Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesince, dava konusu yayın incelendiğinde, yayının yapıldığı tarihte güncel olan konuda mevcut durumun sorgulanması şeklinde yayın hazırlandığı, davaya konu haberin görünen gerçeğe, olay ve iddiaların oluş biçimine uygun olduğu, basın özgürlüğü, ifade ve eleştiri hakkı kapsamında ifadelere yer verilerek habere konu yapıldığı, yazı içeriğinin gündemde olan, kamuoyunu meşgul eden ve ülkemizde yaşanan olaylarla bağlantı kurularak kaleme alındığı, yine başka gazete ve yazarlarca da gündeme getirildiği, gazetede yoruma yer verilmediği, gündemde olan olaydan ötürü halkın bilgilendirildiği, objektif habercilik kuralının çiğnendiğinden ve davacıların kişilik haklarına saldırının varlığından söz edilemeyeceği, bu haliyle yayının hukuka uygunluk sınırları içerisinde kaldığı ve davacıların kişilik haklarına hukuka aykırı biçimde zarar verilmediği, yazıda güncel bir olayın kaleme alındığı ve yazının davacıların kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine...

    Davacı, ... gazetesinin 25/05/2009 günlü sayısında davalılardan ... tarafından yazılan "cumhurbaşkanının dokunulmazlığı" başlıklı köşe yazısında eleştiri sınırının aşıldığını, yazının küçük düşürücü olduğunu ve hakaret suçunu oluşturduğunu ileri sürerek, kişilik haklarına saldırı nedeni ile davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmalarını istemiştir. Davalılar ise; basın özgürlüğü çercevesinde eleştiri ve ifade hakkının kullanıldığını, konunun basında ve kamuoyunda tartışıldığını, yazının içeriğinde davacıyı rencide edecek herhangi bir ifadeye yer verilmediğini, suçlayıcı kesin yargı doğurucu herhangi bir ithamda bulunulmadığını ve manevi tazminatın şartlarının oluşmadığını belirterek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Yerel mahkemece, dava konusu yazıda özle biçim arasındaki dengenin bozulduğu ve eleştiri sınırının aşıldığı ve yazıdaki ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle, istemin bir bölümünün kabulüne karar verilmiştir....

      KARŞI OY YAZISI Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı sebebiyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, dava konusu yayının yer aldığı ....'nin 28/03/2014 tarihli sayısında "Mivitır direniyor da, maşbakan kapatıldı." başlıklı yayında kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi tazminat talep etmiştir. Davalılar dava konusu yazıda davacının sert ve otoriter sözlerini, dış politikasını, miting meydanlarında çocuk yaşta polisler eliyle öldürülmüş ...'ın ailesi ile ilgili sözlerini, toplumun dini hassasiyetlerini etkileyen sözlerini sert şekilde eleştirdiklerini, yazı bütün olarak değerlendirildiğinde kişilik haklarına saldırı söz konusu olmadığından davanın reddini savunmuşlardır....

        Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

          Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmış, 25. maddesinde kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı, TBK’nın 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

            TMK’nın 24. ve BK’nın 49 (TBK 58) maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıklar, açıklanan olgularla çevrelendirildiğinde, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalması durumunda manevi tazminat isteği reddedilmelidir. Davaya konu olayda, davalının eylemi bir bütün olarak değerlendirildiğinde nezaketsiz bir davranış olduğu kabul edilse dahi yukarıda açıklanan yönler gözetildiğinde kişilik haklarına saldırının varlığından söz edilemez....

              Gazete Dergi Basım A.Ş ve diğerleri aleyhine 21/04/2014 gününde verilen dilekçe ile saldırının önlenmesi istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı ... yönünden pasif husumet nedeniyle davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın esastan reddine dair verilen 05/11/2020 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. K A R A R Hükmüne uyulan Dairemizin 23/12/2019 tarih 2017/2589 esas, 2019/6238 karar sayılı ilamında özetle “Türk Medeni Kanunu’nun 25. maddesinde kişilik hakkının korunması için açılacak davalara yer verilmiştir....

                Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/116 Esas sayılı dosyasında dava dışı şirket ve yetkilileri hakkında açılan kişilik haklarına saldırının önlenmesi talepli davada, www. ... .com.tr ve www. ... .com adlı sitelere erişimin engellenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de, bu tedbirler ile dosyadaki uyuşmazlığın bir bağlantısının olmadığı, bu kararın ve söz konusu sitelerin davacının ya da kardeşinin adına kayıtlı olmasının sonucu değiştirmeyeceği, zira yargılamanın iadesine konu dosyada sitelerde mevcut burç yorumlarının değerlendirilerek karar oluşturulduğu, kaldı ki davacının kardeşi olan ...'ın ... Emniyet Müdürlüğü'nde alınan ifadesinin de davacı iddialarını teyit etmediği, bu hususların yeni ele geçirilmiş delil niteliğinde kabul edilemeyeceği gibi ceza mahkemesi veya mahkumiyet kararı olarak da değerlendirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

                  ın temyiz itirazlarına gelince; Asıl dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat ile kararın yayınlanması, birleşen dava ise kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Asıl davada davacı, davalılardan ...'ın internet sitesi üzerinden yayın yapan ... adlı haber ajansının ve ... Yayın Yapım Reklam Ajansının sahibi olduğunu, davalılardan ... tarafından ... adlı internet sitesi üzerinden uydurma ve asılsız iddialara dayalı olarak sürekli yayın yapıldığını, 27-28 Temmuz 2005, 02-03-04-05-08 Ağustos 2005 ve 21 Ağustos 2006 tarihli asılsız haberlerle basının haber verme, düşünceyi yayma, kamuoyunu aydınlatma ilkesine tamamen aykırı davranıldığını ve kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek oluşan manevi zararın tazminini ve kararın yayınlanmasını talep etmiştir....

                    Medeni Kanunun 24 ve 24/a maddelerinde de, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, Borçlar Yasası'nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Anayasa'da ve yasalarda kişinin hak arama özgürlüğü ile kişilik değerleri güvence altına alınmıştır. Hak arama özgürlüğü ile kişilik hakları karşı karşıya gelmiş olabilir. Sorun bu değerlerden hangisine üstünlük tanınacağı noktasında toplanmaktadır. Bir taraftan kişinin hak arama özgürlüğü güvence altına alınmışken, diğer taraftan kişilik hakları da Anayasal ve yasal güvence altına alınmıştır. Buna karşın kişi, hakkını ararken, karşı yanın kişilik değerlerine saldırıda bulunabilir. Onu hukuka aykırı bir eylemle suçlayabilir. Hukukun, karşı karşıya gelen bu iki değeri aynı konuda ve zamanda koruma altına aldığı düşünülemez. Aksi halde, hukukun kendisi kendi kuralları ile çatışmış olur....

                    UYAP Entegrasyonu