Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/122 D.İş sayılı dosyası kapsamında 13/09/2017 tarihinde acele el koyma istendiği, mahkemece yapılan keşif sonucunda düzenlenen 06/11/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporu ile acele el koyma bedelinin 1.177.029,74 TL olarak belirlendiği, mahkemece 05/02/2019 tarihli karar ile acele el koyma kararı verildiği, davacı tarafından makul sürede kamulaştırma bedel tespiti davası açılmadığı gerekçesiyle 08/08/2018 tarihinde kamulaştırmasız el atma tazminat davası açıldığı ve bu davanın halen derdest olduğu, acele el koyma bedelinin ise 08/02/2019 tarihinde hak sahibine ödendiği, davacının "06/11/2017 tarihinde tespit edilen bedelin yaklaşık 2 yıl sonra 08/02/2019 tarihinde ödenmesi nedeniyle bu bedele faiz işletilmesi gerektiği" gerekçesiyle eldeki faiz alacağı davasını açtığı, ilk derece mahkemesince ise "2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. Maddesine 6459 Sayılı Yasanın 6....
Davalı idare vekili; 6830 sayılı İstimlak Kanununun 13.maddesinde öngörülen tüm mercilerden adres araştırması yapan müvekkilinin kamulaştırma işlemini davalıya ilanen tebliğ ettiğini, tebliğ tarihine göre 30 günlük hak düşürücü sürede bedel artırım davası açmayan davacının kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat istemiyle açtığı davanın dinlenemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir....
Dava konusu taşınmazlara ilişkin idarenin Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele el koyma talep ettiği ve 2008 tarihinde bedeli karşılığı Mahkemece acele el koyma kararı verildiği anlaşıldığından, davalı idarenin bu durumda haksız el atmasından bahsedilemeyeceği, bu nedenle de acele el koyma tarihinden itibaren istenilen ecrimisil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 05/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/09/2022 NUMARASI : 2021/309 ESAS 2022/382 KARAR DAVA KONUSU : Kamulaştırmasız El Atma Nedeniyle Tazminat KARAR : Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının maliki olduğu Denizli İli Honaz İlçesi Kocabaş Mah. 685 ve 687 sayılı parsellere davalı tarafça Denizli-Aydın otobanı yol yapım çalışmaları nedeniyle el atıldığını ve arazideki arpa ve buğday mahsulü kaldırılmadan yol yapım çalışmalarına başlanılarak taşınmazların kullanılamaz hale getirildiğini, davacıya herhangi bir kamulaştırma bedeli ödenmediğini, davalının haksız işgali nedeniyle davacının taşınmazlarında tasarrufta bulunamadığını, usulüne uygun kamulaştırma yapılmaksızın taşınmazlara fiilen el atılması nedeniyle davacı adına tescilli tapunun iptali ile davalı adına tesciline, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 100.000,00- TL kamulaştırma bedelinin ayrıca el atma tarihinden itibaren 1.000,00- TL ecrimisil bedelinin işleyecek yasal...
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK.nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği, bu haliyle İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır....
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK.nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği, bu haliyle İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır....
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK.nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği, bu haliyle İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır....
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK.nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği, bu haliyle İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açıktır....
Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine, 17.10.2000 tarihinde açılan kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat davasının 2942 sayılı Yasa'nın 38. maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği ve bu hükmün de Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından önce 06.01.2002 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Sözü edilen kararın kesinleşmesinden sonra davacı taraf bu kez aynı yer hakkında müdahalenin men'i ve kal davasını açmıştır. 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası'nın 38. maddesinde; idare tarafından kamulaştırmasız el konulan taşınmazın, fiilen el koyma tarihinden itibaren 20 yıllık sürenin geçmesi halinde, taşınmazın malik zilyet veya mirasçılarının her türlü dava haklarının düşeceği öngörülmüştür. Söz konusu Kamulaştırma Yasası'nın 38. maddesi hak düşürücü süreyi içermekte olup, bu husus kamu düzenine ilişkindir....
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gözönüne alınarak somut olay değerlendirildiğinde; takibe konu el koyma nedeniyle tazminat ilamının karar tarihi 20.04.2011 olup, 30.06.2010 tarihinden sonraki bir tarih ise de idarenin taşınmaza fiilen el koyma tarihinin 1987 olduğu idarenin kabulünde olup, 5999 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen Geçici 6. maddenin haciz yasağı ile ilgili 10. fıkrasının el koyma tarihinin 1983 sonrasına ait olması nedeniyle somut olayda uygulanma olanağı bulunmamaktadır. 13.02.2011 tarihli 6111 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesinin birinci fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş yıl süreyle geçerli olmak üzere; 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6 ncı maddesi hükmü, 4/11/1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanır.” hükmü düzenlenmiş ve somut olayda idarenin fiilen el koyma tarihi 1987 olup anılan maddenin kapsamına...