Bölge adliye mahkemesince; katılma yoluyla istinaf başvurusunun asıl istinaf başvurusuna sıkı sıkıya bağlı olduğu, bu nedenle davalı erkeğin boşanma ve iştirak nafakasına yönelik hükümleri istinaf etmediğine göre, kadının bu hükümler yönünden katılma yoluyla istinaf hakkının bulunmadığı gerekçesiyle kadının, lehine takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarları, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakası ve velayet düzenlemesi dışındaki istinaf başvurusunun incelenemeyeceği belirtilerek, kadının "Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi gereğince boşanmaya karar verilmesi ve iştirak nafakasının miktarına" yönelik katılma yolu ile istinaf talebinin esası incelenmeksizin reddine, kadının "Velayet düzenlemesi ve tazminatların miktarına" yönelik katılma yoluyla istinaf talebinin kabulüne, erkeğin tüm, kadının sair istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir....
Her ne kadar, bölge adliye mahkemesince davacı-karşı davalı erkeğin “kendi davasının(asıl davanın) kabulü, kadının tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi” hükümlerine karşı istinaf talebinde bulunmaması nedeniyle bu hükümler yönünden kadının katılma yoluyla istinaf hakkının bulunmadığı belirtilerek davalı-karşı davacı kadının katılma yoluyla istinaf dilekçesinin yukarıda belirtilen yönlerden usûlden reddine karar verilmiş ise de; bölge adliye mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere katılma yoluyla istinaf talebi asıl istinaf talebine sıkı sıkıya bağlı olup somut olayda karşılıklı boşanma davaları bulunduğu göz önüne alındığında hükmün davacı-karşı davalı erkek tarafından sadece "Kusur belirlemesine" yönelik istinafı halinde dahi kadının katılma yoluyla "erkeğin davasının(asıl davanın) kabulü, reddedilen tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri” yönünden katılma yoluyla istinaf taleplerinin esastan incelenmesi gerekirken yazılı şekilde kadının katılma yoluyla...
Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrığı (TKM.nin 170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (TMK.nun 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202.m). Dava ve kabule konu mal varlığı edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 2004, 2006, 2007, 2008 ve 2009 yıllarında satış yoluyla davalı ... adına tescil edilmiştir. Dava; 4721 sayılı TMK.nun 202 ve devamı maddeleri uyarınca katılma alacağı isteğine ilişkindir....
maddesi gereğince davalı tarafın istinaf isteminin kısmen kabulüne karar verilerek, ana dava yönünden; davacının katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine; toplam 115.508,00 TL katılma alacağından, davacı adına kayıtlı ... ili, ... ilçesi Süleymanlı 2978 sayılı parselden kaynaklı davalının 24.240,00 TL katılma alacağının mahsubu ile neticede 91.268,00 TL katılma alacağının istinaf karar tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ... ili ... ilçesi 1890 ada 1 parsel zemin kat 11 nolu batar dükkan açısından katılma alacağı talepli davanın reddine, birleşen dava yönünden;davacının katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine; toplam 67.431,06 TL katkı payı alacağının dava tarihi olan 18.04.2006 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,fazla istemin reddine karar verilmiş hüküm, her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1....
Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların kanunun kendilerine tanıdığı hak ve yetkileri haiz olarak davada Cumhuriyet savcısının yanında yer almasına öğreti ve uygulamada “davaya katılma” denilmekte, davaya katılma talebinin kabul edilmesi hâlinde ise davaya katılma isteminde bulunan kişi “katılan” sıfatını almaktadır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda, kamu davasına katılma konusunda suç bakımından bir sınırlama getirilmemiş, ilke olarak şartların varlığı halinde tüm suçlar yönünden kamu davasına katılma kabul edilmiştir. Öğreti ve uygulamada kamu davasına katılma yetkisi bulunan kişinin “suçtan zarar görmesi” şartı aranmış, ancak kanunda “suçtan zarar gören” ve “mağdur” kavramlarının tanımı yapılmadığı gibi, zararın maddi ya da manevi olduğu hususu bir ayrıma tâbi tutulmamış ve sınırlandırılmamıştır....
Somut uyuşmazlıkta, davacının temyiz dilekçesi davalı ... vekiline 10.07.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, katılma yolu ile temyiz dilekçesi ise iki haftalık cevap süresi geçtikten sonra, 13.09.2021 tarihinde verildiğinden, katılma yolu ile temyiz başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından asıl dava yönünden; davalı-davacı erkek tarafından ise katılma yoluyla karşı dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-davacı erkeğin karşı davaya yönelik katılma yoluyla temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Katılma yoluyla temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlıdır. Davacı-davalı kadın, karşı davaya yönelik hükmü temyiz etmediğine göre, karşı dava yönünden davalı-davacı erkeğin katılma yoluyla temyiz hakkı bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, ziynet alacağı davasının reddi yönünden, davalı erkek tarafından ise, katılma yoluyla, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı erkeğin katılma yoluyla temyiz itirazlarının incelenmesinde; Davalı erkek hükmü Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 433. maddesi uyarınca katılma yoluyla kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz etmiştir. Katılma yoluyla temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlıdır. Davacı kadın ise hükmü sadece ziynet alacağı davasına yönelik olarak temyiz ettiğine göre, davalı erkeğin kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden katılma yoluyla temyiz hakkı bulunmamaktadır....
Katılma alacağı talebine konu ev ise 24/12/2013 tarihinde alınmıştır. Eşler arasında sözleşme ile seçimlik bir mal rejiminin kararlaştırıldığına dair herhangi bir beyan da bulunmadığından malın edinilme tarihinde edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanmakta olduğu anlaşılmaktadır. Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin evlilik birliği içerisinde edindikleri ve edinilmiş mal niteliği taşıyan malvarlığı değerleri üzerinde diğer eşin de hakkının bulunduğu kabul edilmekte olup, diğer eş bu malvarlığı değeri üzerinde katılma alacağı talep edebilir. Katılma alacağı doğrudan kanundan kaynaklanan bir hak olup; bu alacağın doğumunda talep eden eşin söz konusu malın edinilmesine bir katkıda bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dolayısıyla talep eden eşin gelirinin bulunmaması da katılma alacağı hakkının doğmasına engel değildir. Yasal mal rejiminde sahip olduğu malın kişisel mal olduğunu ileri süren eş bu durumu ispatla yükümlüdür....
Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların kanunun kendilerine tanıdığı hak ve yetkileri haiz olarak davada Cumhuriyet Savcısı'nın yanında yer almasına öğreti ve uygulamada “davaya katılma” denilmekte, davaya katılma talebinin kabul edilmesi hâlinde ise davaya katılma isteminde bulunan kişi “katılan” sıfatını almaktadır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda, kamu davasına katılma konusunda suç bakımından bir sınırlama getirilmemiş, ilke olarak şartların varlığı halinde tüm suçlar yönünden kamu davasına katılma kabul edilmiştir. Öğreti ve uygulamada kamu davasına katılma yetkisi bulunan kişinin “suçtan zarar görmesi” şartı aranmış, ancak kanunda “suçtan zarar gören” ve “mağdur” kavramlarının tanımı yapılmadığı gibi, zararın maddi ya da manevi olduğu hususu bir ayrıma tâbi tutulmamış ve sınırlandırılmamıştır....