Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nin hisse devrinin yapıldığı 14.03.2006 tarihli genel kurul toplantısı için kim tarafından başvuru yapıldığı, masrafların kim tarafından yatırıldığı ilgili Kurum ve kuruluşlurdan sorulduktan, Davacının ve diğer yönetim kurulu üyelerinin noter tasdikli imza sirkülerinin ve noter tasdikli işlemlerinin olup olmadığı araştırılıp ilgili belgeler celbedildikten, Davacının hisse devrine ilişkin belgelerinin ticaret sicil memurluğundan celbedilmesinden sonra dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesi için mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, temyiz itirazlarının bu noksanlıklar giderilip dosya geldikten sonra incelenmesine, 04/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Dava, muris muvazaasından kaynaklanan hisse devrinin iptali ve davacı adına tescili istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, tarafların murisi olan ...’ın sahibi olduğu limitet şirket hisselerini muvazaalı olarak davalıya devredip devretmediği noktasında toplanmaktadır. Muris muvazaasına dayalı olarak yapılması gereken inceleme ve araştırmanın temelini, tarafların ekonomik güç ve ihtiyaçları, devre konu edilen hisselerin bedellerinin ödenip ödenmediği, ödendi ise buna ilişkin kayıtların bulunup bulunmadığı, hisse devrinin gerçek değer üzerinden yapılıp yapılmadığı, murisin ekonomik olarak böyle bir devre ihtiyacının bulunup bulunmadığı, başkaca mal varlığı veya parasının olup olmadığı hususları oluşturmaktadır....

      un dava konusu bononun hisse devri karşılığında alındığını beyan ettiği, ancak hisse devrinin gerçekleşmediği, bu durumun dava konusu bononun şirket hisse devrinin teminatı amacıyla düzenlendiğini gösterdiği, lehdar ve ilk ciranta davalı ...'la ciranta ...'ın akraba oldukları ve aralarında ilişki bulunmadığı, ciranta ...'la hamil ... arasında da ticari ilişki bulunmadığı, davalı ...'un diğer davalı ...'un oğlu olduğu, buna göre davalıların takibe konu bonoyu kötüniyetli olarak birbirlerine ciro ettikleri, davacının teminat bonosu ve borcu olmadığı yolundaki iddiasını ispatladığı, davalı yanca teklif edilen yeminin davacı tarafından eda edildiği, davacının takip dosyasına ödemede bulunduğu, takibin haksız ve kötüniyetli olarak yapıldığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının takibe konu bono nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafından yapılan ödemelerin davalı ...'dan istirdatına ve davalı ...'...

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın sadece menfi tespit davası olmadığını, birden fazla dava içerdiğini, menfi tespit, istirdat, tapu iptal ve tescil davaları tek dava içinde istendiğini, takibe konu alacağın istirdat davası niteliğinde olduğunu, borçlunun istirdat davası sonucu, ilamı hemen icraya koyabileceğini, ilamın kesinleşmesinin beklemesinin gerekmediğini ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamından davalı tarafından davacı ve birleşen dosyaların davacıları hakkında Yalova 1....

        a hisse devrinin gerçekleştirildiğini, ancak şirket tarafından müvekkili aleyhine ...kapatılan 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/213 esas sayılı dosyasında alacak davası açıldığını, müvekkilinin de bu davaya karşılık olarak kâr payı alacağı davası açtığını, bu davada müvekkilinin hissesinin iadesini isteyebileceğinin belirlendiğini ileri sürerek, 08/04/2011 tarihli protokol gereği devredilen 1500 adet hissenin devrinin iptali ile iadesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davacı ile müvekkili ...'ın S.E.A. Petrol Ltd. Şti.'nin ortağı ve yetkilisi olduklarını, yapılan üstünkörü inceleme neticesinde davacının şirket paralarını zimmetine geçirdiğinin öğrenildiğini, bu hukuka aykırı eylemler nedeniyle şirketteki hissesini ...'...

          Oysa, anonim şirket hisse senetlerinin “taşınır mal” hükmünde olduğu, senede bağlanmamış pay senetlerinin devrinin ise “alacağın devre (temliki)” hükümlerine tabi olduğu, TBK’nın 184 ücnü maddesi uyarınca alacağın devrinin “adi yazılı şekle” tabi olduğu izahtan varestedir. Nitekim az önce zikrolunan hisse devir sözleşmesi vasıtasıyla “yazılılık koşulu” gerçekleşmiştir. Açıkça zikredilmese de her sözleşmenin bir taahhüt ve tasarruf safhası bulunmaktadır....

            Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davanın, davacı tarafından davalı aleyhine borçlu olmadığının tespiti talebi ile açılan menfi tespit davası olduğu ancak kesinleşmiş mahkeme ilamlarına dayalı icra takipleri üzerine kural olarak menfi tespit ve istirdat davasının açılamayacağı, taraflar arasında kesin hüküm oluşturan ilamın yanlışlığının ancak yargılamanın iadesi yolu ile giderilebileceği, kesinleşmiş ilamların yanlışlığının menfi tespit davası ile ileri sürülemeyeceği, istirdat davasının ise ancak ilamdan sonra gerçekleşen olaylara ve hukuki nedenlere dayanılarak ileri sürülebileceği, aksi halin kabulünün HMK'nın 303. maddesinde düzenlenen maddi anlamda kesin hükme aykırılık teşkil edeceği, davacı iddialarının bu aşamadan sonra takip hukukuyla ilgili olabileceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir....

              Mahkemece taraflar arasında takibe konu 15.05.2000 tanzim tarihli 7.000.00 YTL bedelli senet düzenlendiği, bu senet borcunun 10.06.2004 tarihli “protokol” çerçevesinde davacıya ait kooperatif üyeliğinin devri ile sona ereceğinin kararlaştırıldığı, kooperatif hisse devrinin protokol çerçevesinde ismi belirlenen dava dışı ... ... ...’a devrinin yapıldığı, borcun sona erdiği gerekçesiyle davanın kabulüne, icra dosyasına dayanak 15.05.2002 tanzim, 15.06.2002 vade tarihli 7.000.00 YTL bedelli bonodan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, %40 icra inkar tazminatının davacı yararına hüküm altına alınmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....

                Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın vekalet görevinin kötüye kullanılmasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat ile vekaleten yapılan işlemin iptali istemine ilişkin olduğu tespitinde bulunularak hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır. Davacının talebi vekaleten yapılan hisse devrinin de iptaline yöneliktir. İncelenen dosyada, karar defterinde söz konusu hisselerin daha sonradan da bir kaç kez el değiştirdiği, davalının vekaleten hisseleri sattığı ilk hisse sahibi ve sonradan yapılan satışla hisse sahibi olan şahıslar ile şuanda hisseye sahip olan şahsın dosyada taraf olmadığı anlaşılmıştır. Karar defterine göre vekaleten yapılan hisse devrinden sonra aynı hisselerin el değiştirdiği anlaşıldığından davada taraf olmayan kişiye ait hisse devrinin iptalinin yapılması savunma hakkının kullanılmasını engellemiştir....

                a devretmesi hususunda protokol yapıldığını, hisse devrinin geçici süre ile yapılmadığını veya belirli olayların gerçekleşmesine kadar yapılmış olmadığını, hisse devrinin kesin ve nihai olduğunu, sözkonusu protokolün iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme niteliğinde olmadığını, davalıya yüklenilen herhangi bir edim olmadığını, davacının protokol gereği üçüncü kişilere icra takibi yapmış ise de; aldığı tahsilatların hiçbirisinin müvekkillerine yansıtmadığını, davacının hukuka aykırı eylemleri nedeniyle Bursa 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/782 esas sayılı dosyasında yargılanarak ceza aldığını ileri sürerek, haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu