Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dosya içeriğine göre dava, kişilik haklarına haksız saldırının men'i ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Başkanlar Kurulu Kararı ve Yargıtay Yasasının 14. maddesine göre temyiz inceleme görevi Yüksek 4.Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 17.9.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Dava, kişilik haklarına yapılan saldırının önlenmesi istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 4.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 4.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 21.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Arz ettiğimiz sebeple, yargılama konusu olayda müvekkilin kişilik hakları ihlal edilmiştir. Ayrıntılı bir şekitde ortaya koyduğumuz gibi somut hadisede müvekkil kurumun ticari itibarı zedelenmiş, kişilik hakları ihlal edilmiştir. Bu çerçevede, öncelikle, TMK'nun 24 ve 25. maddeleri uyarınca, öncelikle, müvekkilimize yönelik haksız saldırının hukuka aykırılığının tespit edilmesini talep etmekteyiz. Yargılama konusu olayda davalının karalama kampanyası nedeniyle müvekkil kurum haftalarca yazılı ve görsel medyada tartışma konusu olmuş, bu süreçte pek çok haksız değerlendirme yapılmış, kurum ve çalışanları sosyal medyada linç edilmişlerdir. Yaklaşık 75 kişinin doğrudan veya dolaylı şekilde ekmek yediği bir kurumun böylesine olur olmaz iddİalarla kamuoyunda 'ajan”, *5. Kol", “Pentagon'un adamı”, “FETÖ bağlantıl" vb. gerçekdişi ve çirkin ithamlarla anılması kuşkusuz ticari itibarı, kurumsal güvenilirliği zedelemiş, sadece kurumu değil çalışanları da küçük düşürmüştür....

        Görüldüğü üzere, 4721 sayılı TMK’nun 24.maddesinde; hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırı karşısında, saldırılan kimseye hukuki koruma sağlanacağı, kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırının hukuka aykırı olduğu belirtilmiş; aynı Kanunun 25.maddesinde de, hukuka aykırı bir şekilde kişilik haklarına saldırı karşısında hangi hukuki çarelere başvurulabileceğine işaret edilmiş; 6098 sayılı TBK'nun 58. maddesinde ise, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebileceği hükme bağlanmıştır....

        Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, TBK’nun 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

        Kişi hakkında yapılan soruşturma sonucunda takipsizlik veya beraat kararı verilmesi olgusu tamamen yargı görevinin yasalara göre takdir hakkı kullanmak suretiyle yerine getirilmesine ilişkin olup çatışan hakların sınırının belirlenmesinde kişilik hakları zarar gören lehine değerlendirilecek nitelikte bir delil teşkil etmeyecektir. Takipsizlik veya beraat kararı hiçbir zaman şikayet hakkının kişilik haklarına zarar verecek şekilde hukuka aykırı kullanıldığının ölçüsü olamaz. Kişinin gerçek bir olaya dayanan iddiasını kısmen ya da tamamen doğrulayacak kanıtlara dayanarak (bu kanıtlar dava açılması ve mahkumiyet için yeterli olmasa dahi) resmi mercilere başvurması ya da ceza davası açılması hukuka uygun bir davranış olarak kabul edilmelidir....

        Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....

          ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 26/01/2021 NUMARASI : 2017/648 ESAS, 2021/35 KARAR DAVA KONUSU : Kişilik Hakları (Kişilik Haklarına Saldırının Önlenmesi), Tazminat (Basınyoluyla Kişilik Haklarına Saldırıdan Kaynaklanan) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....

          Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa'nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu'nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur. Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez....

            Kişilik haklarına saldırının kabulü için aranan şartlar oluşmamıştır. Haber doğru ve gerçektir, yayınlanmasında kamu yararı bulunmaktadır, güncel olup, özle biçim arasındaki denge bozulmamıştır. O halde yayın hukuka uygundur. Bu itibarla; yerel mahkemenin kararını ve gerekçesini yerinde ve isabetli gördüğümden, onama düşüncesiyle değerli çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum. Uye Sadık DEMİRÖOĞLU...

              UYAP Entegrasyonu