Uygulama kadastrosunun açıklanan bu niteliği itibariyle, tespite itiraz şeklinde açılacak davalarda, mülkiyet uyuşmazlıklarına girilmeden, ilk tesis kadastrosuyla oluşturulan haritanın zemin ile uyumsuzluğunun neler olduğu, bu uyumsuzluğun hangi nedenlerden kaynaklandığı, uygulama kadastrosu sırasında nasıl bir tespit yapıldığı, uygulama kadastrosunun zemin ile harita arasında görülen uyumsuzluğu giderip gidermediği, uygulama kadastrosu da isabetsiz ise bu isabetsizliğin nereden kaynaklandığı gibi hususların aydınlatılması zorunludur. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'nin 04/03/2015 tarih ve 2015/214 Esas - 2015/1192 Karar sayılı ilamı ve diğer emsal kararlarında belirtildiği üzere; kadastro tespitine itiraz davalarında, davalı sıfatı, tespit malikleriyle birlikte başkaca ayni hak sahibi ya da tespit tutanağında şahsi hak sahibi olarak gösterilen kişilere aittir....
Bu açıklama sonunda; 1) Dava, sadece 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin ise, askı ilân süresi içinde açılmış olan davada kadastro mahkemesinin görevli olacağı gözönünde bulundurularak işin esasına girilmeli ve yöntemine uygun şekilde inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmeli, 2) Orman Yönetiminin davasının yalnızca mülkiyet iddiasına dayalı olduğunun anlaşılması halinde, mülkiyete ilişkin ihtilafların uygulama kadastrosunun konusunu teşkil etmemesi nedeniyle davanın usûlen reddi ile mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, uygulama tutanağının ise kadastronun olağan usûle göre tamamlanması için kadastro müdürlüğüne iadesine karar verilmeli, 3) Davanın, hem uygulama kadastrosuna itiraza hem de mülkiyet iddiasına ilişkin bulunduğunun anlaşılması halinde; uygulama kadastrosu tespitine itiraza ilişkin dava hakkında kadastro mahkemesince işin esasına girilerek karar verilmeli; mülkiyete...
Askı ilan süresi içinde açılan tespite itiraz davalarında, husumet yöneltelmesi gereken davalı, davacıya ait taşınmazda eksilmeye ya da sınır değişikliğine sebep olan komşu parsel malikleridir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle, nasıl bir araştırma yapılması gerektiği hususu önem taşımaktadır. Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, uygulama kadastrosu, önemli oranda bir mühendislik faaliyetidir. Hal böyle olunca mahkemece, öncelikle denetime veri teşkil edecek ortofoto, tesis kadastrosu haritası, vasa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanılan diğer haritalar gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir....
Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir....
Hukuk Dairesi HÜKÜM/KARAR : Başvurunun Esastan Reddi İLK DERECE MAHKEMESİ : Yozgat Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadastro müdürlüğüne yönelik davanın husumet yokluğundan, diğer davalılara yönelik davanın esastan reddine karar verilmiştir. Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir....
Davacı T1 01/07/2020 tarihinde, kendisine ait yeni 126 ada 13 sayılı parsel ile davalıya ait yeni 126 ada 20 sayılı parsel arasında 100 yıla aşkın zamandır sınır teşkil eden duvarın bulunmasın rağmen uygulama kadastrosunda sabit sınırın esas alınmadığı, yaklaşık 110 m2'lik kısmın davalının parseli içerisine dahil edilerek sınırlandırma hatası yapıldığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosuna askı ilan süresi geçtikten sonra genel mahkemede açılan itiraz davasıdır. Dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde tesis kadastrosu 1954 yılında yapılmıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "bilirkişi raporunda, kadastro paftası ile uygulama paftasının çakıştırıldığı ve sınırların birebir örtüştüğü, paftasında herhangi bir ölçü, tersimat ve sınırlandırma hatası bulunmadığı gerekçesiyle uygulama kadastrosuna itiraz davasının reddine, çekişmeli 103 ada 143 ve 144 parsel sayılı taşınmazların uygulama kadastro tutanaklarında belirtilen nitelik ve yüzölçümleri ile tespit gibi tescillerine; mülkiyet uyuşmazlığına ilişkin davanın görev yönünden usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin Tekirdağ Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, yasal süre içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine" şeklinde karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
Şöyle ki; dava, Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesine dayalı olarak yapılan uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, bu tür davaların amacı tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin, sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesidir. Taşınmazların mülkiyetinin kim ya da kimlere ait olduğu hususunda bir değerlendirme ya da yargılama yapılmadığı gibi, bu tür davalarda istenilen talep bölünemez nitelikte olup davacının payı oranında işlemin doğruluğunun denetlenmesini istemesi de davanın niteliği gereği mümkün değildir. Yapılacak yargılama neticesinde verilecek karar taşınmazın tamamı hakkında olacaktır. Bu nedenle TMK’nin 693/3. maddesi uyarınca her bir paydaşın diğer paydaşları temsilen dava açabileceğinin kabulü gerekir....
Uygulama kadastrosu sırasında dava konusu taşınmazlar arasındaki duvar esas alınarak sınır belirlenmiştir. Ancak; uygulama kadastrosunun amacı, mülkiyet ihtilaflarını canlandırmak ve çözmek değil; tesis kadastrosu sırasında yapılan teknik hataları belirleyerek gidermek ve kadastro paftalarını zeminle uyumlu, uygulanabilir, teknik ihtiyaçlara cevap verir ve güvenli hale getirilmektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları ise uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur....
Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Mahkemece eldeki davanın Uygulama Kadastrosuna İtiraz niteliğinde olduğu kabul edilerek inceleme ve araştırmanın bu doğrultuda yapılması gerekirken, hukuki nitelendirmede hata edilerek yazılı şekilde Uygulama kadastrosuna itiraz davalarında uygulama yeri olmayan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi uyarınca davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup 6100 Sayılı HMK'nın 353/1- a.6. maddesi gereğince hükmün kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....