Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava,uygulama kadastrosuna itiraz davasıdır. Yerel Mahkemece, davacının hissedarı olduğu dava konusu taşınmazdaki diğer mirasçılarının tamamının muvafakatlarını almadan ya da davaya katılımlarını sağlamadan dava açamayacağı gerekçesiyle aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Şöyle ki; eldeki dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesine dayalı olarak yapılan uygulama kadastrosuna itiraz davası niteliğindedir....

Bu durumda, davacının tesis ve uygulama kadastrolarına göre davalıya ait çekişmeli taşınmaz içinde kalan bölümün kendisine ait olduğuna ilişkin iddiası göz önüne alındığında dava her ne kadar uygulama kadastrosuna itiraz edilerek açılmış olsa da, uyuşmazlığın mülkiyete ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....

    DELİLLER: Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, çekişmeli taşınmaza ait kadastro tutanağı, tapu kaydı, yapılan keşif, alınan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı. GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava dilekçesinde ki açıklamaya göre dava, Kadastro Kanunu'nun 22. maddesi uyarınca açılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir....

    Kadastro mahkemesince bakılacak dava türleri 3402 sayılı Yasa'nın 26. maddesinde gösterilmiş olup, 6831 sayılı Yasa'nın 11. maddesine göre bu davalar dışında, otuz günlük askı süresi içinde açılan orman sınırlaması ve 2/B madde uygulamasına itiraz davaları da kadastro mahkemesinde görülüp sonuçlandırılır. Bu nedenlerle tescil davasında asliye hukuk mahkemesi, orman kadastrosuna itiraz davasında ise kadastro mahkemesi görevlidir. Görev yönü kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında, (temyiz aşaması da dahil olmak üzere) resen gözetilmesi zorunludur....

      Somut olayda öncelikle tartışılması gereken husus, davanın bölgede 2016 yılında yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğin de mi olduğu yoksa mülkiyet hakkına ilişkin bir tapu iptal ve tescil istemine mi ilişkin olduğudur. Buna göre; her ne kadar mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de, davacının iddiasını ileri sürüş biçimi, dava dilekçesinde açıkça taşınmazın 2016 yılında kadastro çalışmasına tabi tutulduğunu ve tespit sonucu 30.75 m2 olarak tescil edildiğini öne sürmesine ve özellikle Kadastro Müdürlüğü'ne husumet yönelterek dava açılmış olması karşısında istem, uygulama kadastrosuna itiraz istemine ilişkin olup, mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmesi isabetsizdir....

      Her ne kadar Yüksek Mahkemenin önceki içtihatları aksi yönde olsa da, son dönem içtihatlarında bu konuda değişikliğe gidilmiş ve her bir hissedarın tek başına uygulama kadastrosuna itiraz davasını açabileceği kabul edilmiştir. (Emsal nitelikte Yargıtay 8.HD'nin 30.09.2021 tarih ve 2021/11609 Esas, 2021/9846 Karar sayılı kararı) Dolayısıyla, uygulama kadastrosuna itiraz davalarının tüm hissedarlar tarafından birlikte açılmasına gerek bulunmayıp, hissedarlardan biri yada bir kaçının da tek başına iş bu davayı açması mümkündür. Hal böyle olunca, Yerel Mahkemenin uygulama kadastrosuna itiraz davasının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin kararı hukuka aykırı bulunmaktadır....

      Kadastro Mahkemesinin 2015/11 Esas, 2016/20 Karar sayılı 02.12.2016 tarihli kararının 6100 sayılı HMK'nin 353/(1)-b.2. maddesi gereğince kaldırılmasına, dava konusu taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/2-a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastro tespitleri yasa ve yönetmeliklere uygun olarak yapıldığından davacının uygulama tespitine itiraz davasının reddine, taşınmazların uygulamam tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline, davacının, dava konusu parsellerin orman tahdit sınırları içinde kalan kısımlarının orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline ilişkin davası mülkiyete ilişkin olduğundan ve Kadastro Mahkemesinde görülmesi mümkün olmadığından ......

        Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ..., Merkez, ... mahallesi 3261 ada 1 parsel (eski 2241 parsel) sayılı taşınmaz hakkında açılan yenileme kadastrosuna itiraz davasının reddine, 22/2-a uygulama tutanağının tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, aynı taşınmaz hakkında açılan orman kadastrosuna itiraz ve 2/B çalışmalarına itiraz davasının kısmen kabulü ile fen ve orman bilirkişisi raporlarında (A) harfi ile gösterilen 648,11 m² miktarındaki kısmın orman olduğunun tespitine, 73 nolu Orman Kadastro Komisyon Başkanlığının orman sınırları dışına çıkarılma işleminin iptaline ve orman sınırları içersine alınmasına, kalan kısım olarak gösterilen 4970,56 m² miktarındaki kısmın orman olmadığının tespitine, 73 nolu Orman Kadastro Komisyon Başkanlığının orman sınırları dışına çıkarılma işlemi doğrultusunda orman sınırları dışında bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir....

          Dosya arasında bulunan 01.08.2017 tarihli Tapu Müdürlüğü yazısına ekli kadastro tutanağından, çekişmeli 313 ada 109 parsel (eski 2748 parsel) sayılı taşınmaz hakkında 25.02.2013 tarihinde yapılan ve 24.04.2013 ila 24.05.2013 tarihleri arasında ilan edilerek 25.05.2013 tarihinde kesinleşen uygulama kadastrosu yapıldığı görülmektedir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacıların davasının tesis kadastrosuna itiraz niteliğinde olmayıp, uygulama kadastrosuna itiraz niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; uygulama kadastrosuna karşı süresinde açılmış olan dava hakkında Mahkemece; işin esasına girilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 21.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            itiraz davalarında husumetten ret kararının kanunda belirlenen duruşma yapılmadan karar verilebilecek hallerden olmadığı, öte yandan davanın, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğinde olduğu, bu tür davalarda husumetin, itiraz edenin taşınmazları aleyhine yapılan tespit sonucunda, yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerektiği, ancak; uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüzölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların bulunmaması halinde ise Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek de dava açılabileceği, bu hususun aydınlığa kavuşturulabilmesi için de öncelikle mahallinde keşif ve uygulama yapılarak davacıya ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan azalmanın hangi nedenden kaynaklandığının uzman fen bilirkişi raporuyla yöntemince saptanması gerektiği belirtilerek, Mahkemece öncelikle yukarıda değinildiği üzere taraflar usulünce davet edilerek kanunda...

              UYAP Entegrasyonu