CEVAP Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; ayıp ihbarını kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafın araç bedelinin iadesini talep etmekte olduğunu, aracın bedelinin satış faturası ile de belli olduğunu, bu nedenle 10.000,00 TL'lik kısmı için dava açılmasında hukuki yarar bulunmaması nedeni ile kısmi davanın kabul edilmemesi gerektiğini, fatura bedeli belli iken kısmi dava açılamayacağının izahtan vareste olduğunu, davacı tarafça eksik olarak yatırılan harcın tamamlanması gerektiğini, davacının aracı satın aldığı tarih itibariyle yaklaşık 2 yıl boyunca sorunsuz şekilde kullandığını bu nedenle ortaya çıkan arızanın kullanım hatası, kullandığı süreçte meydana gelen başkaca hasarlar olması ihtimali olduğunu, davanın reddi gerekse de mahkeme aksi kanaate ise davacının araç kullanımından elde ettiği faydaları ve hasarlar nedeni ile meydana gelen değer kaybını iade etmesi gerektiğini, davacının talep ettiği manevi tazminat talebinin hukuki dayanağı bulunmadığı gibi talep edilen...
Davalı vekili, müvekkili şirketin merkezinin bulunduğu İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtip yetki itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarakta dava konusu ürünün satıcısı olduklarını, dava konusu üründe üretim kaynaklı bir arızanın bulunup bulunmadığının bilirkişi incelemesi ile tespit edilebileceğini, Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14. maddesinde belirtilen malın ücretsiz değişimi, bedel iadesi veya ayıp oranında bedel indirim talep edilme koşullarının oluşmadığını, davacının yaklaşık bir yıldır kullandığı televizyonun yenisi ile değiştirilmesini istemesinin hakkaniyetle bağdaşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
Bu anlamda ayıp, malın sözleşmeye göre taşıması gereken nitelikleri taşımaması hâli veya bu hususta özel bir hüküm olmasa da, sözleşmenin niteliği ve içeriği dikkate alındığında, malda mevcut olması gereken vasıfların eksikliği şeklinde ortaya çıkacaktır. Satılan maldaki ayıp açık veya gizli ayıp şeklinde olabilir. Açık ayıplar, ilk bakışta görülebilen veya basit bir muayene ile anlaşılabilen ayıplardır. Buna karşılık gizli ayıplar, ilk bakışta fark edilemeyen, sonradan yapılacak detaylı bir muayene ile anlaşılan ayıplardır. Bu tür ayıplar genelde malın yapısıyla ilgili olan ve kullanılmasıyla anlaşılan ayıplardır. 4077 sayılı TKHK’nın 4/2. maddesinde malın ayıplı olması hâlinde alıcının seçimlik haklarının nelerden ibaret olduğu belirtilmiş olup, tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir....
Somut olaya gelince ;Davacının dava dilekçesinde; "Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme veya satılanı alıkoyup ayıp oranında bedelde indirim isteme ve bedel iadesi veya satılanı alıkoyup ayıp oranında indirim yapılmasını isteme" isteklerinin davalı tarafça yerine getirilmediğini iddia ettiği, dilekçesinin devamında, ayıplı malın satın alınırken ödenen bedelin ,ayıbın tespitinden sonra satıcıya başvurulan tarih olan 17.01.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi İle ödenmesi için iş bu davayı açtığını belirttiği, netice-i talep kısmında, "satılanı alıkoyup ayıp oranında bedelde indirim veya imkan varsa satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesini, ayıplı çıkan malın ayıp miktarı olan 23.728,00 TL 'nin satıcıya başvurulan tarih olan 17.01.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini" talep ettiği görülmüş olup; dava dilekçisindeki talep sonucunun açık olmadığı nazara alınarak,mahkemece davacı vekiline 6502 Sayılı TKHK'nın 11....
dilekçelerinde talep ettikleri hususlara ilişkin detaylı araştırma yapılmadığını, iddia ve vakıalara ilişkin bilgi ve belgelerin toplanmadığını, eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf isteminde bulunmuştur....
BAM kararın kaldırılması kararı öncesi davalı T3 vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacı tarafın bedel iadesi talebinde bulunduğunu, "bedel iadesi" talebi ancak satıcıya yöneltilebileceğini, araçta üretimden kaynaklı bir ayıp bulunmadığını, davacının aracında, dava dilekçesinde iddia ettiği hususa ilişkin müvekkili şirket tarafından yapılan incelemede dava konusu araçta üretimden kaynaklı soruna rastlanmadığını, davacının şikayetlerinin dış etken kaynaklı olmasına rağmen, 06.04.2018 ve 24.04.2018 tarihlerinde, yetkili servis İnciroğlu tarafından müşteri memnuniyeti çerçevesinde iyiniyetle ücretsiz giderilerek kendisine teslim edildiğini, davacının, 25.04.2018 tarihli ihtarnamesinde aracının klima ile ilgili arızası dışında, tamamen tamir edildiğini kabul ettiğini beyan ettiğini, aracın ilk çalıştırıldığında rölantisinin düzenli olmadığı ve motorun ses şiddetinin anormal olarak artıp azaldığı iddiası yönünden,...
ile HMK 362/1- a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi....
gizli ayıp niteliğinde olmaması nedenleri ile açılan davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir....
Tüketicinin aldığı mal ya da hizmetten faydalanma olanağını azaltan ya da tamamen ortadan kaldıran hukuki yasaklama ya da sınırlamaların varlığı halinde hukuki ayıp söz konusu olur. Özetle bu dava; tüketicinin yaptığı sözleşme ile aldığı maldaki hukuki ayıbın giderilmesi veya bedel istemine ilişkin olup tüketici kanunu hükümleri uygulanacaktır. Zira; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde "Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar" hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder....
Somut uyuşmazlıkta ayıp iddiasının ispatı bakımından bilirkişi incelemesine dayanılmış, mahkemece alınan bilirkişi raporlarında araçta bulunan davacının ileri sürdüğü arızaların ayıp niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir. Özellikle 30.10.2018 tarihli bilirkişi raporunun denetime elverişli, ayrıntılı ve açıklayıcı olduğu anlaşılmakla, araçtaki arızalar nedeni ile 1.500,00.-TL değer kaybı zararı oluşacağı tespitinde bulunulmuştur. Davacı dava dilekçesinde terditli olarak aracın ayıpsız misli ile değişimini, olmadığı takdirde bedelin fatura tarihinden reeskont faizi ile birlikte iadesini, bu talebin de yerinde görülmemesi halinde değer kaybı zararının tahsilini talep etmiş, ancak yargılama sırasında davacı yanca aracın satılmış olduğu da gözetildiğinde, değer kaybı talebi dışındaki diğer terditli talepleri yönünden bir karar verilemeyecektir....