Mahkemece, davacının, dava konusu evin 14 Mart 2011 tarihinde yıkıldığını gördüğü, zararın ödetilmesine ilişkin davanın ise 10/09/2014 tarihinde açıldığı, zarar gören davacının, haksız eylem ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde dava açmadığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 60/2. maddesinde (6098 sayılı TBK m.72), haksız fiil nedeniyle tazminat davasının zararın ve sorumlunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl, her halde zararı doğuran olayın gerçekleşmesinden itibaren on yıllık sürede zaman aşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Ancak haksız fiil aynı zamanda suç teşkil eden bir eylem ise ve Ceza Kanunu'nda daha uzun zamanaşımı süresi öngörülmüşse, haksız fiil sorumluluğunda da bu (uzamış) ceza dava zamanaşımı süreleri uygulanacaktır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının evini davalının yıktığı iddiasıyla tazminat isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır....
Davacı, davalı tarafından uğramış olduğu haksız fiil nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek maddi ve manevi tazminat ödetilmesini istemiş, davalı ise verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuş ve davanın reddini istemiştir. 6098 sayılı TBK'nın 49. maddesine göre “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir....
Sorumluluk hukukunun genel kuralı gereğince, bir kimsenin haksız eylem nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için, öncelikle hukuka aykırı bir eylemin bulunması, bir zararın meydana gelmesi, zararın meydana gelmesinde kusurun bulunması ve haksız eylemle zarar arasında uygun illiyet bağının olması gerekir. Borçlar Kanunununun İkinci Fasıl'ının başlığı "Haksız muamelelerden doğan borçlar" olup 41-60. maddelerini kapsamakta ve haksız eylemlerden doğan düzenlemeleri içermektedir. Bu Fasılın içinde yer alan "Müruru zaman" başlıklı 60.maddesi gereğince, haksız bir eylem sonucu meydana gelen zarar nedeniyle zarar görenin, zararı ve zarar vereni öğrendiği tarihten itibaren bir yıl ve her durumda, zararın meydana gelmesine neden olan fiilin vukuundan itibaren de on yıl içinde istemde bulunulmasını devamında ise haksız eylemin suç teşkil etmesi durumunda, bu sürelerin ceza yasasında öngörülen sürelere bağlı olacağı hüküm altına alınmıştır....
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil sebebiyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Zarar görenin zararı giderebilmek için kendi çalıştırdığı işçilerine ödediği ücretler genel idare giderleri olup, haksız fiil meydana gelmese dahi ödenmesi gereken giderlerdir. Bunların zarar ile ilgisi bulunmamaktadır. Özel olarak adam tutulup çalıştırıldığı kanıtlanmadıkça haksız fiil meydana gelmeseydi dahi yapılacak bu nitelikteki giderler zarar kapsamına dahil edilemez. Somut olayda davacı taraf kendi işçileri dışında adam tutulup çalıştırıldığını da iddia etmemiştir. Öte yandan, tüketilmeyen elektrik santrallerde otamatik olarak üretilmeyip ancak kullanıldığı anda üretilerek eneji nakil hatları üzerinden dağıtılan bir enerji türüdür....
Hukuki Nitelendirme, Delillerin Takdiri ve Gerekçe Eldeki dava trafik kazası nedeniyle meydana gelen araç mahrumiyetine ilişkin tazminat davasıdır. Davacı vekili davalının kusuru ile meydana gelen kaza sonucu müvekkili tamir süresince aracından mahrum kaldığını öne sürmüştür. Trafik kazası temelinde bir haksız fiil olup bu olguya dayanılarak tazminat talep edilebilmesi için haksız fiil şartlarının aynı şekilde gerçekleşmiş olması gerekir. Buna göre haksız bir fiil ile davacının mamelikinde azalma meydana gelmiş ise haksız fiil şartları oluşmuş sayılır. Bu kapsamda somut olay incelendiğinde davalı sürücünün kusurlu eylemi sonucu davacının aracının zarar görüp bu süreçte aracından mahrum kalması dikkate alındığında haksız fiilin tüm şartlarının oluştuğu görülmektedir. Tarafların konumu dikkate alındığında sürücü, haksız fiil kapsamında bu zarardan sorumlu iken malik işleten sıfatıyla sorumludur....
Dava, haksız eyleme dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, 12/02/2009 tarihinde .... Fabrikasında meydana gelen yangın sebebiyle davalıların kusurlu olduklarını belirterek uğranılan zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalılar, zamanaşımı definde bulunarak davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 60. maddesi haksız fiil nedeniyle tazminat davasının zararın ve sorumlunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl, her halde zararı doğuran olayın gerçekleşmesinden itibaren on yıllık sürede zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Haksız fiil aynı zamanda suç teşkil eden bir eylem ise ve Ceza Kanunu’nda daha uzun zamanaşımı süresi öngörülmüşse haksız fiil sorumluluğunda da bu uzamış ceza zamanaşımı süreleri uygulanır....
Haksız fiilin bu fiille karşılaşan kişide elem ve öfke oluşturabileceği psikolojik bir gerçeklektir. Modern hukuk devletlerinde bir haksızlığa uğradığını düşünen kişinin izleyeceği yol devletin ilgili kurumlarına başvurmaktır. Haksızlığa uğrayan hakkını kendi bireysel gücüyle aradığı taktirde devlet öncesi döneme dönüleceği, toplumun kaos ve çatışmaya sürükleneceği, hukukun üstünlüğünü esas alan barış toplumunun oluşturulamayacağı tartışmasızdır. Haksız fiil ile karşılaşan kişi elem ve öfkesine mağlup olmayı değil onlara galip gelmeyi tercih etmelidir. Haksız fiil nedeniyle ceza indirimi, toplumları medenileşme yolunda ileriye değil devlet öncesi reflekslere döndürdüğünden yorum yapılırken genişletici yorum yapılarak bu kurum suçluların sürekli sığındıkları liman olmaktan çıkarılmalıdır. Mahkemece kabul edilen alacak-borç ilişkisi haksız fiil midir? Somut olaya baktığımızda sanık ile katılan arasında alacak borç ilişkisi bulunmaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemesince; söz konusu davanın kira ilişkisinden kaynaklandığı, 6100 Sayılı HMK.nun 4/1- a maddesine göre görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Konya 5. Sulh Hukuk Mahkemesince; taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesi ve kira ilişkisinden kaynaklanmadığı, davacının talebini açıkça haksız fiil hükümlerine dayandırdığı, bu davada kira ilişkisine dayanılmamış olup, alacağın haksız fiilden kaynaklandığı ve 6098 sayılı TBK'da düzenlenen haksız fiil hükümlerine göre uyuşmazlığın çözümleneceği dikkate alındığında mahkememizin görevli olmadığı, yetkili ve görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddiyle, mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir....
Aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise; haksız fiil aynı zamanda suç teşkil eden bir eylem ise ve ceza kanunlarında daha uzun zamanaşımı ./... -2- süresi öngörülmüşse haksız fiil sorumluluğunda da bu uzamış ceza zamanaşımı süreleri uygulanır. Suç teşkil eden eylemlerde ceza kanunlarında yer alan zamanaşımının uygulanmasına yönelik 818 sayılı BK'nın 60/2. maddesi ile aynı mahiyette bir düzenleme de 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 109/2. maddesinde yer almaktadır. KTK'nın 109/2. maddesi ise "Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir" şeklinde düzenlenmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının geçirdiği trafik kazası sonucu yaralandığı, kaza nedeniyle taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan ceza soruşturması yürütüldüğü anlaşılmaktadır....
Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir. Bir başka deyişle haksız fiil ile zarar arasında illiyet bağı yoksa bu kalem zarar istenemez. Dava konusu olayda, davalının davacıyı kasten basit tıbbi müdahale ile iyileşebilecek şekilde yaraladığı ve “seni gebertirim” diyerek tehdit ettiği sabittir. Ancak bu eylem nedeniyle şehir değiştirme ve yeni gidilen yerde maddi harcamalar yapılmasının davaya esas eylemle doğrudan bağlantısı ispatlanamadığından maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile maddi tazminat isteminin de kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....