Somut olayda; boşanma davası 10.07.2013 tarihinde açılmış, 18.12.2013 tarihinde karara bağlanmış ve 25.04.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Çocuk için tedbir nafakası davası 31.03.2014 tarihinde açılmıştır. Boşanma dosyasında, müşterek çocuk lehine tedbir nafakasına hükmolunmuştur. Müşterek çocuk lehine boşanma davasında hükmolunan tedbir nafakası, kararın kesinleşmesi ile sona ermiştir. Bu halde; müşterek çocuk lehine, boşanma davasının kesinleşme tarihinden itibaren, boşanma davasında hükmedilen nafaka ile mükerrerlik oluşturmayacak şekilde tedbir nafakası talep edilebilir. Mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile boşanma davasında hüküm altına alınan tedbir nafakası da gözönünde bulundurularak, müşterek çocuk lehine hakkaniyete uygun bir miktarda nafakaya hükmolunması gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucunda, yazılı şekilde davanın reddedilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Maddesi uyarınca REDDİNE, B-)Davalı-davacı erkek vekilinin, kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca KISMEN KABULÜ ile; Boşanmaya sebep olaylarda davacı-davalı kadının ağır kusurlu, davalı-davacı erkeğin ise hafif kusurlu olduğunun TESPİTİNE, C-) Davacı-davalı kadın vekilinin, bağımsız olarak açılan tedbir nafakası (asıl davada) davasında ve boşanma davasında müşterek çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarına ve çocuk için hükmedilen iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf taleplerinin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca KABULÜ ile; İlk Derece Mahkemesince asıl davada (bağımsız açılan tedbir nafakası davası) müşterek çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakasına yönelik olan A2. bent ile taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında müşterek çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasına yönelik olan B7....
Bu nedenle, mahkemece verilen hüküm karşı boşanma davası, velayet, asıl davada kadın için hükmedilen tedbir nafakası, bağımsız tedbir nafakası davasında ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir nafakaları yönünden kesinleşmiştir. Kesinleşen konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken mahkemece, bu durum gözetilmeden karşı boşanma davası, velayet, asıl davada kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası ve bağımsız tedbir nafakası davasında ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir nafakaları hakkında yeniden hüküm kurulması doğru olmamıştır....
Taraflarca sunulan, İlk Derece Mahkemesince toplanan tüm delillere ve tararflarca gösterilen istinaf nedenlerine göre yapılan incelemede; taraflarca karşı eşin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine dayalı asıl dava ile erkek tarafından, karşı dava ile kadın tarafından TMK'nın 166/1- 2 maddesi uyarınca karşılıklı boşanma davaları açıldığı, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde İlk Derece Mahkemesinin kararının özet bölümünde açıklandığı üzere erkek tarafından açılan davanın reddine, kadın tarafından açılan karşı boşanma davasının kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı taraf vekillerinin usulüne uygun olarak süresinde erkek tarafınca belirlenen kusur durumunun, erkeğin boşanma davasının reddinin, kadın lehine takdir edilen tedbir-yoksulluk nafakaları ile maddi-manevi tazminatın usul ve yasaya aykırı olduğu, kadın tarafınca da kadın lehine takdir edilen tedbir-yoksulluk nafakası ile boşanma nedeni ile takdir edilen maddi-manevi tazminat...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakasının reddine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı karşılıklı boşanma davasında yerel mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına, davalı-karşı davacı kadın yararına 20.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminata ve aylık 500 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiştir....
HÜKÜM :Gerekçesi Açıklandığı Üzere: 1- İstinaf konusu olmayan boşanma, boşanmaya bağlı harç,yargılama giderleri, velayet ve kişisel ilişki kararları hakkında AYRICA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA 2- HMK 353/2 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf isteminin KABULÜNE ve MAHKEME KARARININ KUSURA İLİŞKİN KISMININ GEREKÇEDE AÇIKLANDIĞI ŞEKLİ İLE DÜZELTİLMESİNE VE DÜZELTİLMESİNE KARAR VERİLEN DİĞER HUSUSLARDA ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE , 3- İlk derece mahkemesinin 5 ve 6 nolu hüküm fıkralarının KALDIRILMASINA 3- a)Davalı kadın lehine dava tarihinden başlayarak aylık 150,00 TL tedbir nafakası verilmesine ve boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren nafakanın aylık 250,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına,fazla istemin reddine 3- b) Müşterek çocuk lehine dava tarihinden başlayarak aylık 150,00 TL tedbir nafakası verilmesine ve boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren nafakanın aylık 400,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, fazla istemin...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalının tüm, davalı-karşı davacının ise, aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-karşı davalının, bir başka erkekle fiilen evliymiş gibi beraber yaşadığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Yasal olarak irat biçiminde hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması sebebi olan (TMK m. 176/2) bu durum, dava sırasında gerçekleşmiş ise boşanmada taraflar eşit kusurlu da olsa yoksulluk nafakası tayinine engeldir....
Somut olayda, davacı-davalı kadının, kendisi için ve ortak çocuklar yararına olmak üzere, toplam 21.600 TL yıllık tutardaki tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiş olup bölge adliye mahkemesince tedbir nafakası davasına yönelik verilen karar kesindir. Bu nedenle, davacı-davalı kadının tedbir nafakası davasına dair temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davacı-davalı kadının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....
SONUÇ: Yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple, bölge adliye mahkemesinin tedbir nafakasının başlangıç tarihine ilişkin esastan red kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının hüküm sonucu fıkrasının 4. bendinde yer alan "Davacı için 15. celsede verilen 500,00TL tedbir nafakasının dava kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar, dava kesin hükümle sonuçlandıktan sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, bu miktarların tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, nafakanın gelecek yıllar için TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırım yapılmasına" sözcüklerinin hükümden çıkarılmasına, yerine 4. bent olarak “30/10/2020 tarihli ara kararı ile hükmedilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrüre sebebiyet vermeyecek şekilde; dava tarihi olan 26/12/2017 tarihinden itibaren geçerli olmak ve her ay ödenmek üzere aylık 500TL nafakanın boşanma hükmü kesinleşinceye kadar tedbir, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra da yoksulluk nafakası olarak...
Aile Mahkemesinin 12.07.2016 tarihli ve 2015/485 esas, 2016/712 sayılı kararı ile karşılıklı davaların kabulüne, tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocuğunun velayetinin anneye verilmesine, davacı-karşı davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin ve tarafların tazminat taleplerinin reddine, kendini vekil ile temsil eden taraflar için ayrı ayrı maktu vekalet ücretine karar verilmiştir. Anılan karar davacı-karşı davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar ve iştirak nafakası yönünden temyiz edilmekle, boşanma hükmü temyiz edilmeden 19.08.2016 tarihinde kesinleşmiştir....