Kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir....
Davalı/alacaklı vekili cevap dilekçesinde; senedin teminat senedi olmadığını, senet üzerinde teminat senedi olduğuna dair bir kayıt bulunmadığını, Pınarhisar Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/200 esas sayılı dosyasının mahkemenin inceleme konusunu aştığını, bu davada davacı haksız olarak iş akdinin feshedildiğini ileri sürse de aslında iş akdinin istifa yoluyla sonlandığını, davacının iddialarının çeliştiğini, bir yandan hırsızlık olayı nedeniyle senetlerin alındığını ileri sürmesine karşın diğer yandan işçi ve işveren ilişkisi nedeniyle senetlerin zorla alındığını ileri sürdüğünü, senedin işçi işveren ilişkisinden kaynaklanmadığını, iş hukukuna ilişkin hükümlerin bu davada uygulanamayacağını, senedin kambiyo vasfına haiz olduğunu, davacının tanık dinletme talebine muvafakatleri olmadığını belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi K A R A R Asıl ve birleşen dosyada şikayetçi vekilleri, şikayet olunanın takibinin kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olmasına karşın takibe dayanak tutulan senette tanzim yeri bulunmadığını ve bu itibarla senedin bono niteliğine haiz olmadığını ileri sürerek şikayet konusu sıra cetvelindeki şikayet olunanın 1. sıradaki yerinin iptali ile şikayet olunana ayrılan payın alacağı oranında müvekkillerine ödenmesini istemiştir. Şikayet olunan vekili, şikayetin reddini savunmuştur....
İcra mahkemeleri, şikâyet ve itirazları belli bir usule uyarak yargılayan ve objektif hukuk kurallarını şikayet ve itirazlara uygulamak suretiyle bunları takip hukuku bakımından kesin hükme bağlayan mahkemelerdir. Bu mahkemeler, takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevini yerine getirirken, kural olarak tanık dinleyemeyeceklerinden dar (sınırlı) yetkili olup, sahtelik iddiasını inceleme yetkileri de genel mahkemeye göre daha kısıtlıdır. Genel mahkemeler, senetteki sahtelik iddiasını, Hukuk Muhakemeleri Kanununun verdiği yetkiyle daha detaylı bir biçimde inceleme olanağına sahip bulunmaktadırlar. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, anılan itirazın, icra mahkemesince aynı Yasanın 169/a maddesi uyarınca incelenerek sonuçlandırılması gerekir. Somut olayda, borçlu, takibe dayanak senetteki imzasını inkar etmemiştir.Kaldı ki ... C.Başsavcılığı’nın 2015/10318 sor. sayılı dosyasında alınan ......
İcra Müdürlüğü'nün 2020/25705 esas sayılı dosyasının UYAP ortamından ve fiziki olarak detaylı incelenmesinde; 03/12/2020 tarihinde takip açılırken alacaklı vekili tarafından takip türünün kambiyo senetlerine özgü haciz yolu olarak girildiği, bu doğrultuda ödeme emrinin 03/12/2020 ve 08/12/2020 tarihlerinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılacak takip türüne göre düzenlenmesine rağmen, bu ödeme emirlerinde usuli eksiklikler olduğundan talep üzerine yeniden 17/12/2020 tarihinde ödeme emri düzenlenildiği, fakat müdürlükçe bu sefer sehven ilamsız takip türünün seçildiği, buna ilişkin 03/02/2021 tarihinde verilen kararla yeniden kambiyo takibi olarak ödeme emri düzenlenildiği, tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda alacaklı tarafın kambiyo takibi olarak başlattığı takipte herhangi bir usuli hata olmadığı müdürlük hatasının alacaklıya yüklenemeyeceği, müdürlüğün de yeniden ödeme emri tebliğe çıkarmak suretiyle hatasından döndüğü, takibin iptal edilmesini gerektirecek bir nedenin...
Borçlunun, kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi, İİK'nun 16. maddesi anlamında bir "şikayet" olup, aynı Yasa'nın 16/l. maddesi gereğince, bu şikayetin, işlemi öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapılması gerekir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, İİK'nun 168/3-4-5. maddeleri gereğince, takibe konu senedin kambiyo vasfında olmadığına yönelik şikayet ile imzaya ve borca itirazın yasal beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen gözetilmelidir....
“Yabancı unsur, herhangi bir hukuki olay veya işlemi, hakimin mensup olduğu devletin hukuk düzeni dışında, en az bir veya daha fazla hukuk düzeni ile irtibatlı hale getiren unsurdur. ….Vasıflandırmaya ilişkin genel prensibi uyguladığımızda, öncelikle bir belgenin kambiyo senedi, dolayısıyla kıymetli evrak niteliği taşıyıp taşımadığı, hakimin hukukuna ve gerektiğinde mukayeseli hukuka göre tespit edilecektir. Hakim, bunu yaparken, senedin kendi hukukunda kabul edilen kıymetli evrak ve kambiyo senedinin müşterek özelliklerini taşıyıp taşımadığına bakmalı; yoksa poliçe, bono veya çek için kendi hukukunun öngördüğü tüm şartların ve özellikle şekil şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine bakmamalıdır [15]” (Yrd. Doç. Dr. Mesut Aygün, AÜHFD, 61 (3) 2012:925-972/sayfa 929-933). 5718 sayılı Kanunun 2/1. maddesinde; hakimin, Türk kanunlar ihtilafı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukukunu re’sen uygulayacağı belirtilmiştir....
nun 170/a maddesinde; "Borçlu,alacaklının bu fasıl hükümlerine göre takip hakkı olmadığını 168 inci maddenin 3 üncü bendine göre şikayet yolu ile ileri sürebilir. İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir. (Ek: 9/11/1988 - 3494/34 md.) Her ne suretle olursa olsun, imza inkarı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz. " hükmüne yer verilmiştir....
Maddesinde, temyiz sebepleri maddi hukuka ilişkin temyiz sebepleri ve usul hukukuna ilişkin temyiz sebepleri olarak gösterilmiştir. Usul hukukuna ilişkin temyiz sebepleri ise mutlak bozma sebepleri ve nispi bozma sebepleri olarak ikiye ayrılır. Bir kararın usul hukukuna ilişkin nispi bozma sebeplerine göre bozulabilmesi için usul hukukuna ilişkin bozma sebebinin kanundaki ifade ile “kusur ve hatanın lahik olan hükmü tağyir edecek derecede” bulunması gerekir. Yani, usul hukukuna ilişkin aykırılığın verilen hükmü etkileyecek nitelikte olması gerekir. (Bakınız: Özekes M., Pekcanıtez Usul, Medeni Usul Hukuku, 15. Baskı, 2017, s. 2346-2356) Somut olayda; peşin harç eksik yatırılmış, bu durum davalının itirazına uğramamış ve hâkim tarafından da dikkatten kaçırılmış ancak nihai kararda nispi karar harcı hüküm altına alınmıştır....
kesinlikle davaya konu senedin kambiyo senedi olduğuna dair bir kabullerinin olmadığını, senede karşı hem şikayet hem de borca itiraz yoluna gidilmesini yasaklayan bir yasal düzenleme bulunmadığını, bu bakımdan mahkemece şikayet yönünden davanın kabulüne karar vermesi gerekirken reddine karar vermesi hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir....