Mahkemece, icra emri tebliği usulsüz olduğundan tebliğ tarihinin 22.05.2012 olarak düzeltilmesine, borca itiraz edildiğinden alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi nedeniyle takibin iptaline, kıymet takdirine itirazın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, alacalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi addolunur." Somut olayda; ipotek veren vekili, borçlunun, tebliğ işleminden kıymet takdiri için gelinen 22.05.2012 tarihinde haberdar olduğunu açıklamış ise de; incelenen takip dosyasından kıymet takdir işleminin 16.05.2012 tarihinde yapıldığı anlaşılmakta olup, İcra Mahkemesi’ne, İİK.nun 16. maddesinde öngörülen yedi günlük şikayet süresi geçirildikten sonra 28.05.2012 tarihinde başvurulmuştur....
Davacı tarafından, 01/12/2021 tarihinde Simav İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2021/68 esas sayılı dosyasında, dava konusu takip dosyasına ilişkin olarak kıymet takdirine itiraz davası açılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; şikayetçinin en geç kıymet takdirine itiraz davasını açmış olduğu 01/12/2021 tarihinde takipten ve tebliğlerden haberdar olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla şikayetçinin, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair 02/03/2022 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, 7 günlük sürede değildir. Mahkemece, ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin istemin süre aşımından reddine ilişkin verilen karar usul ve yasaya uygundur. Yine, takibin şekline göre borca yetkiye ve imzaya itirazlarla sair itirazların ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra müdürlüğüne yapılması zorunlu olduğundan mahkemece belirtilen gerekçe ile bu hususa yönelik davanın reddine karar verilmesi de yerindedir....
itiraz davası açmadığınız takdirde bilirkişi raporuna itiraz etme hakkınızdan vazgeçmiş sayılacağınız ihtar ve tebliğ olunur." ihtarının yer aldığı, tebligatın bizzat davacının kendisine 09/01/2020 tarihinde tebliğ olduğu, davacının da bu tarih itibariyle satıştan haberdar olduğu, bu bağlamda davacının en geç 15.01.2020 tarihine kadar kıymet takdirine itiraz davasını açması gerektiği, davacının kıymet takdirine itiraz davasını açma süresinin, ihalenin yapıldığını öğrendiği tarih olan 09/01/2020 tarihinden başlamış olduğu, ancak davacının davasını 18/02/2021 tarihinde açtığı, davacının davasının süreden reddi geretiği gerekçesi ile davacının davasının reddine, İİK'nın 134/2. maddesi gereğince ihale bedelinin (105.150,00 TL ve 23.000,00 TL üzerinden) %10'u oranında 12.815- TL para cezasının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına karar vermiştir....
e 27.08.2020 tarihinde tebliğ işlemi anında borçlunun evinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olduklarına ilişkin araştırma ve şerh bulunmadığı, tebliğ işleminin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 21. maddesine aykırı olduğu, borçlunun usulsüz tebliği daha önce öğrendiği yazılı belge ile ispatlanamadığından Tebligat Kanunu 32. maddesi gereğince usulsüz tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği 24.01.2021 tarihinin tebliğ tarihi olduğu, satış kararının iptaline dair şikayet hakkında ise satış gerçekleşmiş olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne, kıymet taktir raporu tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak beyan edilen 24.01.2021 olarak düzeltilmesine, ihale yapıldığından satış kararına ilişkin şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
Davacı ihale olunan taşınmazın takyidatında bulunan ilgililerin tamamına tebligat yapılmadığını iddia ederek istinaf talebinde bulunmuş ise de, tebligat eksikliği veya usulsüzlüğü nedeni ile ihalenin feshini isteme hakkı sadece kendisine tebligat yapılmayana veya usulsüz tebligat yapılan ilgiliye ait olup, ihalenin feshini isteyen davacı, kendisine ya da vekiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürebilir. Üçüncü kişilere usulsüz tebligat yapıldığı veya tebligat yapılmadığını ileri sürerek ihalenin feshini isteyemez. İhale konusu taşınmazda 19/08/2019 tarihinde kıymet takdiri işlemi yapılmış, taşınmaza 170.000 TL değer takdir edilmiştir. Davacı T1 adına çıkartılan kıymet takdir raporu tebligatı 10/09/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Süresinde kıymet takdir raporuna itiraz edilmediğinden kıymet takdir raporu kesinleşmiştir. Davacının usulsüz tebligat şikayeti bulunmamaktadır....
Hukuk Genel Kurulu'nun 12/02/1969 tarih ve 1967/172- 107 sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez (Yargıtay 12.HD'nin 16/06/2020 tarihli, 2019/8587 Esas, 2020/4815 Karar sayılı içtihadı) Somut olayda, davacı borçluya 7 örnek ödeme emri 21/06/2019 tarihinde tebliğ edilmiş ve buna yönelik olarak usulsüz tebligat şikayeti ileri sürülmüştür. Davacı vekili her ne kadar takipten 10/09/2019 tarihinde haberdar olduklarını belirtip 12/09/2019 tarihinde mahkemeye başvurmuş ise de, davacı taraf 07/08/2019 tarihinde bizzat tebliğ edilen kıymet takdiri üzerine takipten haberdar olmuş ve bu öğrenme tarihine göre de İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreyi geçirdikten sonra 12/09/2019 tarihinde ödeme emrinin usulsüz tebliğ şikayeti ile icra mahkemesine başvurmuştur....
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Başvuru; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan icra takibinde usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte imzaya borca itiraz ve İİK'nun 82. maddesine dayanan meskeniyet şikayeti niteliğindedir. İİK'nun 82. maddesinin 1.fıkrasının 12. bendinde yer alan haline münasip evin haczedilmezliği şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 168. maddesinin 4. ve 5. bendine göre; imzaya ve borca itirazın ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup; mahkemece re'sen gözetilmelidir....
Somut olayda, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde bir bedel üzerinden satışı gerçekleşmiş ise de, davacının usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte icra dosyasında belirlenen kıymet takdir raporundaki değere İstanbul Anadolu 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/238 Esas sayılı dosyasıyla itirazda bulunduğu, davacının ihalenin feshi isteminde de kıymet takdir raporunda belirlenen değere ve tebliğin usulsüzlüğüne yönelik itiraz ve şikayetlerini ileri sürmüş olmasına göre bu şikayetin sonucunun beklenilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi yahut davacının ihalenin feshi isteminde de öne sürdüğü bu hususların incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Zira davacının kıymet takdirine ilişkin usulsüz tebliğ ve taşınmaz değerine yönelik şikayetinin sonucu davacının davada hukuki yararının bulunup bulunmadığını ortaya koyacaktır....
İcra Hukuk Mahkemesinde açtığı kıymet takidirine itiraza ilişkin şikayeti hakkında 27.04.2015 Tarih, 2015/418 Esas ve 2015/433 sayılı Karar ile İstanbul İcra Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verilmiştir. Kıymet takdiri kesinleşmeden satış yapıldığı iddia olunduğuna ve kıymet taktirine itiraz dosyası da belirlendiğine göre, kıymet taktirinin kesinleşip kesinleşmediğinin tesbiti için ilgili dosyasının incelenmesi, kıymet takdirine itiraz üzerine verilecek karara göre ihalenin feshi isteminin değerlendirilmesi gerekirken belirtilen hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece; satış ilanının, itiraz edilmeden kesinleşen kıymet takdirine uygun olarak düzenlendiği hususu göz ardı edilmek sureti ile bu aşamada borçlunun, taşınmazın değerinin düşük gösterildiğinden kıymet takdiri işleminin hatalı olduğuna yönelik iddiasının artık dinlenilmesine olanak bulunmadığı düşünülmeksizin taşınmaz üzerinde yeniden kıymet takdiri yapılması yerinde değildir.Öte yandan, satış ilanının tebliğ edilmediği ve usulsüz tebliğ edildiği iddiası ancak ilgilisince ileri sürülebilir....