İcra takip talepnamesine uygun olarak düzenlenip gönderilen ödeme emrine davalı borçlu tarafından 04.03.2011 tarihinde süresi içinde itiraz edildiği halde itiraz dilekçesinin UYAP üzerinden kayıt edilmiş olmasına rağmen icra dosyası içine alınmadığı için mahkemece itiraz edilmemiş gibi değerlendirme yapılarak tahliye kararı verilmiş ise de; borçlu tarafından süresinde yapılan itiraz üzerine İİK.'nun 269. maddesi uyarınca icra takibinin durduğu, itirazın kaldırılmasına karar verilmeden tahliyeye karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde tahliye kararı verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 29.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Yargılama sırasında davalı şirket vekilinin mahkemenin yetkisine itiraz etmesi üzerine davacı vekili 19/09/2012 havale tarihli dilekçesi ile mahkemenin yetkisine yapılan itirazı kabul etmiş, daha sonra 20/09/2012 tarihinde de .....İcra Müdürlüğüne başvurarak davalı borçlu şirketin icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazı kabul etmiştir. ....Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından .... Asliye Hukuk Mahkemesi'ne yetkisizlik kararı verilmiş, kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine dosya ....Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/597 Esasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir. Bu arada .......İcra Müdürlüğü, davacı alacaklı vekilinin icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı kabul etmesi üzerine icra dosyasını .... İcra Müdürlüğüne göndermiş, icra dosyası....İcra Müdürlüğünün 2012/5274 esasına kaydedilmiş, bu icra dairesi tarafından gönderilen ödeme emrine de davalı itiraz etmiştir. Yetkili icra dairesinde usulüne uygun olarak icra takibinde bulunulması dava şartıdır....
Ancak ödeme emrine itiraz süresi içinde açılacak menfi tespit davası ile ilamsız icra takibinin itirazla durdurulmasından sonra açılacak menfi tespit davasında hukuki yararın mevcut olup olmadığını tespit etmek ise zordur. 1-Ödeme Emrine İtiraz Süresi İçinde Açılan Menfi Tespit Davasında Hukuki Yarar Alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapması halinde borçlunun şikayet ve itirazı kural olarak takibi durdurmadığı. için borçlunun itiraz süresi içinde menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Alacaklının genel haciz yoluyla ilamsız takip yapması halinde ödeme emrini alan borçlu ödeme emrine itiraz süresi içinde ödeme emrine itiraz edebilir veya menfi tespit davası açabilir veyahutta her iki yola birlikte başvurabilir....
Buna göre borçlular ödeme emrine itiraz ederse, bu itiraz alacaklıya hemen tebliğ olunur. Alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemek (m. 68-70) veya mahkemede itirazın iptali davası açmak (m.67) zorundadır (m. 264,2 c.1 ve c.2). İcra mahkemesi itirazın kaldırılması talebini redderse, alacaklının, bu ret kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde genel mahkemede borçluya karşı alacak davası açması gerekir (m. 264/2, c.3) (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, syf. 913 vd.). Alacaklının bu müddetleri geçirmesi veya davasından veya talebinden vazgeçmesi veya takip talebinin yasal sürenin geçmesi nedeniyle düşmesi veya HMK'nun 150. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılması ya da davada haksız çıkması hallerinde ihtiyati haciz hükümsüz kalır (İİK.nun 264/4)....
İcra Dairesine ait 2016/... Esas sayılı takip dosyasının aslı celp edilmiş, dosyanın incelenmesi sonucunda davacının davalı aleyhine takip başlattığı, davalı vekili tarafından icra dosyasına 19/07/2016 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiklerini, ancak takibin durdurulmadığını ve takibin durdurulması gerektiğini beyan eder dilekçe sunduğu ve icra müdürlüğü tarafından 01/12/2016 tarihinde icra takibinin tebligat neticesinin beklenilmesine ve itirazın süresinde olması halinde takibin durdurulmasına karar verildiği görüldüğü ancak dosya içerisinde herhangi bir ödeme emrinin tebliğ edildiğine dair tebliğ mazbatasının olmadığı görülmüştür. Mahkememizce dosya aslı içerisinde ödeme emrinin tebliğ edildiğine dair mazbatanın olmaması nedeniyle ......
Gerçekten de alacaklı, itirazın iptali (İİK, m. 67) veya kaldırılması (İİK, m. 68-68a) yoluna başvurabilmek için, ödeme emrine itiraz edildiğinin kendisine tebliğ edilmesini beklemek zorunda değildir. Ne var ki, bir yıllık itirazın iptali davası açma süresi ve altı aylık icra mahkemesine başvurma süresi, itirazın alacaklıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre hak düşürücü süre olup, hakim tarafından resen gözetilmesi gerekir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Ankara ...İcra Müdürlüğünün ... sayılı icra takip dosyasında ödeme emrinin davalı ... Petrol...Aş'ye 21/07/2021 tarihinde tebliğ edildiği ve davalının ödeme emrine 26/07/2021 tarihinde itiraz ettiği, ödeme emrinin diğer davalı ......
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davalı yanın itirazında haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine itiraz edilmeyerek kesinleşen asıl alacak tutarına takip tarihi 16.12.2003’ten itibaren yıllık %50 ve sonradan değişen oranlarda temerrüt faizi yürütülmek suretiyle takibin devamına, davalı yanın tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. İtirazın iptali davası açılabilmesi için yetkili icra dairesinde girişilmiş bir ilamsız icra takibi bulunması ve bu takip sebebiyle gönderilen ödeme emrine borçlu tarafından süresi içinde itiraz edilmiş, olması gerekir. Somut olayda borçlunun yetki itirazının alacaklı tarafından kabulü üzerine yetkili icra dairesinde yeniden ödeme emri çıkartıldığı, ancak henüz bu ödeme emrine itiraz vaki olmadan iş bu davanın açılmış olduğu görülmektedir....
Somut olayda; davalı şirket temsilcisi ödeme emrine itiraz dilekçesinde;icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş, şirketlerinin ...'dan Edirne'ye taşındığını, bu nedenle icra takibinin başlatıldığı icra dairesinin yetkili olmadığını belirtmiştir. Davalı şirketin yeni adresi ödeme emrine itiraz dilekçesinde bildirilmiş olmasına rağmen mahkemece ilamın, davalının eski adresi olan "..." adresine çıkarılması, "taşınıldığı" gerekçesi ile tebligatın bila tebliğ edilmesi üzerine de, aynı adrese Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebliğ çıkarılması yukarıda açıklanan ilkelere açıkça aykırı olup, davalıya yapılan 35'e göre ilam tebliği bu nedenle usulsüzdür....
Dolayısıyla, ihtiyati haciz kararına istinaden ihtiyati haciz uygulanması, genel anlamda bir takip işlemi olmayıp, niteliği itibariyle tedbir vasfında bulunduğundan, icra takibinin durdurulması, ihtiyati haczin infazına mani teşkil etmez. Öte yandan, İİK'nun 264/2. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararına dayalı olarak icra takibi yapan alacaklı, borçlunun ödeme emrine itirazını gidermek için, itirazın tebliğinden itibaren yedi günlük hak düşürücü sürede, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemek veya mahkemede iptalini sağlamak üzere dava açmak zorundadır. Bu (7) günlük süre borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Alacaklı, borçlunun ödeme emrine itiraz ettiğini başka şekilde öğrenmiş olsa bile, borçlunun itirazı kendisine tebliğ edilmedikçe, 7 günlük süre işlemeye başlamaz....