Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak; -Taşınmaz üzerinden geçen davaya konu ENH'ye ilişkin daha önce acele el koyma kararı verilmiş ve acele el koyma bedeli bankaya bloke edilmiştir. Bu duruma göre davaya konu tazminat bedeli, acele el koyma bedelinin mahsubundan sonra geriye kalan miktar olup, acele el koyma bedelinin de dahil olduğu miktara yasal faiz yürütülmesi durumunda davacı taraf yararına haksız kazanç sağlanmış olacaktır....

Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine, 17.10.2000 tarihinde açılan kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat davasının 2942 sayılı Yasa'nın 38. maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği ve bu hükmün de Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından önce 06.01.2002 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Sözü edilen kararın kesinleşmesinden sonra davacı taraf bu kez aynı yer hakkında müdahalenin men'i ve kal davasını açmıştır. 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası'nın 38. maddesinde; idare tarafından kamulaştırmasız el konulan taşınmazın, fiilen el koyma tarihinden itibaren 20 yıllık sürenin geçmesi halinde, taşınmazın malik zilyet veya mirasçılarının her türlü dava haklarının düşeceği öngörülmüştür. Söz konusu Kamulaştırma Yasası'nın 38. maddesi hak düşürücü süreyi içermekte olup, bu husus kamu düzenine ilişkindir....

    Dosya içeriğindeki tüm bilgi ve belgeler incelendiğinde dava konusu 2836 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davalı idare tarafından 1976 yılında kamulaştırma işleminin yapıldığı ve kamulaştırma evrakının noter aracılığıyla kamulaştırma tarihindeki taşınmaz malikleri olan ..., ... ve ...'e 01.07.1977 tarihinde tebliğ edildiği, kıymet takdirinin yapıldığı, maliklerin süresinde herhangi bir yargı yolu başvurusunda bulunmadığı anlaşılmıştır. Taşınmazın kamulaştırma tarihindeki malikleri tarafından kamulaştırma işleminin tebliğine rağmen süresi içinde bedel artırım davası açılmadığından kamulaştırma işlemi kesinleşmiş olup, taşınmazla ilgili kamulaştırmasız el koyma nedeniyle dava açma hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

      Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gözönüne alınarak somut olay değerlendirildiğinde; takibe konu el koyma nedeniyle tazminat ilamının karar tarihi 20.04.2011 olup, 30.06.2010 tarihinden sonraki bir tarih ise de idarenin taşınmaza fiilen el koyma tarihinin 1987 olduğu idarenin kabulünde olup, 5999 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen Geçici 6. maddenin haciz yasağı ile ilgili 10. fıkrasının el koyma tarihinin 1983 sonrasına ait olması nedeniyle somut olayda uygulanma olanağı bulunmamaktadır. 13.02.2011 tarihli 6111 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesinin birinci fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş yıl süreyle geçerli olmak üzere; 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6 ncı maddesi hükmü, 4/11/1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanır.” hükmü düzenlenmiş ve somut olayda idarenin fiilen el koyma tarihi 1987 olup anılan maddenin kapsamına...

        Dava konusu taşınmaza ilişkin idarenin Kamulaştırma Kanununun 27.maddesi uyarınca acele el koyma talep ettiği ve 17.06.2011 tarihinde mahkemece el koyma kararı verildiği anlaşıldığından, davalı idarenin bu durumda haksız el atmasından bahsedilemeyeceğinden ecrimisil talebinin reddine karar verilmesi gerektiği , Bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, Davalı idare vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile, 5. Hukuk Dairesinin 07.06.2016 gün ve 2015/22255 Esas 2016/11409 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına karar verildikten sonra işin esasının incelenmesinde; Dava ve birleştirilen dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ile ecrimisil istemine ilişkindir. Mahkemece, kamulaştırmasız el atma davası yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin ise kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir....

          Dava konusu taşınmaza ilişkin idarenin Kamulaştırma Kanununun 27.maddesi uyarınca acele el koyma talep ettiği ve 17.06.2011 tarihinde mahkemece el koyma kararı verildiği anlaşıldığından, davalı idarenin bu durumda haksız el atmasından bahsedilemeyeceğinden ecrimisil talebinin reddine karar verilmesi gerektiği , Bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, Davalı idare vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile, 5. Hukuk Dairesinin 07.06.2016 gün ve 2015/23609 Esas 2016/11408 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına karar verildikten sonra işin esasının incelenmesinde; Dava ve birleştirilen dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ile ecrimisil istemine ilişkindir. Mahkemece, kamulaştırmasız el atma davası yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin ise kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir....

            Başkanlığına ait olup olmadığı, buranın otopark olarak işletilip işletilmediği ve kim tarafından otopark olarak kullanıldığı, el koymanın kalıcı bir el koyma olup olmadığı, hangi kamu amacına hizmet ettiği araştırılarak söz konusu el koymanın davalı ......

              Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK’nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, İdarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır....

                Hemen belirtilmelidir ki, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davalarında, dava tarihine göre belirlenen taşınmaz bedelinin tahsiline ve bu tarih itibariyle faize hükmedildiğinden; mal sahibinin kamulaştırmasız el koymaya dayalı tazminat davası ile birlikte ve ya ayrıca, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat dava tarihinden geriye doğru süre için ecrimisil davası açabileceği, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat dava tarihinden geriye doğru belirlenen ecrimisilin hüküm altına alınması gerekeceği tazminat dava tarihinden sonraki dönem için yasal faize hükmedilmesi sebebi ile ayrıca ecrimisil davası açılamayacağı kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece, dava konusu 13 parsel sayılı taşınmazın yol olarak kullanılan 5259,14 m²'lik bölümü yönünden kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat dava tarihinden sonraki döneme ilişkin olarak, 2007 , 2008, 2009, 2010 ve 2011 yılları için belirlenen toplam 5.268,30 TL ecrimisilin hüküm altına alındığı görülmektedir....

                  Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/217 Esas 2017/455 karar nolu dosyası ile acele el koyma kararı alındığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından; " Dosya içerisinde yer alan Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/217 E. Sayılı Acele el koyma davasının incelenmesinde dava konusu parsele yönelik acele el koyma davasının 08/03/2017 tarihinde açıldığı ve 17/05/2017 tarihinde karar verildiği, Yargıtayın yerleşik uygulamalarına göre acele el koyma davalarının neticelenmesinden sonra 6 aylık makul süre içerisinde idare tarafından bedel tespiti ve tescil davasının açılmaması halinde kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açılabileceğinin, iş bu davanın 12/06/2017 tarihinde acele el koyma davasının karara bağlanmasından yaklaşık 1 ay sonra açılması nedeni ile makul sürenin dolmadığı gerekçesi ile davanın reddine " Karar verilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu