WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Nüfus kayıtlarının incelenmesinde davacı murisi T4 kadastro tutanaklarında yazıldığı üzere babasının adının Hasan Hüseyin olduğu, onun babasının adının Halil olduğu, tek kardeşi Hamit'in kadastro sırasında sağ olduğu, kadastro işlemlerinin 1972 yılında yapıldığı görülmüştür. Kolluk araştırmasında da davacı murisinin isminin köyde Zebük olarak bilindiği, resmi kayıtlarda Zeynep olduğu, taşınmazların bu kişiye ait olduğunun tüm köy halkı tarafından bilindiği, baba ismi Hayrullah olan bir Zeynep bulunmadığı, Hayrullah Koçak isimli kişinin üç oğlunun olduğu kızının olmadığı, bazı kayıtlarda Hayrullah kızı, bazı kayıtlarda Hasan kızı olarak geçen Zebük'ün davacı murisi Hasan Hüseyin kızı T4 olduğu tespit edilmiştir. Zaten Hayrullah kaydını içeren 293 ada 13 parselin kadastro tutanağının belirtme kısmında da Hasan Hüseyin kızı Zebük yazılıdır. Tapu kayıtlarına aktarımda yanlışlık yapıldığı anlaşılmaktadır....

Davacı tarafça her ne kadar dava konusu taşınmazda, ½ pay maliki görünen ... ... oğlu ... adlı kişinin kendisinin ve mirasçılarının kim olduğunun bilinilmediği iddia edilip taşınmazın tamamında nizasız ve fasılasız olarak 48 yıllık süre ile malik sıfatıyla zilyetliğin mevcut olduğu ileri sürülerek davacılar adına tapu iptali ve tescil talebinde bulunulmuştur. Davacı taraf her ne kadar dava konusu 52 parsel sayılı taşınmazda 256/4096 hisse maliki olan ... adlı şahsın kim olduğu bilineyen kişilerden olduğunu iddia etmiş ise de dosya içeğinde bulunan tapu kaydına dayanak tapulama tutanağında tespite esas 1931 tarihli 14 numaralı ve 17.01.1936 tarihli 41 numaralı eski tapu kayıtlarına göre taşınmazın 32 sehim itibariyle ...’e ait olduğu, ...’in ölü veya sağ olduğu bilinememekle beraber ... Köyünde varis olacak akrabalarının bunduğunun anlaşılmış olduğu belirtilmektedir....

    ilgilinin ölüm araştırmasının yapıldığı açıklamasında bulunulacağı, bu araştırma sonuçlanıncaya kadar kayıt üzerinde işlem yapılamayacağı, kişinin öldüğünün tespit edilmesi halinde ölüm olayının aile kütüğüne tescil edileceği, hakkında araştırma yapılan kişinin sağ olduğunun anlaşılması halinde ise yapılan açıklamanın silineceği, 4. bendinde de genel müdürlükçe, MERNİS ve adres kayıt sisteminde yer alan bilgilerden yararlanılarak uzun süredir işlem görmeyen ve ölü olması muhtemel olup da aile kütüklerinde sağ görülenlerin araştırılmasının, üçüncü fıkrada belirtilen usule göre Nüfus Müdürlüklerine yaptırılacağı belirtilmiştir....

      ün sağ veya ölü olup olmadığının tespiti istenilmiş; mahkemece vatandaşlıktan çıkan, kaydı kapatılıp işlem yapılamaz hale gelen bir kişinin nüfus kaydına ölü veya sağ olduğuna dair kaydın işlenmesi mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 04.06.1958 ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak Kanun hükümlerini tesbit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Dava, ortaklığın giderilmesi davasında davaya konu taşınmaz paydaşlarından Hüsne'nin mirasçısı vatandaşlıktan çıkma nedeniyle nüfus kaydı kapalı hale gelen Emine'nin sağ veya ölü olup olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava şartları gerçekleşmeden bir davanın esası incelenemez; davanın incelenip karara bağlanabilmesi, dava şartlarının varlığı veya yokluğuna bağlıdır. Hakim, dava şartı eksikliğini kendiliğinden dikkate alır, tarafların bu konuda ayrıca talepte bulunmasına gerek yoktur....

        nun sağ olup olmadığı, ölü ise mirasçılarının bulunup bulunmadığı bilinmediğinden bu kişinin hissesini idare etmek üzere... kayyım atanmasını istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; .... sayılı taşınmazda "..."...

          Davacı tarafça her ne kadar dava konusu taşınmazda, kayıt maliki görünen ... adlı kişinin kendisinin ve mirasçılarının kim olduğunun bilinilmediği iddia edilip taşınmazın tamamında nizasız ve fasılasız olarak 33 yıllık süre ile malik sıfatıyla zilyetliğin mevcut olduğu ileri sürülerek davacılar adına tapu iptali ve tescil talebinde bulunulmuş ise de, somut olayda, tapu kaydından dava konusu 173 ada 4 parsel numaralı taşınmazın ev ve bahçe vasfında olup taşınmazda tamamının ... adına kayıtlı olduğu, 12.09.1939 tespit terihli tesis kadastrosu nedeni ile tamamı ölü ...,....l adına 02.11.1940 tarihinde tescilin yapıldığı görülmektedir. Dayanak tapu kaydı, revizyon gören tapu kütüğü, kadastro tutanağı, ve dosya kapsamına göre ... adlı kişinin kim olduğunun tespitine yarar bilgilerin bulunduğundan hareketle taşınmazın tapu kaydında malik gözüken ... adlı şahsın, kanun anlamında kim olduğu bilinen bir kişi olduğu anlaşılmaktadır....

            Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; Tapu kayıtlarında ismi düzeltilmesi istenen ..., ..., ... ve ...”ın dosya içerisinde nüfus kayıtlarının bulunmadığı, nüfus kaydı bulunan ...”in sağ veya ölü olduğunun nüfus kaydında kapalı kayıt görünmesi nedeniyle anlaşılamadığı görülmüştür. Ayrıca tapu kaydında ismi düzeltilen ...”ın mevcut nüfus kaydına göre sağ olduğu anlaşılmasına rağmen davacı olmadığı halde hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmiştir. Yine dosyada mevcut nüfus kayıtlarına göre ölü oldukları anlaşılan ..., ..., ..., ... ve ...”in davacılar ile mirasçılık bağını gösteren nüfus kaydı veya veraset belgesi dosya içerisinde bulunmamaktadır. Mahkemece; belirtilen eksiklikler giderildikten sonra yukarıda açıklanan ilkeler ışığında araştırma ve inceleme yapılmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

              Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : 3561 Sayılı Kanun Gereği Kayyım Atanması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesiyle; İstanbul İli Fatih İlçesi Kocadede Mahallesi 1370 ada 21 parselde kayıtlı olan taşınmazın imar planına göre park alanı olduğu, bu taşınmazın kamulaştırılması amacıyla encümen kararı alındığı, taşınmaz maliki olarak görünen ... oğlu: ... isimli kişiye davet mektubu gönderilmek istendiği, ancak bu kişinin soyadı ve adresinin olmaması sebebiyle kendisine ulaşılamadığı, taşınmaz malikinin nerede olduğu, sağ olup olmadığı, ölü ise mirasçısı olup olmadığı hususlarının tespit edilemediğini belirterek kayyım tayin edilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüyle, mahallin en büyük mal memuru ...'...

                Bu tür davalarda mülkiyet nakline yol açmamak için tapuda malik görünen kişi ile ismi düzeltilen kişinin aynı şahıs olduğu şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Dava konusu 162, 163, 166 ve 167 parsel sayılı taşınmazların tesciline dayanak tapulama tutanaklarında taşınmazların... kızı ... adına tespit edildiği anlaşılmaktadır. Gerçekten ... mahallesi 19 cilt, 52 hanede ... kızı ... adlı bir kişinin kaydının bulunduğu, bu kişinin... kızı ile aynı kişi olduğu ve mükerrer kayıt olduğundan bahisle baba adının ... olarak bırakılıp... kızı olanın kaydının kapatıldığı bildirildiğine göre ve Savcılığın 19.09.2005 tarihli araştırma sonucunda... kızı ... ile ... kızı ...’nin ayrı kişiler olduğu ve her ikisinin de ölü olduğunun tespit edildiğine göre kayıt maliki ile düzeltilmesi istenen kişinin aynı kişi olduğunun kabulü mümkün değildir....

                  Oysa ki mahkemece yapılması gereken iş; nüfus müdürlüğünden ve zabıtadan tapuda malik görünen “...” isminde başka kimsenin bulunup bulunmadığını araştırmak olmalıdır. Ayrıca taşınmazın tapulama tutanağı incelendiğinde malik hanesindeki “... oğlu ...” isminin daha sonra “... oğlu ...” olarak değiştirildiği anlaşıldığından mahkemece “... oğlu ...” isminde bir kimsenin olup olmadığı da araştırılarak verilecek cevaba göre; sağ ise kendisini ölü ise mirasçıları dinlenerek mülkiyet iddiaları olup olmadığı sorulmalıdır. Değinilen husus gözardı edilerek eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 13.06.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu