Yine munzam zararın tazmin edilebilmesi için davacı - zarar gördüğünü iddia edenin uğranılan zararın varlığı ile miktarının kanıtlanması gerektiği, bu zarar kanıtlandığı takdirde borçlunun ancak kendisinin geç ödemeden kaynaklı hiçbir kusurunun bulunmadığını ispat etmesi halinde zararı ödeme yükümlüğünün ortadan kalkacaktır.----------------- sayılı kararına göre; Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez....
O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır....
Zarar kanıtlandığı takdirde borçlu, ödemenin geç yapılmasında kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlaması halinde bu zararı ödeme yükümlülüğünden kurtulabilir. O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; Dava, davacı tarafın alacağını geç tahsil etmesi nedeniyle munzam zararının davalıdan avans faizi ile tahsili istemli açtığı davadır. Munzam zarar, borçlu temerrüte düşmemiş ve borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Munzam zarardan sorumluluk, borçlunun temerrüte düşmekteki kusuruna dayanan bir sorumluluk olup kural olarak munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüte uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını, zarar ile borçlunun temerrütü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlüdür. Dava, miktar itibari ile basit yargılama usulüne tabi davalardandır....
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, hayat sigortası genel şartlarında ve dövize endeksli yaşam sigortası özel şartlarında, iştira bedelinin ödenmesi hususunda özel bir form doldurulması yönünde düzenleme getirilmediği, davacının bedelin ödenmesini talep etmesinden sonra şartlarda da açıkça düzenlenmeyen formun doldurulmamasından dolayı ödeme yapılmaması yerinde olmayıp davalı sigorta şirketinin geç ödemeden sorumlu olduğu, davacının, geç ödemeden kaynaklı faizden fazla zararları olduğunu belirterek munzam zararının da karşılanmasını istediği, davacının munzam zararını talep etmekte haklı olduğu, borçlunun temerrüdü ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunduğu, davalının kusuru ile geç ödeme yaptığı ve munzam zarardan kurtulmak için kusurlu olmadığını ispatlayamadığı, dolayısıyla faizle karşılanamayan bu zarardan da sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 6.570,79 TL geç ödemeden kaynaklı faiz ve 8.259,66 TL munzam zarar olmak üzere...
Bu bağlamda aşkın (munzam) zarar alacaklısı, TBK’nın 122. maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle kaynağı ne olursa olsun evvela bir alacağı olduğunu, borçlunun temerrütte bulunduğunu, illiyet bağını ve bu alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazançlardan oluşan zararını kanıtlamak durumundadır. Aşkın (munzam) zararın talebinde varlığı iddia olunan zararın, yine alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. Başka bir anlatımla, alacaklı tarafça aşkın (munzam) zarar olgusu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin geç ödenmesi nedeniyle uğranılan zarar 5.909,78 YTL'nin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/151 esas sayılı menfi tespit davasına konu 11 adet bononun geç tahsili nedeniyle açmış olduğu maddi tazminat(munzam zarar) ve manevi tazminat taleplerinin hak düşürücü sürenin dolması nedeni ile reddine, 2- Davacının; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/151 esas sayılı dosyası ile birleşen İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2005/511 esas sayılı davasına konu 31/10/2002 tarihli 150.000,00-USD bedelli bononun geç tahsili nedeniyle açmış olduğu maddi tazminat(munzam zarar) talebinin kısmen kabulüne ve manevi tazminat talebinin reddine, 3- Davacının; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/151 esas sayılı dosyası ile birleşen Bakırköy 4....
Asliye Ticaret Mahkemesi Tarihi :04.03.2014 Numarası :2010/217-2014/109 Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, munzam zarar nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, ödenmeyen hakediş bedeli ve haksız kesilen gecikme cezası nedeniyle oluşan toplam 71.355,22 TL alacağın tahsili için Ankara 17....
Kanun maddesinde öngörülen alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararın ödenebilmesi için, uğranılan zararın varlığı ile miktarının da kanıtlanması gerektiği, bu zarar muayyen paranın gününde ödenmemesinden doğan zarar olup davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekmektedir. Burada kanıtlanacak olguların; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olduğu, davacının belirtildiği şekilde bir zararı da ispatlayamadığı değerlendirilmiştir.Tüm dosya kapsamı, Kanun maddesi,---- birlikte değerlendirildiğinde, davacının yukarıda açıklandığı şekilde dava konusu ettiği munzam zararı ispatlayamadığı değerlendirildiğinden davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....