Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 12/09/2008 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/10/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle yaralanmadan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur....

    Somut olayda davacı vekilince ... ve ... için 10.000,00’er TL manevi tazminat, ... için 5.000,00TL manevi tazminat, ... için 5.000,00TL manevi tazminat, ... için 5.000,00TL manevi tazminatın davalı ...'dan tahsili talep edilmiş, mahkemece, ... için 5.000,00TL, davacı ... için 5.000,00TL, davacılar ... , ... ve ... için 2.500,00’er TL olmak üzere toplam 17.500,00TL manevi tazminata karar verilmiştir. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir....

      alındığında, davacıya yönelik haksız saldırı niteliğindeki haksız eylem sebebiyle manevi tazminata hükmedilmiş olması yerinde olduğu gibi, yine davacı yararına manevi tazminata hükmedilmiş olması ve davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı da yerindedir....

      Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır. Kısaca, tazminat miktarının belirlenmesinde, zarar görenin gerçek zararının esas alınması zorunlu olup; burada ilke, zarar doğurucu eylem, zarar görenin malvarlığında gerçekten ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da, o miktarda olmalıdır. Somut olaya gelince, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu, zarar görenin haksız eylem nedeniyle yaptığı gerçek masraflar göz önünde bulundurulmaksızın, davacı Kurumun onarım giderleri belgelerinde yer alan miktarlar doğru kabul edilmek suretiyle düzenlenmiş olup; soyut nitelikte, denetime elverişli olmayan ve gerçek zararın varlığını ve miktarını tespit edecek nitelikte bulunmamaktadır....

        Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 08.12.2010 tarih, 2010/7-530 E, 2010/636 K.sayılı ilamında vurgulandığı üzere, maddi tazminat, bir kimsenin mamelekinde iradesi dışında meydana gelen eksilmenin, eş söyleyişle maddi zararın giderilmesi için sorumlu olan şahıs tarafından yerine getirilmesi gereken edadır. Diğer bir tanımla da tazminat, borçlu tarafından yapılan ve alacaklı mamelekindeki eksilmeyi telafi eden bir edadır. Tazminat Hukukunun bir ilkesi olarak, sorumluluk şartları gerçekleştiği takdirde, zarar veren, zarar görenin malvarlığında oluşan eksilmeyi gidermek durumundadır. O halde, kişinin malvarlığında veya manevi varlığında ortaya çıkan eksilme olarak tanımlanan “zarar”ın oluşması, ona neden olanın tazminat yükümlülüğünü doğurur. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun, “Tazminat Miktarının Tayîni” üst başlıklı 43. maddesinin 1. fıkrası ile; Hâkimin, olayların özelliklerine ve durumun gereğine göre zararın miktarını tespit edeceği hükme bağlanmıştır....

          Hazinesi aleyhine 27/09/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne, manevi tazminat isteminin reddine dair verilen 25/01/2011 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili duruşmasız olarak incelenmesi de davacı vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 03/04/2012 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı hazine vekili Avukat ...... ile karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi....

            Dava, genel haksız fiil hükümlerine dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Somut olayda, davacı vekili, dava dışı ----olan müvekkilinin, şirketin yönetim kurulu üyesi olan davalı ...--------- olan eşi davalı ..------- diğer davalılarla müşterek haksız ve hukuka aykırı hareketleri ile şirketin zarara uğratılması sonucu maddi yönden, ayrıca tüm davalıların hukuka aykırı eylemleri nedeniyle manevi yönden zarar gördüğünü iddia etmiştir. Davalı ...--- dava dışı şirkette yönetici veya denetçi sıfatı bulunmamıştır. Davacı taraf, davalı ...'in haksız fiili nedeniyle uğramış olduğunu bildirdiği maddi ve manevi zararların tazmini ile dava dışı şirketin yönetim kurulu üyeleri olan diğer davalılar ---eylemleri nedeniyle manevi ızdırap duyduğundan manevi zararının tazminini talep etmiştir. Bu haliyle dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

              Mahkemece; sigortalının maddi tazminat istemi ile ilgili kararverilmesine yer olmadığına, davacı anne baba ve sigortalının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Hal böyle olunca doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan yalnızca maddi sağlık bütünlüğü ihlal edilen kişi ile sınırlı olup olmadığının tartışılması gerekir. Cismani zarar kavramına (B.K. 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir....

                Mahkemece; sigortalının maddi tazminat istemi ile ilgili kararverilmesine yer olmadığına, davacı anne baba ve sigortalının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Hal böyle olunca doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan yalnızca maddi sağlık bütünlüğü ihlal edilen kişi ile sınırlı olup olmadığının tartışılması gerekir. Cismani zarar kavramına (B.K. 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğünde korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir....

                  ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir....

                    UYAP Entegrasyonu