Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğü'nün 2009/4912 sayılı dosyasında düzenlenen sıra cetvelinde tamamen hukuka aykırı olarak müvekkilinin haklarının çiğnendiğini ve müvekkili alacağının nafaka alacağı olmasına rağmen garameten paylaşıma sokulduğunu ve müvekkilinin alacağına düşük bir miktar ayrıldığını ileri sürerek, müvekkili alacağının 60.335,85 TL olması nedeniyle sıra cetvelinin bu şekilde düzenlenmesini talep ve dava etmiştir. Şikayet olunan vekili, müvekkilinin dava dışı borçlu...'nın eski eşi olup, müşterek bir çocuklarının bulunduğunu, müvekkilinin, kendisi ve müşterek çocuklarının tazminat ve nafaka alacakları için takibe geçtiğini, borçlunun mallarının satıldığını, borçlu...'nın satış bedelinden faydalanmak için evlilik dışı çocuğunu kullandığını ve şikayet eden ... tarafından ......

    İcra Müdürlüğü'nün 2011/19601 sayılı dosyasındaki takip 28.12.2011 tarihinde ve faturalara dayalı olarak başlatıldığı, şikayet üzerine sadece ödeme emrinin iptaline karar verildiği, takibin derdest olarak devam ettiği ancak davacının aynı faturalara istinaden Kazan İcra Müdürlüğü'nün 2012/90 E. sayılı dosyası ile icra takibi yaptığı, davalının derdestlik itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine, dava usulden red edildiğinden davalı tarafın tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 02.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; takip dosyasında icra emrinin 25 Haziran 2019 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş olmasına rağmen şikayet davasını 15 Eylül 2019 tarihinde açtığını, İcra ve İflas Kanununun 16. maddesi uyarınca, şikayetin süresinin tebliğ tarihinden 7 gün olduğunu, süreden sonra açılan davanın bu nedenle reddi gerektiğini, icra takibine konu edilen kararların, maddi-manevi tazminat, tazminata ilişkin vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden ibaret olduğunu, yargılama sonucunda hükmedilen ve taraflarınca icra takibine konu edilen kararların yerel mahkeme kararında belirtilenin aksine şahsın hukukuna ilişkin değil, mal varlığına ilişkin verilmiş olan maddi-manevi tazminat ve bunun fer'isi niteliğinde olan kararlardan olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık; kesinleşmeyen mahkeme kararı gereceğince icra takibi başlatılamayacağına yönelik şikayet niteliğindedir....

      Mahkemenin bu yönlerde herhangi bir araştırma yapmadığı anlaşılmaktadır Yerel mahkemece yapılacak iş, meydana gelen trafik kazasında hasar talebi maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklansa dahi zararda suç teşkil eden 5237 sayılı TCK anlamında herhangi bir suç oluşup oluşmadığının tespiti ile zamanaşımı süresini belirlemek ve dava konusu alacağa ilişkin önce icra takibi yapıldığı ve yapılan icra takibinin zamanaşımını kestiği gözetilerek zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının tespitinden sonra zamanaşımı süresi dolmuş ise benzer nitelikte zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle davanın reddine karar vermek, eğer zamanaşımı süresinin icra takibi ile kesildiği gözetilerek dolmadığı tespit edilir ise davacının maddi tazminat istemi için açtığı davanın esasına girerek esas yönünden karar vermektir....

      Sayılı İcra takip dosyalardaki takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava ettiği görüldü. SAVUNMA: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Aksaray 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 22/12/2020 tarih 2016/312 Esas 2020/359 Karar sayılı kararı ile müvekkilleri lehine maddi ve manevi tazminata hükmedildiğini , ancak maddi ve manevi tazminata hükmedilen tarafların farklı olduğunu , maddi tazminata hükmedilen tarafların Sigorta Şirketi de dahil olmak üzere bütün davalılar , manevi tazminata ise T3 ve Halim Tekin aleyhine hükmedildiğini , tarafların farklı olması nedeniyle iki ayrı tazminat için iki ayrı icra takibi başlatıldığını , Tarafları farklı olan her tazminat için ayrı ayrı icra takibine başvurulmasında hukuken bir engel olmadığını izah edilen sebeplerle davacıların haksız ve hukuka aykırı davasının reddini talep ettikleri görüldü....

      Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu şikayet dilekçesi nedeniyle hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan soruşturma yürütüldüğünü ve neticede kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini beyan ederek, şikayet dilekçesi nedeniyle uğradığı manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur. Davalı; davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, dava dilekçesine konu edilen şikayet dilekçesinin hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı, bu anlamda haksız şikayet iddiasının sübut bulmadığı ancak davalının, davacıya sarf ettiği “şerefsizler, yolsuzluk yaptınız” sözü nedeniyle ceza mahkemesinde hakaret suçundan mahkum edildiği ve bu eylemin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesine göre (HUMK'un 74. md.); Hakim tarafların talepleri ile bağlı olup, bu taleplerden fazlasına karar veremez. Dosya kapsamından; dava dilekçesinde, davalının ......

        İcra Müdürlüğü'nün ... E. Sayılı dosyası ile kambiyo takibi başlatıldığını, işbu takip dosyasına dayanak oluşturan bononun yetkili hamilinin dava dışı ... olduğunu, ...'nun icra takibini ... tarihinde davalı ...'ye temlik ettiğini, müvekkilinin icra takibine dayanak oluşturan senetten kaynaklı borcunun bulunmadığını, nitekim yetkili hamil ...'nun takipten önce ... tarihli ibraname ile alacaklı olmadığını kabul eden ibraname de verdiğini, müvekkilinden ...-TL' nin cebri icra yoluyla haksız olarak tahsil edildiğini belirterek müvekkilinin Antalya ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyasından davalıya borcu olmadığının tespitine, müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen toplam ...-TL'nin tahsilat tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte istirdadına, müvekkilinin haksız takip ve tahsilat nedeniyle uğramış oluğu aşkın zararı için şimdilik ......

          Mahkemece, dava konusu 07/10/2007 vadeli senette tahrifat yapılmış olmasına karşın 07/09/2007 vadeli 5.400 TL bedelli senet üzerinde tahrifat yapılmamış olduğu, bu senet yönünden davacının borçlu olduğu, bu borcun da ödenmemesi sebebi ile icra takibinin devam edeceği dikkate alındığında, davacı hakkında tek bir senet nedeni ile takip yapılmadığı ve 07/09/2007 vadeli senet yönünden yapılan icra takibinin devam ettiği ve gayrimenkulün haczedilip satışa çıkartılması işleminde davalının tamamen haksız olmadığı ve takibe devam etmesinde geçerli bir senedin ayrıca bulunduğu; geçersiz kabul edilen, özel belgede sahtecilik suçuna konu olan bono sebebi ile gerçekte olandan daha fazla miktarda borç için takip yapılması nedeniyle manevi tazminat isteminin haklı olmadığı ve haksız takipten söz edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamından, dava konusu olayda, ... 20....

            Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... ve ... D.İş sayılı dosyaları, Kayseri 4. İcra Hukuk Mahkemesinin ... esas sayılı dosyası, Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün ... esas ve ... esas sayılı dosyaları, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, haksız ihtiyati haciz nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasının incelenmesinde alacaklısının ..., borçlusunun ... ve ... olduğu, alacak bedelinin 34.746,17 USD+1.365,20 TL olmak üzere toplam 605.045,16 TL olduğu anlaşılmıştır. Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasının incelenmesinde alacaklısının ..., borçlusunun ... ve ... olduğu, alacaklı ... tarafından borçlular ..., ... aleyhine ilamlı icra takibi başlatıldığı, takibe konu ilamın Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ... (Hukuk Değişik İş Dosyası) Esas ......

              Davacı, sağlık güvencesi kapsamındaki kızına davalı Üniversite hastanesinde tedavi uygulandığını, gerekli sevk belgeleri daha sonra tamamlandığı halde kendisinden tedavi gideri istendiğini, durumu bildirmesine rağmen hakkında icra takibi başlatıldığını ileri sürerek, yapılan haksız işlemler ve icra takibi nedeniyle zarar gördüğünü iddia ettiğine göre bir kamu kurumu olan davalının verdiği hizmetteki kusura dayanılmaktadır. Bir olayda hizmet kusuru bulunup bulunmadığının saptanması idari yargının görev alanında olduğundan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince, idarenin hizmet kusuruna dayanan tazminat isteklerinin tam yargı davası olarak idari yargı yerinde ileri sürülmesi gerekir. Yerel mahkemece açıklanan yön gözetilerek, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....

                UYAP Entegrasyonu