Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2022/351 Esas, 2023/269 Karar Taraflar arasındaki kamulaştırma bedelinin geç ödenmesi nedeniyle uğranılan munzam zararın tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu...Mahallesi 103 ada 145 parsel taşınmazın maliki olduğunu, davalı idare tarafından kamulaştırma kararı verildiğini, tarafların uzlaşamaması üzerine... 1....
Uyuşmazlık konusunun temelini oluşturan aşkın (munzam) zarara ilişkin olarak 6098 sayılı TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....
Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın (somut olayda kamulaştırma bedelinin) gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Açıkçası alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır....
Bu ise mümkün değildir demek suretiyle munzam zarar şartlarının bu haliyle bulunmadığını içtihat etmiştir .-------sayılı ilamı ile "... ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez. Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır" denilmek suretiyle aynı hususlar etraflıca açıklanmıştır....
Mahallesi 103 ada 21 parsel sayıl taşınmaz hakkında, davalı kurumun bölgede yürüttüğü gölet projesi kapsamında kamulaştırma kararı alındığını, pazarlık aşamasında bedelde anlaşılamamasının ardından davalı kurumca Kemalpaşa 1.Asliye Hukuk Mahkemesinde 28.03.2014 tarihinde bedel tespiti ve tescil davası açıldığını, dava öncesi davalı kurumca teklif edilen kamulaştırma bedelinin 85.957,86 TL olduğunu, Yargıtay bozması sonrası verilen ve 27.01.2021 tarihinde kesinleşen karara göre, kamulaştırma bedelinin 28.03.2014 dava tarihi itibarı ile 371.157,09 TL olarak tespit edildiğini, yapılan yargılama neticesinde müvekkilinin taşınmazın gerçek bedeline kavuşsa da uzayan yargılama neticesinde alacağına geç kavuşmuş olması ve bedele hükmedilen faizin de yaklaşık 8 yıl süren süreç içerisinde paranın reel alım gücünde meydana gelen değişim sebebiyle yetersiz kalmasından dolayı munzam zarar oluştuğunu ileri sürerek geç ödemeden oluşan munzam zararının dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte ödenmesini...
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder." şeklindedir. Munzam zarar, alacağını vaktinde borçludan alamayan alacaklının malvarlığında iradesi dışında meydana gelen ve temerrüt faizinin üzerinde bulunan zararı ifade etmektedir. Munzam zararın tazmini için munzam zarar ile borçlunun temerrüdü arasında uygun illiyet bağının mevcut olması, borçlunun kusursuzluk kanıtı getirememiş olması gerekir. Ayrıca alacaklı uğradığı bu zararı ispat etmek zorundadır. Soyut olarak alacağın zamanında ödenmemesi nedeniyle munzam zarara uğranıldığı iddiası munzam zararın tazmini için yeterli değildir. Yine ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklar tek başına munzam zararın ispatı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla davacının munzam zarara uğradığını genel ekonomik koşullar dışında somut vakalarla ispatlaması gerekir....
Borçlar Kanunu'nun bu hükmünde yer alan zarar doktrinde "munzam zarar ------ olarak adlandırılmaktadır. Buna göre, alacaklının malvarlığında iradesi dışında meydana gelen ve temerrüt faizinin üzerinde bulunan zarara munzam (ek) zarar denir. Zararın temerrüt faizinin üzerinde kalan kısmı munzam zaran oluşturur. Munzam zarann değişik şekilleri söz konusudur....
Borçlar Kanunu'nun bu hükmünde yer alan zarar doktrinde "munzam zarar ----- olarak adlandırılmaktadır. Buna göre, alacaklının malvarlığında iradesi dışında meydana gelen ve temerrüt faizinin üzerinde bulunan zarara munzam (ek) zarar denir. Zararın temerrüt faizinin üzerinde kalan kısmı munzam zaran oluşturur. Munzam zarann değişik şekilleri söz konusudur....
İsviçre ve Alman doktrininde, enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalmaların, alacaklı bu yüzden bir zarara uğradığını somut olarak ispat etmediği sürece, munzam zarar olarak talep edilemeyeceği kabul edilmektedir.Doktrinde munzam zararın ispatı konusunda varılan sonuçlar yargı içtihatlarında da kabul edilmektedir. Hatta, ---- kararlarında, munzam zararın ispatı konusunda çok titiz davranıldığı, bunun için alacaklının bazı somut olguları ispat etmesinin arandığı görülmektedir. Gerçekten de ----, enflasyonu munzam zarar olarak kabul etmemektedir....
Borçlar Kanunu'nun bu hükmünde yer alan zarar doktrinde "munzam zarar " olarak adlandırılmaktadır. Buna göre, alacaklının malvarlığında iradesi dışında meydana gelen ve temerrüt faizinin üzerinde bulunan zarara munzam (ek) zarar denir. Zararın temerrüt faizinin üzerinde kalan kısmı munzam zaran oluşturur. Munzam zarann değişik şekilleri söz konusudur. Bunlar arasında en önemlisi; borçlunun temerrüdü tarihinden borcunu ödediği tarihe kadar, para değerindeki kaybın yasal temerrüt faizi oranından fazla olmasıdır....