Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, dinlenen tanıkların beyanları dikkate alındığında davalının kusurunun ispat edilip edilmediği, burada varılacak sonuca göre davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır. III. GEREKÇE 11. Boşanma sebebi olarak dayanılan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166/I-II. maddesi; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/1415 KARAR NO : 2021/1415 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : BULANCAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/06/2021 NUMARASI : 2021/372 ESAS - 2021/535 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA (EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİ İLE BOŞANMA (ANLAŞMALI)) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile 15 yıldan buyana evli oldukları bu evliliklerinden 2 tane çocuklarının olduğunu, davalı ile birbirlerine uyum sağlayamadıklarını, müşterek hayatın çekilmez hale geldiğini, bu nedenle evlilik birliğini devam ettirmenin mümkün olmadığını, davalının da boşanmayı kabul ettiğini, boşanma hususunda her konuda anlaştıklarını, buna ilişkin protokol hazırladıklarını belirterek...
Davalının, eşine fiziki şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, evlilik birliğine ilişkin sorumluluklarını yerine getirmediği, tarafların yedi yıldır fiilen ayrı yaşadıkları yapılan soruşturma ve toplanan delillerle gerçekleşmiş ise de; davacının da ayrılık süresi içerisine bir başka erkekle karı-koca gibi birlikte yaşadığı, dava dilekçesindeki açıklamalar ve bunu teyit eden kolluk araştırmasına ilişin tutanaktan anlaşılmaktadır. Bu halde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı da kusurlu olup, birini diğerinden baskın kusurlu kabul etmek mümkün bulunmamaktadır. Evlilik birliği her iki tarafın aynı oranda kusurlu tutum ve davranışları ile temelinden sarsıldığına göre, verilen boşanma kararı bu sebeple sonucu bakımından doğru bulunmuştur....
Yine Türk Medeni Kanunu'nda evlilik birliğinin sarsılması başlığı altında; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir(TMK m.166/1-2)” şeklinde genel boşanma sebebi yer almaktadır. Türk Medeni Kanunu'nda fiili ayrılık adı altında özel/ayrı bir boşanma sebebi ise düzenlenmemiştir. Ancak olayın özelliğine göre, çok uzun süreli fiili ayrılıkların, genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1-2) hukuki sebebiyle açılmış davalarda değerlendirilmesi gerekir. Buna engel olacak yasal bir düzenleme yoktur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...taraflar arasında evlilik birlik ve beraberliğini temelinden sarsacak nitelikte şiddetli geçimsizlik olduğu, müşterek hayatın çekilmez bir hal aldığı, bu geçimsizlik sebebiyle tarafların ayrıldıkları, tekrar bir araya gelip bu evliliği yürütme ihtimallerinin bulunmadığı, evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir yararın da kalmadığı anlaşıldığından..."gerekçesi ile; "-Davacı karşı davalı T1 tarafından açılan Pek Kötü Ve Onur Kırıcı Davranış ve Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma davasının sübut bulmaması nedeniyle REDDİNE, -Davalı karşı davacı T3 tarafından açılan davanın KABULÜ İLE tarafların TMK.nun 166/1. maddesi gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması nedeniyle BOŞANMALARINA, -Yasal koşulları oluşmadığından davalı karşı davacı T3'ın tedbir ve yoksulluk nafakası istemlerinin Reddine, -20.000,00- TL maddi ve 20.000,00....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Dava konusunun şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma davası olup, dosyaya ekli nüfus aile kayıt tablosuna göre tarafların 20/06/1996 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden bir tanesi reşit iki tanesi reşit olmayan üç çocuklarının olduğu belirlenmiş olup, her ne kadar davacı tarafından davalı eşi aleyhine boşanma kararı verilmesi istemiyle iş bu dava açılmış ise de, boşanma kararı verilebilmesi için TMK 166/1- 2 maddesi gereğince evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığının ispatlanması gerekeceği, oysa davacı tarafın tanığının,davalı kadına kusur olarak izafe edilebilecek beyanlarının olmadığı, kadının defalarca evden ayrıldığının,eşi hakkında yaptığı şikayetler nedeniyle mahkemelere düştüklerinin,9 yıldır da zaten hiç bir araya gelmediklerinin beyan edildiği;bu şekilde davalı kadından kaynaklı doğrudan taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına...
Mahkemece, erkeğin evlilik birliğinin temelinden sasılması sebebine dayalı boşanma davasında, "güven sarsıcı davranış" vakıası yönünden bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Oysa erkek tarafından ıslah dilekçesi ile, kadının zinasına dayalı ayrı bir boşanma talebinde bulunulduğu gibi, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile açtığı boşanma davasında da kadın yönünden güven sarsıcı davranış vakıasını da ileri sürdüğü, diğer bir ifade ile kadına güven sarsıcı davranış kusurunu atfettiği anlaşılmaktadır. Bu hale göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile açtığı boşanma davasında, erkeğin ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü "güven sarsıcı davranış" vakıası yönünden bir değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. VI....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Tarafların tekrar evlendikleri 17.06.2002 tarihinden sonra biraraya gelmedikleri, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına ilişkin bir olayın kanıtlanamadığı, terk nedenine dayalı bir davada bulunmadığı anlaşılmaktadır. * Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir....
Maddesi kapsamında; dava tarihinden itibaren kadın lehine aylık 300,00 TL tedbir tedbir nafakasının boşanma hükmü kesinleşinceye kadar erkekten alınarak kadına ödenmesine boşanma hükmü kesinleştikten sonra 400,00- TL yoksulluk nafakası olarak takdirine ve DEVAMINA, yoksulluk nafakasının davalı erkekten irat şeklinde alınmasına ve davacı kadına ÖDENMESİNE, Davacı kadının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı erkekten tahsili ile davacı kadına ÖDENMESİNE, Davacı kadının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL maddi tazminatın davalı erkekten tahsili davacı kadına ÖDENMESİNE, Fazlaya ilişkin istemlerin REDDİNE, KARŞI DAVANIN KABULÜNE, tarafların Türk Medeni Kanunun 166/1. maddesi gereğince EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİYLE BOŞANMALARINA, Davalı - davacı erkeğin tazminat taleplerinin 4721 sayılı TMK'nın 174....
Davacı, dava dilekçesinde davalının evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmediğini, evliliğin ilk günlerinden beri sıkıntılar yaşattığı, davacıyla ve eviyle hiç ilgilenmediğini, davacının ilk evliliğinden olan çocuğunun sorumluluğunu üstlenmediğini, aksine uzak davrandığını, davacıya ağır hakaretlerde bulunduğunu, karakteri ve namusu ile ilgili rencide edici sözler söylediğini, davalının ailesinin evlilikleriyle ilgili her konuya çok fazla müdahil olduklarını, davalının çocuklarını da alarak 18/11/2018 tarihinde ortak konutu terk ettiğini, tarafların fiili olarak ayrı yaşadıklarını, evlilik birliğinden beklenen huzur, hoşgörü ve tasada birlik amacının bir türlü sağlanamadığı, evliliğin fiili olarak sona erdiğini, evlilik birliğinin devamının taraflar açısından herhangi bir anlam ifade etmediği, evlilik birliğinin şiddetli geçimsizlik nedeniyle müşterek hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığını iddia etmiş ise de; evlilik birliğinin...