Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesinin 04/05/2015 gün ve 2014/594-390 sayılı kararı ile kısıtlandığı ve kendisine oğlu ....’nun vasi atandığı, anılan kararın kesinleştiği, ancak eldeki dava yönünden vasiye husumete izin kararı verilmediği, mahkeme kararının ve temyiz dilekçelerinin de davacı ...'nun vasisine tebliğ edildiğine dair tebligat evrakının dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 448. maddesinde, vasinin, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil edeceği; 462. maddesinin 8. bendinde de, vasinin, vesayet makamından izin almak koşuluyla kısıtlı adına dava açabileceği hususları düzenlenmiştir. Dava ehliyeti, taraf sıfatı ve kanuni temsil 6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartı olup aynı Kanunun 115/2 maddesi uyarınca da dava şartı eksikliğinin giderilmesi mümkündür....

    Sayılı ilamından belli bulunduğu halde, anılan davacının vasisi tarafından düzenlenmiş vekaletname ile vesayet makamının davaya izin verdiğine ilişkin kararın dosyada bulunmadığı anlaşıldığından, davacı ... vasisi tarafından düzenlenmiş vekaletname ile 4721 sayılı Yasanın 462/8 maddesi gereğince vesayet makamı tarafından dava ve husumete izin verildiğine ilişkin kararın eklendikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 22/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 06/08/2021 NUMARASI : 2021/43 D.İŞ - 2021/43 KARAR DAVA KONUSU : Husumete İzin (TMK 462/8) KARAR : Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/43 D.İş - 2021/43 Karar sayılı dosyası üzerinden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize intikal eden dosya incelendi: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Antalya 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/685 Esas - 2013/1196 Karar sayılı kararı ile kısıtılı Çiğdem Ulum'a vasi atandığını, kısıtlıya Antalya ili Muratpaşa ilçesi Şirinyalı Mahallesi 5801 ada 1 parsel sayılı taşınmazın miras kaldığı, taşınmazlara kamulaştırmasız el atmada bulunulduğundan Antalya 4. İdare Mahkemesi 2021/102 esas sayılı dosyada dava açıldığı, bu davada kısıtlıyı temsil etmek üzere husumete izin talebinde bulunmuştur....

      İDM'nce 07/01/2020 tarihinde yeniden davacının vasisine husumete izin davası açıp kararı sunmak üzere sonraki oturuma kadar süre verilmiş ise de davacının vasisi duruşmaya katılmadığı gibi ara karara uygun tebligata da rastlanılmamıştır. Özetle; davacının vasisinin kendisini bir vekille temsil ettirdiği sırada vekalet görevi devam eden ve yetki belgesi ile duruşmaya katılan avukatı Gülden Sekmen'in yüzüne karşı 30/11/2018 tarihli ara kararla verilen husumete izin için dava açtığına dair belgeyi ibraz etmediği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK'nun 114/2. Fıkrasının göndermesiyle 4721 sayılı TMK'nun 462/1. Fıkra 8. Bendinde yer alan husumete izine ilişkin dava şartını yerine getirilmediği anlaşıldığından İDM'nce dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ret kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir (II) Davacı asil hakkındaki vesayet kararının kaldırıldığını ileri sürerek kendisinin istinafa başvurduğunu ifade etmiş ve Tavşanlı SHM'nin 2012/1034 E. - 2014/1152 K....

      a verdiği vekaletnamesi var ise dosyaya sunulmasının temini, aksi halde gerekçeli karar ile davalı vekilinin temyiz dilekçesinin davacı asıla tebliği ile temyiz ve temyize cevap süresinin beklenmesinden, Davacı... şartla tahliye edilmemiş ise, kısıtlılık hali devam edeceğinden bu kez vasinin kısıtlı adına dava açabilmesi için TMK'nın 462/.... maddesi gereği, kısıtlılık kararı veren mahkemeden husumete izin kararı alınması gerektiğinden davacı vasisi...'ye davalı aleyhine işbu istirdat davasını açması için TMK'nın 462/.... maddesi gereğince husumete izin verilip verilmediğinin vasiden sorularak, varsa kararın onaylı örneğinin dosya içine konulmasından, Sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 01.....2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        ın vesayeten dava açtığı, ne var ki vasiye verilmiş husumete izin kararının evrak arasında bulunmadığı, öte yandan kendilerine vasi atanan davacılardan karar tarihinde reşit olan ...’ın kendi adına vekile verdiği vekaletnamesinin de bulunmadığı görülmekle; a) Davacı ... vasisi ...'dan ya da davacılar vekilinden, vesayet makamı tarafından verilmiş husumete izin kararından bir suretin temin edilerek evrak arasına eklenmesi için, b) Davacılar vekilinden, kendilerine vasi atanan davacılardan yargılama sırasında reşit olan ...’ın kendi adına verdiği vekaletnamesinden bir suretin istenerek evrak arasına alınması için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 15/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/11/2020 tarih 2020/2 E. 2020/405 K. sayılı kararı ile; yargılamanın 29/06/2020 günlü celsesinde vasiye husumete izin kararı sunması için iki haftalık süre verildiği, duruşma tutanağının ihtaratlı olarak vasiye usulüne uygun 03/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, ancak vasi tarafından kesin süre içerisinde husumete izin başvurusunda bulunulmadığı anlaşıldığından, davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir....

          Somut olaya gelince; dava tarihi itibariyle sağ olan ve henüz kısıtlı da olmayan davacı ... adına yasal temsilcisi olmayan kızı ... tarafından vasi adayı olarak eldeki davanın açılması üzerine mahkemece, davacının kısıtlanmasına yönelik ve kısıtlanması halinde vesayet kararı ile husumete izin kararının sunulması yönünde kesin süre verilmesi gerekirken, henüz vasisi olmadığı kişi ile ilgili husumete izin kararı sunulması yönünde tensiple birlikte ara kararı kurulması doğru olmadığı gibi, kesin süreye rağmen husumete izin kararı sunulmadığı gerekçesiyle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda hatalı değerlendirme ile davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi de doğru değildir....

            Dava, yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınması isteğine ilişkin olup, yabancı ilamın tarafı olan davacının yasal temsilcisi vasisi tarafından husumete izin almadan açılmış, davacı yargılama sırasında, hüküm verilmeden önce 14/12/2019 tarihinde ölmüştür. Mahkeme, "davanın vasi tarafından husumete izin davası açmadan" iş bu davanın açıldığından davanın usulden reddine karar vermiştir. Davacının ölümüyle şahsiyetin sona erdiği, bu sebeple taraf sıfatının kalmadığı, yadsınamaz bir gerçektir. Vasi tarafından husumete izin alınmadan dava açılmış olup; bu eksikliğin sonradan giderilmesi de davacının ölümü ile imkansız hale gelmiştir. Vesayet altındaki şahsın ölümü ile vesayet sona ermiş, vasinin "kanuni temsil" görevi bitmiştir. Boşanma, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğuna göre, boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamının tanınmasını isteme hakkı da, ilamın tarafları bakımından şahsa bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir....

            Davacı kadının vasisine boşanma davasına devam edebilmesi yönünden husumete izin verilmiş ise buna dair kararın eklenerek gönderilmesi için dosyanın mahal mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi. 21.09.2007...

              UYAP Entegrasyonu