Bu durumda; ispat yükü üzerinde olan davacı taraf son celseden ve özellikle keşif tarihini olarak belirlenen 03.12.2020 tarihinden önce (celse ve keşif gününün atlanmasına sebebiyet vermeden) bilirkişi ücretini yatırdığına göre davanın uzamasına sebep olunmadığı hali dikkate alınarak HMK 324 uyarınca dosya kapsamında keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan; davacının dava dilekçesinin incelenmesinden incelemeye konu iş bu dosyada talebinin İİK.82/12.maddesine dayalı haczedilmezlik şikayeti olduğu, dava dilekçesinde bilgi mahiyetinde aynı zamanda kıymet takdirine itiraz davası açtığını ve bu davanın derdest olduğunu bildirdiği görülmektedir. Bu durumda davacının iş bu dosyadaki talebinin meskeniyet şikayetine yönelik olduğu gözden kaçırılarak bu olayda uygulama yeri bulunmayan İİK.nun 128/a bendi uyarınca karar verilmesi de doğru olmamıştır....
nin ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçtiği ve takibin derdest olup, ipotek konusu borcun ödenmediğinin anlaşıldığı, bu durumda ipotek zorunlu ipotek olmadığından ve şikayet tarihinden önce de ipoteğe konu borcun ödenmemiş olduğu açık olduğundan mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle kararın HMK'nın 353/1- b-2. maddesi gereğince kaldırılarak şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür. Davacının birden fazla takip dosyasına yönelik açtığı aynı taşınmaza yönelik meskeniyet şikayeti üzerine tefrik edilip ayrı esasa kaydedilen dosyalarda verilen kararların istinaf incelemesinin Dairemizin 2019/1678 esas, 2019/2753 esas ve 2020/743 esas sayılı dosyaları ve İstanbul BAM 20.Hukuk Dairesi'nin 2020/879 esas sayılı dosyaları ile yapıldığı ve tüm meskeniyet şikayetlerinin taşınmazdaki ipoteğin varlığı nedeniyle reddedildiği görülmüştür....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 21/01/2015 tarih ve 2014/805 E. 2015/69 K. sayılı kararı ile; İİK'nun 128/a maddesine göre verilen kesin süre içinde keşif bedelinin yatırılmaması nedeniyle kıymet takdirine itirazın reddine karar verildiği ve dolayısıyla icra müdürlüğünce aldırılan kıymet takdir raporunun usulüne uygun olarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, borçlu tarafından kıymet takdiri ve satış ilanına ilişkin tebligatların usulsüz tebliğ edildiğinin ileri sürülmediği dikkate alınarak ve başkaca fesih nedeni de olmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı ... Bankası A.Ş.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlunun icra müdürlüğünden meskeniyet nedeniyle haczin kaldırılmasını talep etmesi üzerine icra müdürlüğünce, masrafın alacaklıdan alınarak kıymet takdiri yapılması ve kıymet takdirinde, borçlunun haline münasiplik iddiasının incelenerek yerinde olması halinde haciz şerhinin kaldırılması yönünde işlem tesis edildiği, alacaklının memurluk işleminin iptali talebiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin kısmen kabulü ile masrafı alacaklıdan alınarak kıymet takdiri yapılmasına yönelik icra müdürlüğü işleminin yerinde olmadığından icra müdürlüğü işlemini bu kısım yönünden...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Borçlunun kıymet takdirine itiraza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; İcra mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceği özel hükümlerle ve genel olarak da İİK.nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiştir. Bunların dışında kalan mahkeme kararları kesindir....
Kıymet takdirinin yapıldığı tarih ile ihale tarihi arasında geçen yaklaşık 2 yıllık sürede taşınmazın değerinin arttığı iddiası yönünden inceleme; İİK'nun 128/a-2 maddesinde "Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez. Ancak, doğal afetler ve imar durumundaki çok önemli değişiklikler meydana getiren benzer hallerde yeniden kıymet takdiri istenebilir." hükmü yer almaktadır. Kıymet takdirinin 29/11/2019 tarihinde, ihalenin ise 23/03/2021 tarihinde yapıldığı, dolayısıyla kıymet takdirinin yapıldığı tarih ile ihale tarihi arasında iki yıl geçmediğinden istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Dairemizce re'sen yapılan incelemede de, kıymet takdirinin yapıldığı tarih ile ihale tarihi arasındaki sürenin 2 yıldan az olduğu, ilanların İİK'nun 126....
İcra Hukuk Mahkemesince, İİK madde 128/a maddesi hükümleri uyarınca raporun tebliğinden itibaren 7 gün içinde yapılacak kıymet takdirine ilişkin şikayetin mahkememize değil, raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yer olan İstanbul İcra Mahkemelerine yapılması gerektiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesince, somut olayda taşınmaza, İzmir 14. İcra Müdürlüğünün 2020/7204 Esas sayılı dosyada doğrudan 01.09.2020 tarihinde haciz konulduğu ve anılan takip dosyası ile ilgili meskeniyet şikayetini inceleme yetkisinin de haciz işlemini yapan icra dairesinin bağlı olduğu İzmir İcra Hukuk Mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. İİK'nın 4. maddesi gereğince, takip hangi icra dairesinden başlamış ise bu takiple ilgili itiraz ve şikayetler, takibin yapıldığı yer icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesinde çözümlenir. Bu husus, kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğindedir....
Somut olayda; borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazında, 03.09.2019 tarihinde kıymet takdirine yönelik keşif yapılmış olup, kıymet takdir tutanağında; Beyan veren borçlu T1 hazır olduğu ve imzadan imtina ettiğine dair şerhin mevcut olduğu dikkate alındığında, borçlunun haciz işleminden keşif tarihi itibari ile haberdar olduğu, öğrenme tarihine göre meskeniyet şikayetinin 20.09.2019 tarihinde 7 günlük süreden sonra yapıldığı anlaşıldığından, istemin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, davalı alacaklının istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılarak şikayetin süre aşımından reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davalının istinaf talebinin KABULÜ ile BAKIRKÖY 4....
Somut olayda borçlunun meskeniyet şikâyetinde bulunduğu taşınmazına, 31.07.2008 tarihinde tapuda haciz şerhi işlenmiştir. İİK.nun 103. maddesi uyarınca bu haciz borçluya 26.09.2008 tarihinde tebliğ edilmiş, kıymet takdirine yönelik keşif de 13.11.2008 tarihinde yapılmıştır. Borçlu vekili, 14.10.2009 tarihli duruşmadaki beyanında hacizden kıymet takdiri için gelindiği zaman haberleri olduğunu beyan etmiştir. Bu durumda borçlunun taşınmazına konan haczi, en geç kıymet takdir keşfinin yapıldığı 13.11.2008 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; mahkemece haczedilmezlik şikayetinin kısmen kabulüne yönelik verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınmadan dosyanın karara çıkartılmasının hukuki dinlenilme hakkının açıkça ihlali olduğunu, bunun sonucunda taşınmazın bedelinin oldukça düşük hesaplandığını ve haline münasip eve ilişkin yapılan tespitin hatalı olduğunu, kıymet takdirine konu taşınmazın müvekkilinin haline münasip evi olup haczedilemeyeceğini, taşınmazın kıymet takdirinin oldukça düşük hesaplandığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini, ayrıca haczedilmezlik şikayetinin süresinde olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davalının muvazaalı devir iddialarının incelenme ve tartışılma yerinin icra mahkemeleri olmadığını, iptal edilmesi istenen tasarrufun davalı yanın alacağının muaccel hale gelmeden önce yapılmış olup tasarrufun iptali davaları bakımından...