reddine, aralarında ki kişisel ilişkide düzenleme yapılmasına, Velayeti Davalı babada olan müşterek çocuk CAN KÖSE ile DAVALI ANNE arasında kişisel ilişki kurulmasına, Velayeti DAVACI ANNEYE verilen müşterek çocuklar Caner KÖSE ve Buse KÖSE ile DAVALI BABA arasında kişisel ilişki kurulmasına," karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı, Caner ve Buse'nin velayeti yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, davacı anne tarafından açılmış velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir....
DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi-Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı anne tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacının velayetin değiştirilmesi talebine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2- Mahkemece daha önce verilen hüküm, Dairemizin 12.11.2013 tarih ve 2013/6490 esas ve 2013/26016 karar sayılı ilamı ile "Taraflar anlaşmalı olarak (TMK m. 166/3) 25.05.2010 tarihinde boşanmış, velayet babaya verilmiş, müşterek çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Velayet talebi kişisel ilişki kurulması istemini de içerir. Velayetin babaya verilmesine dair ... 1. Aile Mahkemesinin 2006/689 esas, 1030 karar sayılı ilamı ile müşterek çocuk Emre ile anne arasında kişisel ilişkiye dair herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Türk Medeni Kanununun 323.maddesi uyarınca ana babadan her biri velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocukla uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir....
Öyle ise olaya uygun kanun hükmünün belirlenmesinde hata ile velayetin değiştirilmesi (TMK.md.183, 349) yerine, Türk Medeni Kanununun 348. maddesi sonuçlarını doğuracak biçimde velayetin kaldırılmasına (nez’e) karar verilmesi bozmayı gerektirir. 2-Müşterek çocuk Nehir'in velayeti kaldırılmak suretiyle davacı babaya verildiği halde, çocukla davalı annesi arasında kişisel ilişki kurulmaması doğru olmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, istek halinde peşin harcın geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.08.04.2015 (Çrş.)...
Tüm dosya kapsamı ile; 1- )Davacı-davalı vekilinin kendilerinin velayet değiştirilmesi davasına yönelik istinaf başvuruss yönünden; İlk Derece Mahkemesince ilk karar ile davacı-davalı erkeğin açtığı velayetin değiştirilmesi davasının reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı-davalı yanın yaptığı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.İstinaf başvurusunun bu yönü ile esastan reddine ilişkin karar 6100 sayılı HMK 382/2- a-13 bendi delaleti ile 362/1- ç md.gereğince kesin niteliktedir.Kesinleşen hususlara ilişkin istinaf başvurusunda bulunulamayacağından davacı-davalı yanın velayetin değiştirilmesi davası ile ilgili verilen karara yönelik istinaf başvurusunun aynı yasanın 352/1- b-ç md.gereğince usulden reddi gerekmiştir. 2- )Tarafların kişisel ilişki ile ilgili karşı davada verilen karara yönelik istinaf başvurularında; Çocuk ile ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana...
(TMK m. 348) Toplanan delillerle ortaya çıkan durum yukarıda açıklanan şekilde nez şartlarının varlığına yeterli olmayıp, velayetin değiştirilmesine yol açar. (TMK m. 183,349) Öyle ise, olaya uygun kanun hükmünün belirlenmesinde hata ile velayetin değiştirilmesi (TMK m. 183, 349) yerine, Türk Medeni Kanununun 348. maddesi sonuçlarını doğuracak biçimde velayetin kaldırılmasına (nez'e) karar verilmesi bozmayı gerektirir. 3- Velayeti babaya verilen ortak çocuk M. 12.05.2000 doğumludur. Mahkemece anne ile her hafta sonu kurulan kişisel ilişki, çocuğun bedeni ve fikri gelişimini olumsuz etkileyebileceği gibi, babanın da velayet görevini yerine getirmesine engel olacak derecede fazladır. Küçüğün yaşı, eğitimi ve gelişimi, kişisel ilişkinin niteliği de göz önüne alınarak daha uygun süreli kişisel ilişki kurulması gerekirken, yazılı şekilde kişisel ilişki tesisi doğru görülmemiştir. 4- Ortak çocuk davanın devamı sırasında davalı- davacı baba yanında kalmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi - İştirak Nafakası - Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından velâyetin değiştirilmesi davasının reddi yönünden; davalı tarafından ise kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Davacının reddedilen velayetin değiştirilmesi davası yönünden temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Velayetin düzenlenmesine ilişkin dava çekişmesiz yargı işidir (HMK m. 382/2-b-13). Bölge adliye mahkemesince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar kesin nitelikte olup, bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz....
Pedogog Vuslat Günal 28.04.2022 havale tarihli raporunda; velayetin babaya verilmesi, annenin uyuşturucu madde kullanımı geçmişi olması nedeni ile anne ile çocuk arasında 15 günde bir hafta sonu Cumartesi günü saat 14:00- 17:00 saatleri arasında uzman eşliğinde kişisel ilişki kurulması yönünde görüş bildirmiş, mahkemece bu görüşe uygun kişisel ilişki kurulmuş, bu konuda tam teşekkülü bir devlet hastanesinden ya da üniversite hastanesinden uzman doktor raporu alınmamış, annenin belirtilen ruhsal rahatsızlığının ve şayet madde kullanımı devam ediyor ise, bu hususun velayet görevini yerine getirmesine ve yatılı kişesil ilişki kurulmasına engel teşkil edip etmediği araştırılmamıştır. Anılan sebeple mahkemece, davalı annenin velayet görevini yerine getirmesine ve özellikle çocuk ile arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına engel bir rahatsızlığının olup olmadığı yönünde rapor alınmadan hüküm kurulması doğru olmamıştır....