"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Dava, kamulaştırma bedelinin alınmamasından kaynaklanan munzam zarar istemine ilişkindir. Daire bozma kararına karşı, eski hükümde direnilmiş olduğuna göre Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Yüksek Birinci Başkanlığa gönderilmesine, 26.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, 13/11/2018 tarihinden geriye doğru 10 yıllık süre olan 13/11/2008 tarihinden önceki munzam zarar kaleminin zamanaşımına uğrayıp bakiyesi yönünden ise karşılanmamış munzam zararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce, ilk derece mahkemesinin zamanaşımı değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacıların talebinin munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği, munzam zarar iddiasının somut delillerle ispatlanması gerekirken dosya kapsamında bu hususun ispat da edilemediği gerekçeleriyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. 1) Dava, munzam zarar istemine ilişkindir....
Davacı ileri sürdüğü munzam zararını somut olgularla kanıtlamadıkça zarar miktarının saptanması gerçekçi olmayıp varsayımsal kalacaktır.Somut olayda davacı taraf, ıslah beyanı ile enflasyonun olumsuz etkisi sonucu paranın satın alma gücündeki düşüş nedeniyle munzam zararı oluştuğunu, aktifinin eridiğini belirterek zararın hesaplanmasını ileri sürmüş ise de, davacı tarafın iddiası bu haliyle, muhtemel kâr kaybına ve farz edilen gelire ilişkin olup, munzam zarar niteliğinde olmadığı gibi, soyut iddia olarak ileri sürülen bu hususlar somut ispat vasıtası olarak dikkate alınması da mümkün olmadığından (Yargıtay ----- Hukuk Dairesi'nin 04/03/2020 tarih,-----Karar sayılı; 23/01/2018 tarih, ---- Esas, ------ Karar sayılı; 16/12/2014 tarih,----- Esas, ----- Karar sayılı ilamları, ----Bam ---- HD,----, zararın ne şekilde oluştuğunu konusunda ispat külfeti üzerinde olan davacının munzam zararın varlığını somut deliler ile ispatlayamadığı, kendine özgü şekilde açık ve somut bir zararın varlığını...
Bunun dışında alacaklının uğradığı zarar, temerrüt faizinin üstünde gerçekleşmiş olması durumlarında ise davada uygulanması gereken B.K.nun 105. maddesi gündeme gelir. B.K.nun 105. maddesi kaynağı ne olursa olsun temerrüt faizi yürütülebilir nitelikte olmak koşuluyla bütün para borçlarında uygulanma imkanına sahiptir. Munzam zarar borcunun hukuki sebebi, asıl alacağın temerrüde uğraması ile oluşan hukuka aykırılıktır. Kural olarak munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanamayan zararını, zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlüdür. Alacaklı, borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olduğunu ispatla yükümlü değildir. Borçlu ancak temerrüdündeki kusursuzluğunu kanıtlama koşuluyla sorumluluktan kurtulabilir....
Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/147 E. sayılı dosyası ile açtıkları tazminat davasının sonunda davanın kabulüne karar verildiğini, Mahkeme kararı ile hükme bağlanan alacak için icra takibi başlattıklarını ve toplam 40.051.844,03 TL tahsil ettiklerini, müvekkillerinin davalı bankadan olan alacağının 15 yıl sonra ödenmiş olması nedeniyle yüksek miktarda munzam zararlarının oluştuğunu ileri sürerek Mahkemece belirlenecek munzam zarar alacağının şimdilik 1.000,00 TL'sinin avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsilini talep etmiştir. II....
davayı kabul manasında olmamak üzere; davacı tarafın munzam zarar talebi soyut iddialara dayanmakta olup, başvuranın aşkın zarara uğradığı ispat edilmediğinden talebin reddi gerekmektedir.hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere davacının munzam zarar talebinde bulunabilmesi için iddia konusu alacak bakımından müvekkili şirketçe kusurlu olarak geç ödeme yapılmış olması gerekmektedir. oysaki konu dosyada davacı tarafa dava öncesinde ödeme yapılmış olup, müvekkili şirketin herhangi bir kusuru bulunmadığını, munzam zararın tazmin edilebilmesi için borçlunun kusurlu olması gerekmekte olduğunu beyan ederek yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER: ----- esass sayılı dosya sureti, Dava ve cevap dilekçesi ile tüm dosya kapsamı. DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE: Dava, TBKnın 122.maddesine dayalı munzam zarar istemine ilişkindir....
Bu nedenle ... 20.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/515 Esas ve 2008/33 Karar sayılı ilâmının kesinleşmesi beklenerek davacının ne miktar alacağının olduğu ve bu alacak miktarına ödenmesi gereken faiz miktarı da dikkate alınarak munzam zarardan doğan olacak miktarı hesaplanmalıdır. Bu hesapla yapılırken de, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmalıdır. Davacı şirket adına borçlandığı iddia edilen şirket ortakları hakkındaki icra takibi nedeniyle yapılan faiz ödemelerinin ve kredi kartı borç ödemeleri nedeniyle talep edilen munzam zararın, borçlanmanın şirket adına yapıldığı kanıtlanamadığından; ayrıca ticari itibar kaybı nedeniyle istenilen kar kaybı talebi de munzam zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden reddi gerekir. Munzam zarar olarak talep edilen ve mahkemece hüküm altına alınması gereken masraf hesap edilirken, yapılan masrafın gerçek miktarı güncelleme yapılmadan dikkate alınmalı ve bu miktara ayrıca KDV ilave edilmemelidir....
Davalılar vekili asıl davada, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunarak hesabın vadesiz döviz hesabı olduğunu, munzam zararın kanıtlanamadığını, alacağın çalışanın haksız fiili nedeniyle doğduğundan ticari iş olmadığını, ticari faiz oranında munzam zararın talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davacılar vekili birleşen davada, munzam zarar alacağı nedeniyle müvekkili tarafından 07.06.2007 tarihinde açılan munzam zarar alacağı dosyasında müvekkilinin munzam zarar alacağının mahkemece 23.821,47 TL olarak tespit edildiğini, bozmadan sonra ıslah olamayacağından işbu ek davanın açılması zaruretinin doğduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması koşulu ile 17.721,47 TL'nin ilk dava tarihi olan 07.06.2007 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faiziyle tahsil edilerek davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir....
davacının bu durumda munzam zararının da 147,14 litre farkın 1,87 TL litre fiyatı ile çarpımı neticesinde bulunan 275,15 TL munzam zararının oluştuğu ve bu durumda, davacının davasının ispatlanan bu munzam zarar üzerinden kabulü ile ispatlanamayan aşan kısma dair talebinin reddi gerektiği anlaşıldığından, açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ...” karar verilmiştir....
İstinaf Sebepleri Davacı; ... meslek erbabı olduğu ve ticaretle uğraştığını, 12.12.1990 tarihinde alacağı temlik alırken tamamen dosyanın tahsil kabiliyetine duyduğu ... dolayısı ile aldığını, uyuşmazlık konusu alacağı temlik aldığı tarihte tahsil edebilseydi çok farklı alanlarda kullanabileceğini, işini büyütebileceğini veya yatırım yapabilir durumda olacağını, alacağın ticaret hayatında kullanılacağının hayatın olağan akışı ile uyumlu olduğunu, karar verilirken munzam zarara ilişkin hiçbir tespit yapmaksızın davanın reddedildiğini, enflasyon, devalüasyon olup olmadığı, paradaki değişiklikler, munzam zarar talep edenin yaşam koşulları gibi değişikliklerin bütün ayrıntısı ile dikkate alması gerektiğini, munzam zarar koşullarının oluştuğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasını istemiştir. C....